17 Nisan 2011 07:07

1 Mayıs’a doğru ve seçime beş kala!

1 Mayıs’a doğru ve seçime beş kala!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

2011 1 Mayıs’ına sadece iki hafta kaldı. Ama sendikalar cenahında, 1 Mayıs’ın bu yıl da emekçilerin öne çıkarılması gereken talepleri etrafında kutlanması için bir hazırlık olduğuna dair ciddi bir işaret görünmüyor. Herhalde, “günü geldiğinde nasıl olsa bir grup bilinçli işçiyle alana gider, günün mana ehemmiyeti üstünde konuşur döneriz” diye düşünülüyordur.

Ancak artık uzunca bir zamandan beri biliyoruz ki; 1 Mayıs sadece 1 Mayıs günü alana çıkıp bir törenle geçiştirilecek bir bayram değil. Tersine 1 Mayıs, her yıl hem dünyada hem de Türkiye’de işçi sınıfının ve emekçilerin en acil talepleri etrafında kutlanan bir mücadele günü olmuştur. Bu yüzden de 1 Mayıs’ın kutlanmasından çok nasıl kutlanacağı, hangi taleplerin etrafında bir kutlama yapılacağı, sınıfa ve sınıf düşmanlarına hangi mesajların iletileceği 1 Mayıs’ın 122 yıllık tarihi boyunca hep önemli olmuştur.

Bu yüzden de bu yılki 1 Mayıs’ın hangi koşullarda gerçekleştirileceğine ve nelere dikkat çekilmesinin önemli olduğuna kısaca değinmekte yarar var.

İŞÇİ SINIFININ BİRLİK DAYANIŞMA VE MÜCADELE BAYRAMI

1 Mayıs’ın açılımı, “İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü” biçimindedir.

Buradaki birinci vurgu “uluslararası (enternasyonal) olmaya”dır. Çünkü işçi sınıfını bütün öteki sınıflardan ayıran özellik işçi sınıfının her tür ırk, milliyet, dil, din vb farklılıkları aşarak, bütün uluslardan işçileri birleştiren bir sınıf olmasıdır.

İşte 1 Mayıs da uluslararası bir mücadele günü olarak işçi sınıfının bu özelliğini simgeler.

Bugünün Türkiye’sinde koşullar; Türkiye’de işçi sınıfının enternasyonalizminin denek taşını, Türk ve Kürt kökenli işçilerin birliğini sağlayacak bir mücadelenin özellikle Türk milliyetinden işçiler tarafından anlaşılıp; sorunun iki milliyetten işçilerin kardeşliği temelinde bir mücadelenin öne çıkarılması biçiminde ortaya koymuştur.

Bugün enternasyonalizm ilkesi kendisini, Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesinde, halkların eşit haklar temelinde ortak yaşam kurmaları ve bunun temeline de Türk ve Kürt kökenli işçilerin birliğinin konması olarak biçimlendirecektir.

Demek ki bu yılın 1 Mayıs’ında enternasyonalizm ilkesi, Türk ve Kürt kökenli işçilerin Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda inisiyatif almaları ve sorunun çözümünü sınıfın sorunu olarak görmelerini sağlayan sloganlar ve bunu ilerletecek bir çalışma görevini önümüze koymaktadır.

Yine günümüz koşullarında enternasyonalizm doğrultusunda ikinci görev, Tunus’ta başlayıp Libya’da bir emperyalist müdahaleyle lekelenmek istenen ama öte yandan Yemen’e Suriye’ye dayanan halk isyanları ve bu ülkelerin işçi sınıfı ile dayanışma yükümlülüğünün dile getirilmesi ve bu alanda neler yapılabileceğini işçi sınıfımızın sendikalarımızın gündemine almaktır. Bu çerçevede Türkiye’nin NATO’da batı emperyalizminin çıkarlını koruyan tutumundan vazgeçmesi, halkların kendi kaderlerini tayin hakkının savunulması ve bölge ülkelerine her türlü dış müdahaleye son verilmesi gibi talepler 1 Mayıs’ta da haykırmak önemlidir.

İŞ EKMEK ÖZGÜRLÜK TALEBİ SOMUT BİR ÖNEM KAZANDI

Patronlar ve hükümetlerin uyguladığı neoliberal politikalar, AKP Hükümeti’nin İMF’ye bile parmak ısırtan uygulamaları, işçi sınıfının ve emekçilerin her katmanında hoşnutsuzluğu artırmıştır. Patronlar ve hükümetlerin krizi fırsat bilerek yaptığı toplu işten atmalar, sendikalaşma girişimlerini baskı altına almak için girişilen işten çıkarmalar, işçilere karşı vahşi uygulamalar, taşeronlaştırma ve esnek çalışmanın pervasız bir biçimde yaygınlaştırılması işçi sınıfı ve emekçiler içinde gerilimleri artırmaktadır. İşsizlik ve yoksulluk artık bir kader olarak dayatılmakta, gelecekte bile emekçilere refah içinde, iş güvenceli, bir yaşam vaat bile edilememektedir. Gençlik için durum daha vahimdir. İşçilerin direnişleri ve hak mücadeleleri patronlar, emniyet ve adliye üçgeninde kıskaca alınmıştır.

Öte yandan hükümete muhalefet edenlerin baskılanması, basılmamış kitapların bilgisayar kayıtlarının imha edilmesinin bir sürek avına dönüştürülmesi ve basının terörize edilmesi, Kürt siyasetçiler üstündeki tutuklama terörü, en temel özgürlükleri ayaklar altına alan uygulamalar özgürlük mücadelesini daha bir yakıcı hale getirmiştir.

Koşullar, İş Ekmek Özgürlük sloganının ifade ettiği değişik biçimde ifade edilen taleplerin uğruna mücadelenin önemini artırmış; bu taleplerin ortak ifadesi olan İş Ekmek Özgürlük sloganını somut bir mücadele sloganı olarak öne çıkarmıştır.

Tunus’tan başlayan halk isyanları da iş, ekmek, özgürlük taleplerinin öne çıkmasının kolaylaştırması bakımından da İş Ekmek Özgürlük sloganı bu 1 Mayıs’ın özgün sloganı olarak biçimlendirecek bir özellik kazanmıştır.

2011’İN ÖZGÜNLÜĞÜ İŞÇİ KURULTAYLARI

2011 1 Mayıs’ına giderken, en özgün gelişmelerinden birisi de geçen yılın son çeyreğinde başlayıp yayılan işçi kurultaylarıdır.

Kurultaylar; “sendikaların yeniden örgütlenmesi ve sendikal bürokrasinin tasfiyesi için bir işçi inisiyatifi geliştirme”nin girişimi olarak, işçi sınıfının birliği, mücadelesi, dayanışmasının bütün unsurlarını şahsında birleştirmektedir ve bu yüzden de 2011 1 Mayıs’ının uyandırdığı duygular bu kurultaylar ve amaçlarının yaygınlaştırıldığı bir çalışma olmalıdır. İşçi kurultaylarında dile getirilen talepler ve alınan karalar tam da 1 Mayıs’ın ifade ettiği değerlerle örtüşmektedir. Bu yüzden de kurultay çalışmalarının az çok duyulduğu işyerleri ve havzalarda, kurultayla bağ kuran işçi kesimlerinin 1 Mayıs faaliyetine ve gösterilere kendi talepleriyle katılmaları pek çok bakımdan önemlidir. Ve bu çevrelerin katılımı 2011 1 Mayıs’ına yeni bir renk katacaktır.

KADINLAR, GENÇLER, ÇEVRECİLER  AYAKTA

1 Mayıs’a giderken toplumun bütün dinamik güçleri, gerek hükümetin uygulamalarına karşı gerekse, en gerici güç odaklarının girişimlerine karşı tepkilerini ortaya koymaktadır.

