Taşeron işçi olmak yolunda zorunlu mesleki eğitimi
Geçen haftaki yazımın başında dört dörtlük zorunlu eğitim, zorunlu mesleki eğitim, çocuk işçiliği, emeğin ucuza mal edilmesi, taşeronluk ve taşeronluğu besleyen kanun değişikliği hakkında yazmayı planladığımı fakat öğretmenler günü samimiyetsizliği hakkında yazmaya karar verdiğimi belirtmiş ve her iki konunun da insan yetiştirme sistemimizin samimiyetsizliği hakkında olduğunu vurgulamıştım. İşte bu hafta, zorunlu meslek eğitimi, stajyerlik ve taşeronluk arasındaki ilişkiye değinmenin sırası geldi. Bunlar arasındaki ilişki bu kavramların ardındaki ortak zihniyete dayanıyor: emeğe değer vermemek, emeği ucuza mal etmeye çalışmak ve insanların zaafından yararlanmak. Ve bu zihniyet kendisini süslü maskelerin arkasına saklıyor: “yarınımızın büyükleri çocuklarımız”, “meslek lisesi memleket meselesi”, vs…
6111 sayılı torba yasayla, staj yapan meslek lisesi öğrencileri üç günlük çalışmaları karşılığında, daha önce asgari ücretin % 30’unu alırken, şimdi % 15’ini alacaklar. Bu düzenleme sonrasında sanayide küçüklü büyüklü birçok işyeri stajyer öğrenci talep etmeye başlamış: ucuz emeğe hücum. Buna ek olarak stajyerlerin çalışmaları gereken saatten daha fazla çalıştırılmaları, hak ettikleri ücretlerin bile verilmemesi, yarının büyükleri olduğu gerine gerine söylenen çocuklarımızın ve gençlerimizin emeklerine değer vermeyen büyükleri tarafından zaaflarından yararlanarak emeklerinin ucuza mal edilmeye çalışılmasına örnek değil de nedir? Hani meslek lisesi memleket meselesiydi? Memleketin çocuklarına, gençlerine reva görülen bu mudur?
Çalışma Bakanı Çelik’in bir açıklamasından anlaşılan taşeron işçi çalıştırmak eskisine göre daha kolay olacak. İşveren örgütleri de bunu destekliyormuş. Son dönemde meydana gelen iş kazalarında ölen işçilerin kayda değer bir kısmının taşeron işçi olduğunu da düşünecek olursak iş kazası süsü verilmiş katliamların sayısı artacak. Esnek istihdam, sendikasızlaştırma, sendikalıları işten çıkarma korkusuyla sindirme, sigortasız çalıştırılanların işsiz kalma korkusundan yararlanarak emeklerini ucuza getirmeye çalışmak, “öğün, çalış, güven” masalıyla kandırılan yurttaşlarda ne öğünme ne çalışma ne de güvenme duygusu bırakıyor. Bu kadar çok yetişkin işsiz (% 9 civarında) varken en az bir milyon da çocuk işçinin bulunması işin cabası… Bu çocuk işçileri zorunlu eğitim sistemine dâhil edebilecek misiniz, Sayın Milli Eğitim Bakanı?
İş kanunundaki bu düzenleme ile zorunlu meslek lisesindeki kayıtlı gençlerimizin staj bahanesiyle, ucuz maliyetle, taşeron firmalara peşkeş çekilmesi beklenen gelişmelerden biri olabilir mi acaba? Bu olmasa bile, zorunlu meslek eğitimindeki gençlerimiz öyle ya da böyle sermayeye peşkeş çekilmeyecekler mi, öğretici stajyerlik ve memleket meselesi yalanlarıyla… Bu olgular, insan yetiştirme sistemimizin emeğe değer vermeyen, ucuza mal etmeye çalışan, insanların zaaflarından yararlanan anlayışının yansımaları değiller mi? Öğretmenin emeğine değer vermezsin! Öğretmenin yetiştirdiği insana, meslek erbabına değer vermezsin! Çocuklar ve gençlere değer vermezsin! Ey sermaye ve onun yardakçısı siyasetçi! Söyle! Nedir senin için değerli olan?
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!
Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.
Evrensel'i Takip Et