Nelly Sachs ve Yaşar Atan
Bizim gazetede sevdiğim, yazılarını zevkle okuduğum birçok yazar dostum var. Örneğin İhsan Çaralan, Fatih Polat, Ender İmrek, Sennur Sezer, Zeki Gül, Özer Akdemir, Turgay Olcayto vb… Son günlerde bir de Nail Güreli, eski meslekdaşım (yayıncılık dönemi) eklendi.
Yaşar Atan da bu dostlardan biri, taaa Almanya’dan. 2-3 yılda bir, tatilinde, Almanya’dan Aydın’a giderken İzmir’de buluşuruz.
Bir süredir, anılarımı depreştirdi Yaşar Atan. Önce Cevat Çapan’ın Cumhuriyet Kitap Eki’ndeki sayfasında gözüktü şiir çevirileriyle. Kısa bir süre sonra, “Acılarını şiirlere gömen OZAN” başlıklı bir yazısı (Evrensel, 23.9.2012) yayınlandı, Nelly Sachs’ı tanıtan ve şiirlerinden örnekler veren.
Çok geçmedi, “Acıları umuda dönüştüren ozan” başlıklı bir başka yazısı yayınlandı (Evrensel Pazar Eki, 28.10.2012)…
Evet, Yaşar Atan’ın yazıları beni 46 yıl öncesine götürdü.
Yıl 1966… O yılın Nobel sonuçları ilan edildi. İki kişi kazandı: Joseph Agnon ve Nelly Sachs… Birçok yayıncı sadece J.Agnon’un romanlarını yayınladı, “1966 Nobel’ini kazanan yazar” yazılı kuşakla duyurarak. Ben o zaman ter-ü taze bir yayıncıyım. Sanırım Sander Kitapevi’nden hemen Nelly Sachs’ın kitaplarını aldım. “Eli” adlı oyunu annem çevirdi, şiirlerini de iyi Almanca bilen bir arkadaş. Kapağını yanda görüyorsunuz. Öyle kuşak falan atmadım, kapağın üzerine doğrudan doğruya yazdım. Ama nedendir bilinmez herkes J. Agnon’u benimsedi... Neyse…
Kitabın önsözünü yazan Werner Weber yazısının bir yerinde şöyle diyor: “İsrail halkının ızdırapları… Yahudilerin nasyonel sosyalistler tarafından nasıl soruşturmaya uğradıklarına dair bahisler vardır çağımızın belgelerinde. 28 Mart 1933’te hükümet emriyle şu bildiri yayınlanmıştı: ‘Hiçbir alman artık yahudilerden mal almayacak. 1 Nisan’da da boykot hemen uygulanacaktır.’ İlân kulelerinde ise şunlar okunmaktaydı: ‘Yahudilere, düşünüp karar vermeleri için, cumartesi günü saat 10’a kadar mühlet verildi! Sonra savaş başlayacak…” Rejim yardakçıları hemen işe başladı. Bazılarının boynuna, göğsüne, üzerinde, ‘Almanlar! Karşı koyun! Yahudilerden mal almayın’ yazılı levhalar asılmıştı. Birkaç yıl sonra, 11 Kasım 1938’de Heydrich, Başbakan Göring’e mevcut sinagoglardan 191 tanesinin yakıldığını, 76’sının da tamamiyle tahrip edildiğini bildirmişti. 30 Ocak1939’da Hitler parlamentoda verdiği nutkunda şunları söylemişti: ‘Yahudi ırkı imha edilecek Avrupa’da!’ Bu gaddar adam ‘özel bir davranış’ tâbirini de kullanmıştı. İşkencelerle öldürülen insanlara özel bir davranış uygulamak. Rowno’dan gelen bir raporda, yahudilerin evlerinden tekme, dipçik darbeleriyle ve kamçılarla dövülerek sokağa atıldıkları bildiriliyordu. Kadınlar çocuklarını çağırıyor, çocuklar anne ve babalarına sesleniyorlardı. Kadınlar ölü çocuklarını taşıyor, çocuklar ise ölü anne ve babalarının cesetlerini sokakta sürüklemeye çalışıyorlardı. Dubno çevresinden gelen bir raporda ise: Erkek, kadın, çocukların kamçılı nöbetçiler nezaretinde çırılçıplak soyunup giyim eşyalarını yığınlar halinde sıralamaya zorunlu bırakıldıkları yazılıydı. Bir yığın elbise, bir yığın çamaşır, bir yığın ayakkabı… Sonraki yığın ölüm ve çukur olacaktı… Olayı görmüş olan biri şunları anlattı: ‘Bembeyaz saçlı ihtiyar bir kadın kollarının arasında tuttuğu bir yaşındaki bebeğe şarkı söylüyor, gıdıklıyordu. Neşeli, neşeli gülüyordu bebek. Karı koca onları yaşlı gözlerle seyretmekteydiler. Baba, on yaşlarında bir oğlan çocuğunun elinden tutmuş, alçak sesle konuşuyordu, onunla. Çocuk ağlamamaya gayret ediyordu. Baba gökyüzünü göstererek başını okşuyor, bir şeyler izah ediyordu sanki…’ Sonra tepenin ardındaki çukura götürüp öldürdüler onları. Minsk’te de gazlı otomobilleri (Ekzosttan çıkan gazı arabaya vererek içinde bulunanları zehirliyorlardı. ç.n.) uydurma pencerelerle küçük evlere benzetmişlerdi. Ölümün evleri…” (“Nobel, 1966 Nobel, Nelly Sachs, Seçmeler, Habora Yayınları, İstanbul, 1966, Çevirenler: Eli’yi Sabiha Serim, şiirleri N. Sel.)
İşte Nelly Sachs kendisine 1966 Nobel’ini kazandıran eserlerinde o rezil vahşet günlerini anlatmıştı, oyunuyla, şiirleriyle. Şiirlerini yeniden günışığına çıkaran Yaşar Atan’ın eline, kalemine sağlık…
EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp
Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.
Evrensel'i Takip Et