Sağlıkçı grevde; ya ötekiler?
Fotoğraf: Envato
Hekiminden hasta bakıcısına, hemşiresinden yardımcı personeline sağlıkçılar bugün greve çıktı; grevi yarın da sürdürecekler.
Başbakan Erdoğan cumartesi günü, Memur Sen’in kongresinde yaptığı konuşmada “Grev isteyen deli gömleği giysin!” demişti. Eğer Başbakanın söyleyişiyle ifade edersek hekimler, hemşireler, hastabakıcılar, bugün “deli gömleğini” giydiler, yarın da çıkarmayacaklar.(*)
Peki, greve çıkan sağlıkçılar ne istiyorlar?
Basında, özellikle de Evrensel’de Hayat Televizyonu’nda sağlıkçıların niçin greve gittiğine dair çok sayıda haber, yorum, köşe yazısı yer aldı; daha da alacak elbette. Onun için burada; “greve niçin çıkıldığına” dair daha genel bir yaklaşım konacak.
Şöyle ki; toplam açısından bakıldığında; sağlıkçıların taleplerini iki başlık altında toplayabiliriz.
Bu taleplerin birinci kategoride olanları; sağlık hizmetlerinin parasız, kaliteli ve ulaşılabilir olması amaçlı taleplerdir. Bunun için hastanelerin birer işletme, hastaların müşteri, sağlık personelinin de patron hastanenin taşeronu olmaktan çıkarılmasını amaçlayan taleplerdir. Bu amaçla sağlığın ticarileştirilmesine karşı çıkan sağlıkçılar, sağlıkçılar arasında rekabeti kışkırtan ve parası olana göre hizmet (mal) üretimine dayanan politikalara da son verilmesini istiyorlar.
İkinci kategorideki talepler ise; sağlık personelinin özlük haklarının ve maddi imkânlarının, yanı sıra çalışma koşullarının iyileştirilmesini amaçlayan taleplerdir. Kısacası sağlıkçılar kendileri için daha iyi çalışma koşulları ve daha iyi yaşamak için en asgari taleplerini öne sürüyorlar.
Açıkça görüldüğü gibi birinci kategorideki taleplerle ikinci kategorideki talepler iç içedir. Ve talepler gerçekleştiği ölçüde, çalışma koşulları iyileştirilen sağlıkçılar daha iyi hizmet verecek; verilen hizmet vatandaşa parasız ve kaliteli bir biçimde ulaştırılacak.
Ve yine anlaşıldığı gibi, sağlıkçılar; özel hastanelere, sağlığın kâr konusu haline getirilmesine ve sigorta fonlarının ve hazinenin özel ve vakıf hastanelerine yağmalatılmasına karşı çıkıyor; sağlık hizmetinin kamusal bir hizmet olmasını istiyorlar.
Bu elbette işçilerin, emekçilerin; emeği ile geçinen ve parasız ve kaliteli bir sağlık hizmeti alma ihtiyacı olan herkesin talepleridir.
Talepler herkesi ilgilendirmektedir ama ne var ki, greve çıkan sadece sağlıkçılardır. Elbette bu önemli bir çelişkidir ve bu çelişki emek mücadelesinin en önemli zaafı olarak sürmektedir.
Evet, sağlıkçılar; parasız, kaliteli, ulaşılabilir sağlık hizmeti için en örgütlü kesimdir ama işçilerin, emekçilerin öteki örgütlü kesimleri; her iş kolundan sendikalar ve emek örgütleri gerekli desteği sağlamazsa, sağlıkçıların sadece kendi güçlerine dayanarak ilerlemesinin son derece zor olduğu yakın geçmişin en önemli dersidir. Ve bu dersi öğrenip özümseyemedikçe de, bu zaaf mücadeleyi tahrip etmeye devam edecek; eğitim sorununa eğitimciler, sağlık sorununa sağlıkçılar, basın özgürlüğüne gazeteciler, yazarlar, insan haklarına insan hakçıları, doğaya çevreciler sahip çıkmaya devam edecek! Ama asıl olarak da egemen güç odaklar bu karşılarına parça parça çıkan emek güçlerini ezip geçmeye, kendi amaçlarına doğru yürümeye devam edeceklerdir.
Evet, sağlıkçılar bir adım atmışlardır; iki günlük bir greve çıkmışlardır. Hepimize onları var gücümüzle desteklemek düşer; mücadeleyi onların bıraktığı yerden birlikte sürdürmek için derlenip toparlanmak da elbette.
(*) Grev çağrısı yapanlar sadece TTB, SES ve Dev Sağlık-İş’tir. Bu alanda örgütlü Kamu Sen, Memur Sen ve Türk-İş’e bağlı sendikalar herhalde seçimlerin derdine düştüklerinden bu sağlıkçıların acil talipleri için harekete geçmeyi umursamamaktadırlar. Dahası halkın parasız sağlık hizmeti talebi de onları ilgilendirmiyor görünmektedir.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00