Bu hafta yürürlüğe konulan MEB’e Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik “serbestlik getirildiği” iddiası ile sunuldu. Oysa yeni yönetmelik ile eskisi arasında bir kopuş değil, süreklilik söz konusu.
Bir önceki yönetmelikte iki temel sorun hemen göze çarpıyordu. Bunlardan ilki, kız öğrencilere yönelik kuralların daha çok olmasıydı. İkincisi ise, giyim kuşam üzerinde kurulmak istenen baskının özellikle kimlik arayışının öne çıktığı ortaokul ve lise dönemine yoğunlaşmasıydı. Bu iki sorun birleşince, kız öğrencilere yönelik baskı ortaokulda ve lisede yoğunlaşıyordu. Önce saçlara, çorap ve ayakkabılara yönelik kurallar, sonra, “vücut hatlarını belli etmiyecek şekilde, yırtmaçsız, kolsuz ve diz kapağını örtecek boyda bir forma” giyilmesi kuralı getiriliyordu. Bırakın makyaj ve takı takmayı, tırnak uzatmaya, kaşları almaya bile yasak getirilmişti.
* * *
Yeni giyim kuşam yönetmeliği “serbestlik” aldatmacası ile açılıyor. “Temel ilkeler” bölümünde, kimi “sınırlamalar dışında okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde kılık ve kıyafet serbesttir,” ibaresi var. Hemen ardından, daha da etkileyici bir cümle geliyor: “Öğrenciler, okul, sınıf ve şubelerde tek tip kıyafet giymeye zorlanamaz.” Bu “serbestlik” havasının hemen ardından bir “ancak” geliyor: Eğer velilerin yüzde altmışı isterse, okul yönetimlerince okul kıyafeti belirlenebilir.
Yönetmeliğin ne kadar özgürlükçü olduğunu anlamak için “Kılık ve kıyafet sınırlamaları” başlıklı 4. Madde’yi incelemek yeterli. Çok açık ki, kız öğrencilere yönelik baskının azalmıyor. Vücut hatlarının gizlenmesi zorunluluğu sürüyor. Yırtmaç yasağı, kısa etek yasağı sürüyor. Makyaj yasağı da.
Bu noktada özellikle çarpıcı olan, bedenin gizlenmesi saplantısının artık kız-erkek ayırmadan uygulanması. Yırtık veya delikli giysiler bedeni yeterince gizlemediği için yasak. Saydam giysiler (sanki çok bulunuyormuş gibi!) kesinlikle yasak.
Daha da kötüsü, kız-erkek ayırmadan dolaylı şekilde örtünme kuralları getiriliyor. Şort veya kısa pantalon yasak; bacaklar çok “şehvetli” organlar. Kolsuz tişört de “şehvetli” ve yasak. Kolsuz gömlek de yasak. Yani, artık okullarda kolların görünmesi bile yasak. Vücut hatları, kol, bacak, delikler hepsi örtülünce bir tek başın örtülmesi meselesi kalıyor. O da herhalde bir sonraki değişiklikle getirilecek.
* * *
Örtünmeyi dayatan kurallar, “saydam” giysileri bile içerek şekilde ayrıntılı olarak belirtilirken, örtünmeye ilişkin 6. Madde gayet yalın: “Kız öğrenciler, imam-hatip ortaokul ve liseleri ile çok programlı liselerin imam-hatip programlarında tüm derslerde, ortaokul ve liselerde ise seçmeli Kur’an-ı Kerim derslerinde başlarını örtebilir.” Nasılsa örtünmenin nasıl olacağı içeriden, “sivil” yollarla denetleniyor.
Örtünme dayatması, beden eğitimi derslerinde ve spor etkinliklerinde ne giyileceği sorusunu akla getiriyor. Sorunun yanıtı 5. Madde’de: “Öğrenciler, beden eğitimi ve spor derslerinde eşofman, diğer spor etkinliklerinde ise etkinliğin özelliğine uygun kıyafet giyer. Ancak öğrenciler tek tip eşofman veya spor kıyafeti giymeye zorlanamaz.” Bu madde ile eşofman kuralının getirilmesi, eşofmanın kol ve bacakların örtülmesi dayatmasına uygun olmasından kaynaklanıyor olsa gerek.
* * *
Kim ne derse desin, okullar ideolojik bir saldırı altında. Bütün itirazlara rağmen yürürlüğe konulan “4+4+4 Sistemi” bu saldırının önemli bir parçası. Okullara “değişim”, “esneklik” ve “serbestlik” getirildiği söylemi bu saldırının kılıfından başka bir şey değil.
Yeni yönetmelik ile eskisi arasında bir kopuş değil, süreklilik var. Eski yönetmelik bir 12 Eylül zihniyeti ürünüyken, yeni yönetmelik 12 Eylül zihniyetini İslamcılığa uyarlayanların ürünü.
Özetle, baskı ve dayatmalar kılıktan kılığa sokulsalar da, baskı rejimi sürüyor. Ama artık baskı rejimi çocuk ve gençlerin kol ve bacaklarını örtmeye çalışıyor. Dindar nesiller üretme çabası artık iyice gözler önünde.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et