16 Aralık 2012 11:42

Onlar Mersin'e, Erdoğan tersine doğru

Onlar Mersin'e, Erdoğan tersine doğru

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Başbakan Erdoğan, “dokunulmazlık” sorununu, BDP’yi baskı altına alma ve sindirme aracı olarak kullanmaya kalkmasından beri AKP Grubu’nu bir türlü zapturapt altına alamıyor. Çünkü Başbakan’ın, BDP’yi, PKK’yi hedef almakla başlayıp giderek Kürtleri hedefe koymaya varan söylemi ve tutumu karşısında Kürt yığınlarından AKP’ye yönelik tepkiler yoğunlaşmaktadır.
Bölge illerinden “seçilen” AKP’li vekiller ve yerel örgüt yöneticileri, Başbakan’ın “Kürt sorunu yoktur”, “Batıda olup da sende olmayan ne?​”, “Batıda halkın hassasiyetleri var”a varan milliyetçi zeminde oluşturulan yeni yaklaşımıyla birleşen BDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması girişiminin bölgede kendilerinin politika yapmasını zorlaştıracağını görmektedir. Bu yüzden de bölge illerinden gelen AKP’li vekiller, BDP’li vekillerin dokunulmazlıklarıyla oynanmasının bölgede AKP’yi bitireceğini Başbakan’ın yüzüne karşı söyledi. Dahası Başbakan’ın “Bu tutumu sürdürürlerse birlikte yürüyemeyiz” tehdidine karşın da bu tutumlarında ısrar ediyor, asıl tutum değiştirmesi gerekenin Başbakan’ın kendisi olduğunu, “açılım günlerindeki çizgiye dönmek gerektiğini” savunuyorlar. Son 15 günde yapılan üç “ikna toplantısına” rağmen durum bu.
Ancak tehditler de içeren iki ikna toplantısı sonuç vermeyince Erdoğan, geçtiğimiz perşembe günü bölge illerinin yöneticileri ve  bölge vekillerini “Değerlendirme ve İstişare Toplantısı” adıyla yeniden topladı.
Bölgeye yönelik giderek milliyetçilik dozu artan, MHP’den ve öteki ırkçı milliyetçi odaklardan alkış alan politikalardan şikayet eden bölge vekilleri ve il yöneticilerine Başbakan’ın en milliyetçi çevreleri hoşnut edecek yeni yasaklar getirdiği ortaya çıktı. Roboski’deki 34 köylünün öldürülmesinin faillerinin bir yıldır bulunamamış olmasından yakınan vekiller ve il yöneticilerine Başbakan’ın “BDP ağzıyla konuşmayın. Oranın adı Uludere. Roboski ne demek?​” diye çıkıştığı, “Kürt sorunu” demekten artık vazgeçilmesi gerektiği gibi yeni yasaklar koyduğu belirtilmektedir.
Öyle anlaşılıyor ki Başbakan Roboski’yi “Uludere” diye “düzelterek” 2009’daki açılım günlerinin öncesindeki politikaya döndüğünü göstermek istemektedir. Bu elbette ırkçı-milliyetçi çevrelere bir mesajdır. “Batının hassasiyetlerine de önem vermeliyiz” derken neleri kastettiği de böylece ortaya çıkmaya başlamıştır.
Oysa aynı toplantıda bölgedeki parti yöneticilerinin ve vekillerin, “açılım günlerine” yeniden dönülmesini, partinin söyleminin o günlerdeki gibi “kucaklayıcı” olmasını istedikleri, BDP ile daha normal bir ilişki geliştirilmesini “dokunulmazlıkların kaldırılmasının BDP’ye yarayacağını” söyledikleri biliniyor.
Yani bölge vekilleri ve yöneticilerinin istekleri ile Başbakan Erdoğan’ın  onları sevk etmek istediği yön tamamen zıt doğrultuda.
Deyim yerindeyse bölge vekilleri ve yöneticileri Mersin’e gitmek ister ve bunda ısrar ederken Başbakan Erdoğan onları tersine göndermek istiyor.
Öyle anlaşılıyor ki, Başbakan Erdoğan ve AKP dönüp dolaşıp “açılım öncesi” günlere dönmüştür.
Elbette sadece bu anlaşmazlık AKP’yi henüz bölmez. Ancak şu bir gerçek ki Türkiye’nin en önemli sorunu üstünden parti içindeki bu anlaşmazlık partideki “tek adam yönetimi”nden duyulan hoşnutsuzluğun büyümesi, antidemokratik bir hatta yönelme, liberal çevrelerden gelen eleştiriler, dış politika sorunlarının büyümesi, Yeni Osmanlıcılık, ...diğer gerilimlerle de birleşen bir karakter arz etmektedir ve bu AKP‘yi giderek daha da zorlayacak bir farklılaşmadır. Çünkü bu konuda bölge yöneticilerini ve vekillerini ikna etse de edemese bölgede bitmeye doğru gidecek; ederse parti bölge halkından tecrit olacak, edemezse parti içindeki “disiplin” krizi büyüyecek.
Yani Erdoğan’ın eline almak zorunda kaldığı değnek, iki ucu pis bir değnek!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa