Bir 'karşı reform adımı' daha!
Fotoğraf: Envato
Son günlerde, basın ve siyaset arenasında Milli Eğitim Bakanlığı’nın “kılık kıyafet yönetmeliği”nde yaptığı değişiklik tartışılıyor. Değişiklikle birlikte, 4+4+4 kapsamındaki bütün Milli Eğitim okullarında “üniforma” kaldırılıyor ve yeni bir kılık-kıyafet düzeni getiriliyor. Genel olarak bakıldığında;
-Öğrenciler, üniformanın kaldırılmasını sevinçle karşılıyor. Çünkü, öğrenciyi “bir biçim” giyinip kuşanmaya zorlayan ve idarenin zihniyetine göre de “sıkı” ya da “esnek” uygulanan ama asıl olarak öğrenciyi (gençliği) zapturapt altına almanın bir aracı olarak kullanılan bu sıkıcı, yarı askeri giysiden kurtuluyorlar. Bu satırları okuyan her kadın ve erkek de öğrencilik yıllarında üniformanın en çok sıkıntı duydukları konulardan biri olduğunu hatırlayacaktır.
-Veliler ise, değişikliğin kendilerine yeni bir mali yük getireceğini, çünkü ikinci ve üçüncü 4’teki gençler kadar birinci 4’teki çocukların da ailelerin karşısına sürekli moda-marka giysiler talebi ile çıkılacağını, bunun büyük giysi tekellerinin kışkırtmasıyla aile bütçelerini zorlayacağını düşünerek “üniformadan kurtulmuş olmayı” sevinçle karşılayamıyorlar.
-Eğitimciler ise, daha çok öğrenciler arasındaki sınıf farkının “sınıflara” yansıyacağını, bunun da öğrenciler arasında kamplaşma, tepeden bakma ve “eziklik” duygusunun yön vereceği ayrımlara yol açabileceği endişelerini dile getiriyor. Yine eğitimciler, Kur’an derslerinde kız öğrencilerin başını örten-örtmeyen ayrımını tetikleyerek herkesin başını örtmeye zorlandığı sonuçlara yol açılacağını belirtiyor; kısa kollu gömlek, etek boyu, tayt, Kur’an dersinde baş örtmek vb. sınırlamasını da bir tür “üniforma”ya karşılık geldiği için eleştiriyor.
-Üniforma yaparak geçinen “Yeşildirek esnafı” ve okullar etrafındaki küçük esnaf feryat figan! Ama, büyük tekstil-giysi tekelleri, moda-marka mağazaları ise 15 milyonluk yeni ve genç bir kitlenin kucaklarına düştüğünü görerek kolları sıvamış olsa gerek. Bu tartışmalar elbette olacaktır. Ancak şu bir gerçektir ki; Milli Eğitim Bakanlığı, “eğitimde demokratikleşme” adımlarından birini daha attığını ilan edip, “Üniformayı kaldırıyorum!” derken aynı zamanda cinsiyet ve inanç üstünden yeni ayrımcı adımlar atmakta, öğrencilerin cinsiyetleri ve hatta ailelerinin inançları, sosyal konumları üzerinden ayrımcılık yapmaktadır. Bu durum Türkiye’de olup bitenleri izleyenler için hiç de yadırgatıcı değil. AKP’nin bütün “reform” ve ”demokratikleştirme” girişimlerinde olan, “eskisinin ne kadar kötü” olduğunu söyleyip, “yeniyi” kendi ideolojik-politik ihtiyaç ve amaçları doğrultusunda düzenlemeler olarak biçimlendirmedir. AKP’nin bu tutumu eğitim alanındaki kılık-kıyafet düzenlemesinde de açıkça görülüyor. Kısa kollu gömlek, tayt, dar etek, diz üstü etek yasaklanırken, Kur’an derslerinde kız öğrencilerin başlarını örtebileceği, imam hatip okullarında kız öğrencilerin türban ve baş örtü zorunluluğu (düzenleme gelecek yıl uygulamaya sokulacak ama “baş örtme” ile ilgi madde bu yıl uygulanacak) getirilerek, ne menem bir demokratikleşme amaçlandığı da ortaya çıkıyor. Dün, Adnan Gümüş hocamız, gazetemizdeki köşesinde, Milli Eğitimin kılık-kıyafet yönetmeliğinin hem ideolojik amaçlarını hem de bunun öğrenciler arasında yol açacağı “dini”, “cinsiyetçi”, ”toplumsal ayrımcılık” sorunları üstünden; hem öğrencilerin, hem de eğitimcilerimizin dikkatle yeniden yenden okumaları gereken saptamalar yaptı. Evet “üniforma”, “sınıfsız zümresiz kaynamış bir kitleyiz” ideolojik dayatmasının bir devamı olarak biçimlenmiş bir giysiydi ve bunun kaldırılmasında elbette “Neden kaldırılıyor?” denecek bir yan yoktur. Ancak getirilen yönetmeliğin de ileriye yönelik bir adım olmadığı, “karşı reform” girişimleri çerçevesinde yapılmış bir düzenleme olduğu da aşikardır. Ötesi, elbette önümüzdeki günlerde tartışılacak ve bu “karşı reform” adımı da demokratik, parasız, laik, halkçı eğitim mücadelesinin bir alanı olarak değerlendirildiği ölçüde anlamlanacaktır.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00