08 Aralık 2012 07:09

Şarkıları olmadan bu dünya nasıl bir yer olurdu?

Şarkıları olmadan bu dünya nasıl bir yer olurdu?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Eve gidip dinlemeye başladım. İnanılmaz bir blues gitarıydı karşılaştığım. Blues dinlemeye başlamış biri olarak blues’u Türkiye’de bu kadar içselleştirebilmiş, iyi çalan bir müzisyen duymamıştım o zamana kadar, zaten sonra da duymadım... Gerçekten de eşsiz bir müzikti... Tam anlamıyla kendini dünyaya dinletebilecek durumda bir blues ve rock ‘n’ roll gitarıydı. Nüanslar yerinde, bazen sert ama duygu dolu... Enstrümantal bir parça, arada bir “Çok Cici” diye bir vokal giriyor sadece o kadar... Ardından tüm geri vokalleriyle ve harika ritmiyle birlikte “Hiç Düşünmezsin”... (Sarı fotoğraflar arasında/ lüks yalnızlığının ortasında/pencereden dışarı bakıp yağmura/beni hiç düşünmezsin... )Ve peşinden de kapanış olarak “Ağlamayı Sevmem Ben” geliyordu...

Yavuz kendi parçalarını kendi kaydetmişti bir ev stüdyosunda. Arkadaşlarıyla birlikte. O sırada arkadaşları dışında Yavuz’u kimse tanımıyordu. Zaten Yavuz da tanınmak, ünlü olmak istemedi hiçbir zaman... O sadece sözünü, gitarını çalmak ve dinletmek istiyordu. Bu reklam, tanıtım işini hep kendine dayatılan ve oynamayı da hiç sevmediği bir oyun olarak görürdü. Albüm yapmakla da müzik endüstrisiyle de yıldızları hiç barışmadı. Ancak daha ileriki yaşlarında iki albüm yapacak ve çok da tanınacaktı. Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Bölümünde okurken okulu bitirmemeyi seçmişti.

ROCK ‘N’ ROLL GİTARİSTİ

90’lı yılların ortasında Türkiye’de caz ortamı iyi kötü vardı. Rock alt kültürü de gençler arasında 80’li yıllardan itibaren kendini hissettiriyordu ve 90’larda da heavy metal’i bünyesine katmış ve tam bir kitle kültürü haline gelmeye başlamıştı. Indie ya da alternatif rock pek dinlenmiyordu. O sıralarda kendini blues ve rock ‘n’ roll’a vermiş az sayıda müzisyen ve dinleyici vardı. Kendini bir blues ya da rock ’n’ roll gitaristi olmaya adamış ve bunu da başarıyla gerçekleştirmiş bir Yavuz vardı ama... Bu ne olursa olsun, hep onun hakkıydı... Ev kayıtlarından dağılan demoları insanların dikkatini çekmiş ve ticari olarak satılmayan bu kayıtlar pek az sayıdaki şanslı insanın kulaklarına çarpmıştı. Yavuz’un müzik çevrelerinde ve sonra da tüm ülkede tanınmaya başlamasıyla birlikte artık Türkçe blues diye bir şey vardı hayatımızda.

Yavuz bir keresinde gitar çalmak için çağrıldığı bir etkinlikte “ben bir rock ’n’ roll gitaristiyim” demişti. Ancak Yavuz’a sadece iyi blues ve rock ’n’ roll çalan bir gitarist demek –kendi böyle söylese bile- haksızlık olur. Yaptığı parçalarda duyarlı, kırılgan, onun iyi bir insan olduğunu anladığınız ve ölümünden çok sonra bile yeni kuşak gençler arasında sevilmesine olanak tanıyan naif şarkı sözleri onun müziğinin belki de en önemli özelliğidir denilebilir. Yavuz, bu anlamda da harika bir insan ve çaldığı her türlü müziğin hakkını veren sahici bir efsanedir. Türkiye gibi ülkelerde 90’lı yıllardaki popüler müzik alt kültürlerinin bir özelliği gereği dinleyiciler, kendi yıldızlarını da kendi içlerinden çıkarmışlardır ve müzik kültürünü onlara batılı müzik kartellerinin sunduklarından çok daha farklı eğilim ve biçimlerle yaşamışlardır. Yavuz’un sadece gitarına değil söylediği sözlere olan ilgi, 80’li ve 90’lı yılların gençliğinin atomize olmuş kültür içerisinde aşka ve değişime verdiği önemi gösterir. Zaten bu yüzden müziği yıllara direnebilmiş ve bugün onu ancak ölümünden çok sonra tanıyan bazı gençler tarafından da ciddi biçimde sahiplenilmiştir.

Albert Camus’nun, Kafka’nın modern insan yalnızlığı ve korkuları, onun duyarlı kişiliğinde ve sevgilerinde sanki bizim duygularımızı dile getiren şarkılar olup çıkmıştı...

