02 Aralık 2012 11:38

Bezirganbaşı açma kapıyı, yemezler

Bezirganbaşı açma kapıyı, yemezler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hak dediğin gökten zembille indirilmiştir bu memlekette kadınların tepesine, yok öyle “mücadele etti kazandı” falan... Özgürlük de, eşitlik de, hak da hep yüce önderler tarafından bahşedilmiştir kadınlara… Bir de “diğer ülkeler daha kadın kelimesi bilmez iken bizim memlekette seçme ve seçilme hakkı tanındı kadınlara beheeyyy sen ne diyorsun” tespiti vardır ki “hangi ülkelermiş onlar” diye masum bir soru sorsan cevap alamazsın.  
5 Aralık 1934 kadınlara seçme ve seçilme hakkının “verildiği” gün. Bundan öncesi yok tarih kitaplarının çoğunda… Bir an olmuş, “yahu bu kadınlara da hak verelim” denmiş ve zırt diye olup bitmiş gibi anlatılır her şey.
Neymiş, Atatürk’ün kızı Afet İnan öğretmenlik yaptığı sırada başkan seçmek için tüm sınıfı seferber ederken bir oğlan çocuğu “kızların seçime girme hakkı yok” demişmiş de Afet hanım pek üzülmüş, Ata’sına koşup “bir el atın bu işe Paşam” demiş. Paşa da derhal konuyu İsmet İnönü’ye bildirmiş. Ve gelsin kadınlara seçme ve seçilme hakkı!
Kadınların tarihin, politikanın ve mücadelenin öznesi olmuşluğu, olabileceği görülmek istenmez, böyle hikâyelerle dolu bir tarih kuşaklar boyu yazılır durur. Kimseye anlatılmaz arayıp bulmadıkça Kadınlar Halk Fırkası kurma çabaları, Nezihe Muhiddin’ler, Ulviye Mevlan’lar, Osmanlı’da çıkan kadın dergilerinin derya deniz yazıları, kadın mitingleri, sürgüne gönderilen mücadeleci kadınların hikâyeleri…
Cumhuriyet’in tarih yazıcılarının sözleşmiş gibi hep aynı şeyleri yazmasında, bazılarının işine geldikçe en başta saydığımız tespitleri ısıtıp ısıtıp önümüze sürmelerinde, günlük hayatımızın her alanında işine geldikçe herkesin bu cümleleri en doğrucu davut halleriyle kurmasında bir tuhaflık olmalı aslında. Ama yok!
Elbette 1934’lerin Türkiyesinde kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesinde yalnızca kadınların talebi değil, ulus inşasında kadınların “inşaatın içine ayak basmaları ve giriş katına girebilmelerinin” önemli olması da belirleyiciydi. Hatta daha belirleyiciydi. Ulus devlet inşasında kadınlara “modernliğe hoşgeldiniz” demek üzere verilen uşak rolünün bir yansıması 1934 yılının “hak bahşı”.
Ancak bir ulusun “modern” olmasının ön koşullarından birinin kadınların eşit haklara sahipliği olması, bir mücadelenin sonucu. Hem de 18. yy’dan bu yana süren bir mücadelenin…
Bugün kadınların seçme-seçilme hakkı olup olmadığı tartışılmıyor bile. Ama iktidardakiler canlarını sıkan kadınlar oldu mu onlara “size bu hakkı biz verdik, gerekirse alırız” demenin cambazca bir yolunu buluyor.  
Bugün kadınlar sadece kâğıt üstünde değil, gerçek-fiili-tam siyasal özgürlük ve eşitlik istediği için başlarına gelmeyen kalmıyor. Seçilmiş Kürt kadınlara, sendikacı kadınlara, politikacı kadınlara zindan yolu gösteriliyor. İki kadın vekil Selma Irmak ve Gürsel Yıldırım halen cezaevinde. Sadece son iki yılda Kürt siyaseti içinde mücadele eden 600’den fazla kadın tutuklandı. Seçme ve seçilme hakkının bu şekilde gaspına karşı parlamento sessiz. Üstelik 5 Aralık’ta kutlamalarda çıkıp kadınların ne kadar kıymetli olduğunun, başlarının üstünde yerlerinin olduğunun falan nutuklarını çekecek olan devletliler “kadınlar siyasi etkinlikleri nedeniyle içeride” diyenler karşısında yüzleri kızaracak yerde “hakkı biz bahşettik, gerekirse geri alırız” alt metinli salvolar yapmakta da bir beis görmeyecekler. Hele de içeriye atamadıklarının dokunulmazlıklarını tartıştıkları bu günlerde, hiç yüzleri kızarmayacak.  Geçen gün birinin büyük bir şovla 100 kadına parti rozeti takma hamlesine, 200 kadına rozet takma hamlesiyle cevap verecekler…
“Bu büyük günde” kadınlara siyasetin kapılarını açacak bezirganbaşları, mesele hallolacak!
 
Bezirganbaşlarının açtığı kapılardan içeri girerek kazanmadık seçme ve seçilme hakkımızı… Rica minnet olmadı yani bu işler… Gerçek bir demokrasi ve tam hak eşitliği olmadan da kâğıt üstünde bol kepçe dağıtılan seçme ve seçilme hakkının işe yaramadığını biliriz… O yüzden, lütfen nutuklarınızı kendinize saklayınız, yemeyiz…

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa