KALABALIK sofralardan oluşan sahneler sinemada pek sık kullanılır. Aileler, arkadaşlar yemekte bir araya gelir, ilişkiler kendini belli eder, sırlar açığa çıkar, sorunlar patlak verir, hesaplaşmalar yaşanır. Beyaz perdede yemekler nelere kadirdir. Ya açlık?
Zübeyr Şaşmaz’ın açlık teması ile yan yana getirdiği üç karakterin hikayesini konu ettiği Açlığa Doymak, ilginç temasıyla dikkat çekiveriyor, hele kişilerinden birinin açlık grevcisi olmasıyla. Kurtlar Vadisi serisiyle tanınan bir yönetmenin elinden çıkması, senaryonun ona ait olması, böyle bir meselenin ele alınmasının ilginçliğini azaltmıyor elbette, tersi belki. İlk söylenebileceklerden biri, bu işin kabaca yapılmadığı. Üç kişiden biri, bir noktada yolu açlık grevine giden bir genç kadın, diğeri diyet yaparak ve başka türlü yollar deneyerek zayıflamaya çalışan bir kadın, öteki başına gelen türlü talihsizlik ve kaybolmuşluğun sonunda kendisini bir tekkede halvette bulan, olası esas oğlan. Birbirine uzak sayılacak hayatları, Kurtlar Vadisi ekolünün de etkisiyle gayet tek boyutlu, siyah beyaz anlatmasını bekleyen seyirciyi bir şaşkınlık bekliyor, çünkü Açlığa Doymak’ın karakterleri olabildiğince farklı yanlarıyla, anlaşılmaya, hakkı verilmeye çalışılarak yansıtılıyor. Bir deri bir kemik görünüşlerindeki sahicilik, hatta cüret de bunun için belli ki.
Diğer yandan, özellikle açlık grevcisi olmaya yönelen devrimci Sena’nın yaşadıklarında göze çarpan indirgemecilik ortada. Yani, tekkeye giren Eyüp, dünyanın en mübarek insanı gibi yansıtılmıyor, adalet adına, ama seyirciye onun içinde olup biteni anlaması için çok daha iyi bir altyapı sağlanıyor. Sena ve içinde olduğu örgütse, polisten ve devletten zulüm görüyor, yine filmin adaleti namına ama ölen arkadaşlarının intikamını almak dışında kayda değer ne yapıyor, neyin kavgasını veriyor, onu bilen yok. Binanın içindeki garip eylem itişmesi gibi. Bu, bildik - mesela Kurtlar Vadisi’nde gayet belirgin olan - sinemasal tek boyutluluktan kaynaklanmıyor, ki söylendiği gibi film bundan olabildiğince kaçınmayı becermiş, ama ideolojik duruştan ve onun getirdiği donanımdan, denmeli.
Daha çok söz etmek için, hikayeleri kesiştiren sürprizlere değinmeden olmayacak, tadı kaçmasın isteyen okura duyurulur.
Eyüp, işini kaybeden bir gazeteciyken henüz, sadece kibirli. “Öteki” üstüne çocuğuna öğretecek şeyleri var, film bunu özellikle aklımızda tutmamızı istediğini belli ediyor da. Sena ise abisini kaybettiğinde onun için her şey bir anda değişiyor, apolitik bir öğrenciyken dernekle ilişki kurmaya başlıyor, eylemlere katılıyor, bir gün abisinin intikamını almak için polis karakolunun önüne bomba koyuyor. O bomba patladığında ailesini kaybedenin Eyüp olması, Sena’nın istediği değil ama yol açtığı bir yıkım. Eyüp’ün bundan sonra toparlaması kısa sürmeyecek, malum. Film de kısa bir film değil zaten. Burcu ise, sevgilisi Mustafa’nın muhafazakar ailesine kendini kabul ettiremeyince zayıflamayı takıntı haline getiriyor, inançlara tepki göstermesi filmin hassasiyetine ters olduğundan belki. Bir ara Eyüp’le tanışmışlıkları var, Eyüp’ü, ailesinin intikamını almak için ihtiyacı olan parayı bulmak üzere Mustafa’nın çevresine yönlendiren de o. Burcu’ya zaten sadece üzülmemiz bekleniyor ama diğerleri daha farklı. Polisin abisini öldürdüğü Sena’nın örgütlü mücadelesinin, ailesi bombayla ölen Eyüp’ün ayyaşlık ve hırsızlık peşindeki hayatından daha anlamlı olduğunu görmek o kadar zor olmamalıydı, oysa burada kadınınki yıkıma, Eyüp’ünki kurtuluşa gidiyor, hocanın anlayışı sayesinde. Birbirini anlamaya çalışan filmlere aç olduğumuz ortada ama en dengeli örneğinde bile, intikamcı devrimciler motifinden kurtulamıyoruz demek.
Açlık deyince, yoksulluğun sonucu gelirse akla, hani içinde yaşadığımız dünyada biraz daha sık rastlandığı için, yönetmen ondan uzaklığını “dokümanter olmaya yaklaşma riski” ile açıklıyor. Filmin aç kalmayı bile isteye seçenleri anlattığı doğru, oysa tam da onların hangi koşullar altında buraya geldikleriyle ilgilendiği de. Amaç açın halinden anlamaktı sanki ama.

Açlığa Doymak
Yönetmen: Zübeyr Şaşmaz
Oyuncular: Mete Horozoğlu, Hazar Ergüçlü, Didem Balçın, Ali Sürmeli, Uğur Çınar,
Hakan Boyav

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et