1997 yılında çıkan ilk albümü “İlk” Yavuz’un hem ilk dönem demo çalışmalarından bazılarını hem de yeni parçalarını içermekteydi. Bu albümün şarkı sözlerinde Yavuz, bayağılığı paramparça eden, inanılmaz naif diliyle o yıllarda oldukça kendine özgü bir yer ediniyordu. Arkasından onun ölümünden sonra 2001 yılında yayınlanan “Satılık” isimli ikinci albümü geldi. Ki bu albüm her şeyiyle, tüm prodüksiyonuyla Yavuz’un istediği gibi idi ve gerçek anlamda onun hayata bakışını yansıtıyordu. İlk albümden çok daha sert bir karaktere sahipti. Uzlaşmaz, keskin, ama kendi içinde duygu yüklü bir çalışmaydı. Yavuz albümün kayıtlarını bitirdikten sonra aramızdan ayrılmış ve albüm de onun riyakar, sahtekar, güç hırsıyla birbirlerinin kuyusunu kazan ve en güzel hayat deneyimlerini bile bu uğurda kurban veren topluma giderayak söylediği son sözleri içermişti. Bu açıdan albümdeki “Yaşamak İstemem Artık Aranızda”, “Köle” ve “Kurtar Beni” oldukça önemli sayılabilir.

Yavuz, solo çalışmalarının haricinde Batu Mutlugil (Duman grubundaki Batuhan Mutlugil değil ancak onun babası) ile birlikte kuruduğu Blue Blues Band ile de uzun dönem çalmıştı. Bunun yanı sıra Erkan Oğur, Kerim Çaplı gibi birçok ustayla da çalmıştı. Birçok albümün prodüksiyonunda yer almış ve yardımcı olmuştu. Yine, meşhur Mazhar Fuat Özkan üçlüsünün grubuna katılmış ve turnelerde onlara eşlik etmişti.

Yavuz aramızdan ayrılmayı kendi seçti. Eğer bunu seçmeseydi bugün muhtemelen içinde bulunduğu kendi ruh durumlarını da başkalaştıracak ve belki de aramızda çok daha mutlu bir insan olarak -bu kez- bambaşka sözler söyleyebilecekti. Ancak yaşadıkları ve söyledikleri gibi, ölümüne de saygıyla yaklaşmak sanırım yapabileceğimiz dahası zaten yapmamız da gereken -hiç olmazsa güzel olan- işlerden biridir. Yavuz hangi seçimi yaparsa yapsın müzisyenliğin de, bir sanatçı olmanın da, bütün statü ve konumların da birer oyun olduğunu bilebilecek kadar insanlara ve hayata çıplak bakabilen biriydi. Yavuz’un şarkıları bugün genç insanların mp3 çalarlarında, onların yeni kurdukları grupların şarkı repertuvarlarında pratiklerin içinde de kuşaklar boyu iletimini sürdürecek kadar güçlü ve iyi olduklarını çoktan göstermiştir.

Dün gece son defa konuştuk
Nehrin sonunda buluştuk
Hiç üzülmüyorum desem yalan olur
İstediklerin bende yok belki
İstemediklerin çok belki
Bana şans vermeyi hiç istemedin ki
Seni tanımak için çok çaba sarf ettim
Başından vazgeçmeliydin
Bilmem neden inat ettin
(Bilmem Neden İnat Ettim)

Kimisi askercilik oynar
Kimisi hırsız ve polis oynar
Kimisi evcilik oyunu oynar
Ben de müzisyeni oynarım şimdi
(Oyuncak Dünya)

Sana öğretilen her şey
Bana önerilen her şey
Bana dayatılan yaşantı
İşe yaramaz bir çöplük
Yarattığınız sistemler
Kullandığımız yöntemler aranızda
Belki de terslik bende
Yapamadım bu düzende
Kaçacak delik arar oldum
Sürüngenler şehrinde
Eğitilmiş köpekler
Doymak bilmez maymunlar
Yaşamak istemem artık aranızda
(Yaşamak İstemem Artık Aranızda)

Seni ilk gördüğümde
Senin olmayı istedim bir an önce
Seni ilk öptüğümde
Eskiler silindi dudaklarımdan
Hayatıma girdin sıcaklığınla
Aşkını verdin bana
Hiç korkmadan, düşünmeden
Seni ilk sevdiğimde
Senin kalmayı istedim tüm ömrümce
Beni ilk üzdüğünde
Kaçıp gitmeyi istemedim bir an bile....
(Sahil)

Her şey tazelendi
Yeniden fark ettim
Nasıl unuttum nasıl kaybettim
Gördüklerim gerçek mi
     inanmak çok zor
Bir yabancıyım ben artık her şeye
Korku içinde geçiyor şimdi hayatım
Beni korkutan nedir bilmeden
Kurtar beni bu alemden
Kurtar beni bu yerlerden
Bırak aksın gözyaşlarım
Kurtar beni bu alemden
(Kurtar Beni)

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa