'Dünyaca ünlü yazarlar' ve Suriye
Fotoğraf: Envato
Sanat edebiyat insanlarının dünya sorunlarıyla ilgilenmeleri, baskı ve eza gören halkların yanında olmaları, insani çözümler önermeleri gelenektir. Yazar olmanın, aydın olmanın sorumluluğu, vicdanların sesi olma görevi bunu gerektirir. Bugüne kadar, pek çok örneği görülen bu türden çıkışlar içinde, işgalcilerin, sömürgecilerin, faşistlerin desteklenmesi yönünde olanlara çok az rastlanmıştır ve böyle bildirilere imza verenlerin saygıyla anıldığına tanık olunmamıştır. Kim anar ve örnek alır, İngilizlerin Boer Savaşı olarak adlandırılan katliamlarını “medeniyet mücadelesi” olarak adlandıran Ubeydullah Efendi’yi, Zehavizade Cemil Efendi’yi, İsmail Safa (Peyami Safa’nın babası) Bey’i… Bu isimleri “aydın, edebiyatçı” olarak bilen kaç kişi çıkar?
Hitler’i destekleyen bildirileri kaleme alanların adlarını sıralasak, hangisi “evet iyi edebiyatçıdır” diye anılır?
Amerika’nın Vietnam savaşını desteklediği andan itibaren John Steinbeck’e, bu “sosyalist roman ve öykü yazarı”na ne olmuştur?
Orhan Pamuk ve birkaç “ünlü” yazarın, Beşar Esad’ı istifaya ve başka bir ülkeye kaçmaya çağıran mektupları da aynı türden bir aydın ihaneti belgesidir.
İsrail ve Amerika’nın tezgahladığı ve kaleme aldırdığı her cümlesinden açıkça anlaşılan bu “mektup” yalnızca tuttuğu tarafın kanlı oyununa alet edilmenin onursuzluğunu yansıtmıyor; aynı zamanda bu “ünlü edebiyatçıların” okuduklarını anlayamadıklarını da gösteriyor. Ne demek, “Sonun Saddam ve Kaddafi gibi olacak!” Bu her yerinden kan ve vahşet fışkıran cümlenin, insancıl, saygı değer, kalbimize dokunan bir tek harfi var mı? Bu nasıl edebiyatçılık, bu nasıl yazarlık, bu nasıl aydın olma hali? Parayla tutulmuş çeteler tarafından kafaları koparılıp yerlerde sürüklenen insanlar için kılını kıpırdatmayanlar, emperyalist ve Siyonist “özel kalem müdürleri” tarafından yazılan bir metni gözleri kapalı imzalayabilmişlerdir.
Yazarlar, sanatçılar insan onurunu, barışı savundukları zaman eserlerinin değerini yüceltirler. Nefret ve ölüm tehditleriyle “süslenmiş” metinlerin altına imza attıklarında, biz, dönüp yazdıkları o kalın kitaplarda söyledikleri her şeyi artık bu metnin ruhuyla okuruz. Parçalanmış cesetleri, kanlı kaldırımları bir marifetin ürünüymüş gösterenler, bir daha sevgiden, adaletten, insanlıktan söz etme hakkını bulamazlar.
Metne imza atan bütün o yazarlar, aynı zamanda bir aptallık, aymazlık örneği oluşturmuşlardır ve bu saatten sonra sadece bu kötülükleriyle anılacaklardır.
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43