15 Aralık 2012 10:50

Tabu

Tabu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gençler arasında popüler bir masa oyunu Tabu, bilenler bilir. Kartta bir kelime yazar, onun altında da beş tabu sözü sıralıdır, amaç bunları kullanmadan baştakini anlatmak. Bir şeyin lafını etmek için ilk akla gelen kavramları dışarıda bırakınca, etrafında dolaşmanın zorluğundan çıkan bir eğlence. Sözünü ettiği meselenin, nesnenin, kişinin, adını koymama zorunluluğu, her seferinde bir oyunda insanın karşısına çıkmıyor.
Ya da, hükümet sözcüsünü, ombudsmanı, Başbakan’ı kim oyuna çağırdıysa, bari bizi onun takımına koymayaydı.
Aylin Kuryel ile Emrah Irzık’ın 2008’de yaptıkları Tabu adlı belgesel film, memleketin gerçek siyasi, kültürel, cinsel tabularını ele alan kartlarla oynanırsa ne sonuç çıkacağını araştırmış. Geleceği falan görmemişler, akıllarına gelenleri koymuşlar ve malum, içinde tanıdık örnek çok. “Vajina” diyemeyen insanın kıvranışını anlatan ilk film Tabu’ymuş mesela, biz konuşan Bülent Arınç sanırken. Mahçup olmadan izlemesi zor. Arınç’ın tabu kelimelerini söylediklerinden değil, söylemediklerinden.
Bir tanesi “Kadınların en önemli özelliği ne” diye soruyor, takım arkadaşları ne yapsın, bedenden bahsettiğini fark edemeyince, “Alışveriş yapmak”, “makyaj yapmak” diye yaratıcılığını konuşturuyor. Haliyle konuya gelmeleri biraz vakit alıyor. Bir başkası, o kadar anlatamıyor ki, “Ya ben bunu anlatamam, bu çok şey” deyince karşısındaki “Vajina”dan başlıyor saymaya, takım arkadaşına da kızıyor; “Söylesene”.
Üniversitenin bahçesinde oturmuş, aklı başında delikanlılara benzeyen takım oynuyor; “Bize neyi kabul ettirmeye çalışıyorlar? Ne yaptınız diyorlar?​” Acaba bu gençler ne yapmış olabilir diye düşünmeye kalmadan, karşısındaki yapıştırıyor doğru cevabı: “Ermeni soykırımı”. Aslında ona bir şey yaptın diyen yok da, yapması öğretilen bir şey var. Adı inkar. Ama cinayeti konuşurken, Fırat’tan başka isim bilmeyen kamu başdenetçisine fark atıyorlar: “Hani, bir adam öldü”. “Ermeni” tabu olunca, başka hiçbir ayırt edici özellik söyleyemeseler bile, ombudsmanın kulaklarını çınlatmak pahasına ismi biliveriyorlar. İsim Hrant Dink.
Başbakan da partisinin bölge vekillerinin kural ihlalini tespit edivermesin mi o arada? “Roboskî” yasak kelime çıktı, Uludere serbestmiş.
Organ adıyla bitmiyor yani mahçubiyetler, kişi adı tabu, yer adı tabu, bazı kavramlar bloklar halinde tabu. Özetle, badem bıyıklıların sözünü tekrar etmemek, tabu. İstediğin taraftan ol, sana çizdikleri yerde oynamamak tabu. “İsmi lazım değil”ciliğin sadece dille değil, ideolojik olarak yayıldığını şu oyun bile anlatıyor. Kürtajın yasaklanması, gebelik takibi mevzuları gündeme geldikçe kadının bedeni üstünde söz sahibi olma hakkının kısıtlanmasını tartışmakla, adını söylemenin yasak sayıldığı organ çok mu uzak sanki?
Tabuda başarının sırrı, işte bu sayede çözüldü: En fazla mesir macununu kapmak. Belki de mütemadiyen onun afrodizyak çağrışımlarını ima etmeyi gerektirdiği içindir. Sürekli “kuvvet vermesinden” bahsedip, sorulduğunda da “Sen de hemen lafı nereye getirdin”e bağlanmak, kolay değil. Oyunun tarihi boyunca kimin aklına gelmişti ki, “kendiyle ilgili organ”? Bunun, vaktiyle mahkum ettirdiği, sonradan öldürülen kişinin adını söylememeyi başaran versiyonu var. Bombalanmasını teşekkürle karşıladığı köyün adını söylemeyen var. Onun piyonu en önde, yani bitirmeye en yakın.
İsterse her taraflarından iktidar aksın. Bütün subaşları tutulmuş, bütün mesir macunları kapılmış olsun, sonlarının geldiğini onlar da biliyor da, oyunu bozmamak için söyleyemiyorlar. Gerçekten mahçup olacakları günler daha gelmedi. Gelince anlarlar.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa