15 Aralık 2012

Nasıl bütçe, ne kadar demokrasi?

 

Bütçe görüşmeleri eskiden de siyasi polemikler dışında bir anlam ifade etmezdi. Liderler daha görünür biçimde sözlerini söyler ama çoğunluğu elinde bulunduran partinin parmak sayısı belirleyici olurdu. Bu seneki bütçe görüşmelerinde de bundan daha ileri bir tablo ortaya çıkmayacak. Hatta daha geriye gittiğimizi gösteren bir tartışma olarak Sayıştay raporsuz oylama gündemi ile karşı karşıyayız.
Bir ülkenin yakın gelecekte nasıl yönetileceğini sadece günlük siyaset üzerinden tartışmak, hayali beklentiler içine dalmak ya da öğrenilmiş çaresizliğe boyun eğmektir.
Türkiye siyasetinde çok partili hayata geçişin üzerinden 66 yılı geçse de sahici bir parlamenter mekanizmanın kurulamamış olmasında bütçe hazırlık yöntemlerinin belirleyici payı vardır.
Parayı kim nasıl yönetiyorsa, egemenlik ilişkilerini de o şekillendirecektir. Sadece bütçe kalemlerinde hangi alana ne kadar pay ayrıldığı değil, doğrudan bütçenin hazırlanış ve onaylanış sürecini ele almak zorundayız. Mali denetimin tasfiye edildiği bir sistemde demokratikleşme iddiası soğuk bir şaka kabul edilmelidir.
Mali açıdan hesap sorulamayan bir yönetimin siyasi tasarruflarını tartışmayı özgürlük sanmak kendi kendini kandırmaktır. Bugün ne kadar kaynağın nereye ayrılacağı, ya da şimdiye kadar nasıl harcandığı konusunda halk ya da sivil inisiyatiflerin dikkate değer bilgilenme imkanlarından bile söz edilemez.
Hesap vermeye niyeti olmayanın bilgi vermekten kaçınmasından daha doğal bir durum yoktur. Bütçe görüşmelerinde şekli yöntem kurallarına uyma ihtiyacının bile artık hissedilmiyor olması bundan sonra daha da keyfi karar süreçlerinin işletileceğinin göstergesidir.
Anayasa tartışmalarından, Ortadoğu politikalarına, enerji politikalarından güvenlik uygulamalarına kadar her alanda canı nasıl istiyorsa öyle davranma alışkanlığını frenleyecek bir güç olmadıkça demokrasiden söz etmek anlamsızdır.
Nasıl bir bütçe hazırlık ve onay süreci yaşıyorsanız demokratikleşme açısından öyle bir yıl geçireceksiniz demektir.
evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Ülkede 10 milyon kişi 25 bin liranın altında, açlık sınırı civarında bir ücretle çalışıyor.

65 yaş üstü nüfusun yüzde 13’ü geçinebilmek için, inşaat gibi ağır işler de dahil, çalışıyor.

Aile Bakanlığı verilerine göre 3 milyon 690 bin aile sosyal yardımla geçiniyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
MEB’in tarikatlardan sonra Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalamasının ardından Ülkü Ocaklarının okullarda düzenlediği etkinliklerin propaganda ve eleman kazanmaya dönüştüğü iddiaları gündeme geldi

Evrensel'i Takip Et