Putin ne dedi?
Fotoğraf: Envato
Suriye konusunda pek uzlaşır gibi görünmeyen düşüncelere sahip Putin ve Erdoğan, geniş kapsamlı bir görüşme yaptılar. Merkez sorun Suriye olmakla birlikte, enerji (doğalgaz, Güney Akım), vize, ticaret gibi konuların da görüşüldüğü açıklandı.
Rusya’nın en önemli “ticari ortaklarından” biri olan Türkiye’yle çok ciddi bir konuda görüş ayrılığına düşmesi, ekonominin her ilişkinin can damarı olduğu bir düzlemde, her sorunun gelip aynı düğüm noktasına dayanmasına yol açıyor.
Kuşkusuz mevcut durum, başta enerji ithal etmek gibi vazgeçilemez bir bağımlılığı olan Türkiye’yi iki uçtan sıkıyor. Bir yandan İran, diğer yandan Rusya, doğalgaz musluklarının gücünü bölge sorunlarında Türkiye’nin can sıkıcı tutumlar almasını hiç olmazsa sınırlayabilecek bir güç olarak kullanıyorlar.
Diğer konular bir yana Putin’in “Suriye’nin geleceği konusunda aynı düşünüyoruz” demesi, oldukça diplomatik bir dille, mevcut sorunların bir paket halinde ele alındığını ve Suriye hakkında herkesçe bilinen görüş ayrılıklarının bu aşamada paketin ipini çözmeyeceğini ifade ediyor. Henüz ziyaretin başında Rusya tarafından yapılan “uçak indirme meselesini unuttuk, ileriye bakalım” biçimindeki açıklama da, zaten aynı bağlamda bir “müzakere atağı”nın başladığına işaretti.
Kuşkusuz, “Suriye’nin geleceği konusunda görüş birliği içinde olmak” tamamen içeriksiz bir sözdür. Suriye demokratik olsun, Suriye halkının çıkarları gözetilsin vs. gibi lafların, gelecek hakkında görüş birliği içinde olma gibi bir anlam taşıması için, ‘nasıl ve hangi araçlarla’ sorusunu da cevaplamış olması gerekirdi. Oysa tam bu noktada Putin tarafı, “yöntem ve araçlar konusunda görüş ayrılığı” olduğunu özellikle vurgulamıştır. Temel mesele, elbette Ortadoğu’da bir dehşet mekanizması kurmaya yönelik füze kalkanının konuşlandırılmasıdır. Rusya, bunun Suriye sorunuyla ilgisiz olduğunu elbette biliyor. Hedef ülkenin İran ve bunun yanı sıra aynı vade içinde Rusya olduğunu da, biz bildiğimize göre, herhalde Putin de biliyordur.
Nitekim Putin, silah yığınağına işaret ederek, bunların “barışçıl, insancıl amaçlarla” konumlandırıldığı şeklindeki emperyalist propagandayı “duvarda silah varsa, bu er geç patlar” diyerek cevaplandırmıştır.
Füze kalkanı sisteminin bir kalkandan çok mızrak olduğuna daha önce değinmiştik. Şimdi her haliyle bir savaş hazırlığının içinde olunduğunu görmemek mümkün değil. Ancak hükümetin ve ABD’nin içi boş propagandasına gönüllü olarak kanmış olanlar bu masalı yutuyor.
Putin’in sağlık sorunları yüzünden (karate yaparken beli incinmiş) Japon Başbakanı da dahil olmak üzere birçok görüşmeyi iptal etmiş olmasına rağmen Türkiye’ye gelmesi, açıklanan gündemden daha farklı ve ağır meselelerin görüşüldüğünü gösteriyor. Rusya kış kapıya dayanmışken, doğal gaz ihracatı kartını daha etkin bir biçimde oynayabileceğini zaten sözcüleri aracılığıyla ima etmiş bulunuyor. Fakat Rusya’nın kozları bundan ibaret değildir ve bölgede, sonu kendisini de etkileyecek olan bir süreçte daha aktif rol oynamaya aday olduğunu hissettirmiştir.
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43