Yaygınlaşan tacizler, tecavüzler ve kadın cinayetlerine karşı kadın çevreleri adeta “teyakkuz” halindedir. Bu tepkinin baskısıyla sermaye partileri kerhen de olsa “kadın hakçısı” kesilmişlerdir. Ancak kadınların tepkileri giderek büyümektedir ve 1 Mayıs alanlarına da bu tepkinin yansıması beklenir bir şeydir. Bunun yanı sıra işçilerin, sendikaların, emek örgütlerinin ya da emekten yana siyasi partilerin kadın mücadelesini desteklemeleri, 1 Mayıs’ın değerleriyle kadınların kurtuluşu arasındaki bağı görmelerinin sağlanması bugün daha da önem kazanmıştır. 8 Mart’ı kutlayan kadın kitlelerinin seslerini 1 Mayıs alanlarına da taşımaları emek mücadelesinin derinleşmesinin de şartıdır.

Gençlik, özellikle de liseli geçliğin son dönemde içine girdiği hareketlilik Türkiye’de gençlik mücadelesin yenilenip gerçekten yığınsal bir karakter kazanması için son derece önemli bir gelişme olmuştur. 1 Mayıs çalışmalarına bu gençlik mücadelesinin ileri kesimlerinin katılmaları, en geniş liseli gençlik yığınlarının 1 Mayıs’a katılmasının sağlanması gençlik yığınları için son derece önemli olacaktır. İşçi sınıfının kurmak istediği dünya ile gençliğin gelecek davası arasındaki bağın fark edilmesinde 1 Mayıs etkileyici bir başlangıç, bir vesile olabilir; olmalıdır da.

Yine çevrecilerin eylemleri giderek güçlenip yığınsallaşmaktadır. Ve 1 Mayıs, artık kapitalizmle de karşı karşıya gelmeye başlayan bu hareket için de kendini yenilemeye bir çağrı olabilecektir. Bu yüzden dünyayı ve insanlığı “varlık yokluk” girdabına çeken kapitalist kâr hırsına karşı mücadele olarak da biçimlenin çevre hareketi 1 Mayıs’ın da “doğal bileşeni” haline gelmiştir. 2011 1 Mayıs’ı bunun işçilerin ve çevrecilerin gündemine alınması için bir vesile olarak görülmelidir.

SEÇİME GİDEN TÜRKİYE’DE 1 MAYIS

Ve Türkiye 1 Mayıs’tan altı hafta sonra, sonraki süreci çok ciddi etkileyebilecek bir genel seçime gitmektedir. Bu yüzden de 1 Mayıs çalışması aynı zamanda bir seçim çalışması, 1 Mayıs’ın alanlardaki kutlanması ise düzen partilerine karşı yeni bir düzen isteyen işçilerin, emekçilerin, aydınların, Kürtlerin, Alevilerin, kadınların, gençlerin taleplerin haykırdıkları bir 1 Mayıs olarak kutlandığı ölçüde adına layık bir kutlama olacaktır. Dahası 1 Mayıs çalışmaları, AKP başta olmak üzere düzen partilerinin ipliklerinin pazara çıkarıldığı, emekçilerin taleplerin gerçekleşmesi ile seçim arasındaki bağın tartışıldığı çalışmalar olmak durumundadır. Kısacası, “önce 1 Mayıs çalışması yapalım sonra seçim çalışması yaparız” gibi bir ikilem yanlıştır. Tersine 1 Mayıs çalışması aynı zamanda seçim çalışması olarak ele alındığı ölçüde gerçek bir 1 Mayıs çalışması olacaktır.

Bu sadece sınıf partisi ve öteki siyasi kesimler için değil sendikalar, emek örgütleri, sınıfın ileri kesimleri için de böyledir.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa