04 Aralık 2012 12:03

Söz hırsızları ve tutuklu beyaz önlükler

Söz hırsızları ve tutuklu beyaz önlükler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yaşam hırsızları yine kol geziyor “bin atlı akınlarda”, yanı başımızda. Dünün bin operasyoncusu Mehmet Ağar Aydın Yenipazar butik cezaevinde konfor eyliyor. Günün bin atlı akıncıları ise Ankara Adliyesine “tutsak” kıvamında 43 sağlık öğrencisini yargılatacaklar bugün.
Öğrenci meslektaşımız adeta “tutsak”: Onlar tutsak; ah ellerinden biz mi tutsak!
Her dönemin hırsızı bir başka anlatılır; çalınacak ne kaldıysa artık! Yaşam hakkından gayrı çalınacak ne kaldı sahi? Duvar yazıları da artık ruhsuz; tuvalet yazılamaları da! Kala kala aklımda son bir yazı: “Küçük hırsız el feneri, büyük hırsız Deniz Feneri kullanır”
Referansı din olanlar için internette İslami rüya tabirleri bahsinde bakın ne deniyor: “Rüyada söz hırsızlığı: Bir başka kimsenin sözüne kulak verip söz hırsızlığı ettiğini görmek, dört vech ile tâbir olunur: ’ a) Hıyanet, b) Korku, c) Günah, d) Fena söz işitmek.”  Rüyaları böyle ise onların ya gerçek hayat?
Hırsızlığın sonu yok; bir bakarsınız “yaşam hırsızıdır” onlar an geçmez “söz hırsızı” oluverirler. Söz hırsızları; kimler mi onlar? Dinledikçe sizden yana gelir sözleri: Bir bakarsınız “Dersim’de devlet katliam yaptı” der an geçmez okullarda “kıyafet özgürlüğünden” dem vururlar. “Logo klephtes” yani söz hırsızıdır onlar.  
Kamu hastane birliği derler; içinde “birlik” , “kamu” “hastane” sizden yanadır, sanırsınız ki Küba sağlık sistemi ilham kaynakları. Ama ne gam; söz hırsızlığı devrededir yine, çalarlar sizin sözlerinizi piyasacı sağlık sisteminin orta yerine, yüzsüzce.  Halk hoşlaşır bir an “sarhoş atlar misali” ve hükümet eyleyenler “algı yönetimi” böyle olur diye kibrine kibir katar yine/yeniden.
Dönemin anahtar sözcükleri söz hırsızlığı, algı yönetimi ve kibir! Genel Sağlık Sigortası (GSS) dediler, “herkes sağlık güvencesine alındı, isteyen istediği hastaneye gidecek, ücretsiz sağlık hakkından yararlanacak” diye eklediler. Sahi öyle mi oldu?
GSS yasa taslaklarında temel teminat ve ek teminat (tamamlayıcı teminat) paketlerinden söz edilirdi. Ne kadar da güçlü, güven verici kelimeler onlar: Temel teminat, ek teminat! Söz hırsızlığından halkta söz sarhoşluğuna hoş bir sada kaldı geriye. Artık televizyon reklâmlarının yeni müşterisi belli oldu: Özel sigorta şirketleri.
“Tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırın, hastanelerde fark ödemeyin” diyor reklâm spotları. Hani hepimiz GSS kapsamında tam sağlık güvencesine sahiptik? Önce özel hastaneleri sonra üniversite ve devlet hastaneleri poliklinik muayenelerini paralı hale getirdiler; hatta yetinmeyip sağlık ocağı / aile hekimliği başvurularını paralı kıldılar. Şimdi dönüp özel sigortalara ek sigorta yaptırmamızı buyuruyorlar söz hırsızları büyük bir kibirle. Onlar algılarımızı yönettiklerini sanadursun Kamu Hastane Birlikleri ile kelleri görülecek gibi. Hastaneleri otel misali birden beşe yıldızlarken, her yıldız cepten ek para ya da parası olanlar için özel sağlık sigortası anlamına geliyor.
Sağlık hakkı üzerinden halka “sınıfını hatırlatıyor” fark etmeden söz hırsızları. “Hırsızlık” da bir yere kadar değil mi? “Darbecileri yargılatacağız” dediler yargılanan tıp ve diğer sağlık öğrencileri oldu. Onlar sağlık hakkı için nüfus cüzdanı yeterli diyen, ücretsiz sağlık hakkını savunan, GSS ve Kamu Hastane Birlikleri konusunda halkı aydınlatmaya çalışan, dünya halkları için düşündüklerini anadilde sağlık hakkı bağlamında ifade edebilen öğrenci kardeşlerimiz. Suçları ise söz hırsızlığı çağında hem ateş hırsızı hem de Kürt kalabilmeleri.
Bugün onları Ankara Adliyesi’nde yalnız bırakmamak gerekiyor. Hekim meslek örgütü TTB’nin ifade ettiği üzere “Beyaz önlüklere özgürlük yani Em hevale xwe dıgirtigeha de slavdıkın”.
Onlar biziz, biz onlar! Onlar gözyaşlarından insan damıtan kardeşlerimiz. Ateşi yani gerçeği çalan, halka anlatan genç meslektaşlarımız. Prometeus’tan bir de farkları var; salt gözyaşlarından insan damıtıp ateşi yani bilgiyi halka aktarmadılar, Zeus’tan miras “pandoranın kutusuna” da çomak soktular onlar. Söz hırsızlarının iktidar kini ondandır.
Değil mi ki Prometeus Kafkas Dağında onlar Ankara zindanlarında zincire vuruldular; zincirleri eritmek bizim ellerimizde. Üstelik bugün Ankara Adliyesi ile sınırlı değil süreç. Hemen bir hafta sonra 13 Aralık’ta bir önceki dönemin SES sendikası başkanı Bedriye Yorgun’un da aralarında olduğu tutuklu KESK üyesi arkadaşımızı da özgürlüğüne kavuşturmak için yine Ankara Adliyesi’nde olmak gerekiyor. Biliyoruz ki onlar özgür kalmadıkça biz de tutukluyuz her birimiz giderek küçülen dünyalarımızda.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa