18 Aralık 2012 11:28

Ya kendisini temize çıkarır ya da...

Ya kendisini temize çıkarır ya da...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Arçelik’in Eskişehir’deki buzdolabı fabrikasında, geçtiğimiz cumartesi günü 80 işçi (kimi iddialara göre de 100’den fazla) işten atıldı.
Eskişehir Arçelik işçileri, okurlarımızın da yakından izlediği gibi, 11 Kasım 2012’de Türk Metal Sendikası tarafından açıklanan TİS taslağının, taleplerini ifade etmediğini söylemiş, servislere binmemiş, fabrikadan Eskişehir’e kadar yürüyerek, üyesi oldukları Türk Metal Sendikasını protesto etmişti. Dahası işçiler, eğer TİS taslağı yenilenmezse yeni ve diğer metal fabrikalarındaki işçilerle de ortak eylemler yapacaklarını ilan etmişti.
Bu gelişmelerden sonra yapılan işçi kıyımını Arçelik işçileri, patronun muhtemel eylemlerin önünü kesmek, TİS’in istekleri doğrultusunda imzalanmaması durumunda yeni eylemleri önlemek için sendika yöneticileriyle işbirliği içinde işçi kıyımı yaptığını söylemektedir.
Aslında Eskişehir’in Arçelik işçilerinden bir süre önce de Bursa Renault Fabrikası’nın işçileri aynı taslakla ilgili eylem yapmış, Türk Metal yöneticilerini protesto etmişti. Bu eylemi bahane eden patron 30 işçiyi işten atmıştı. Renault işçilerinin iddiası da Türk Metal’in bu kıyımda patronla işbirliği içinde olduğu biçimindeydi.
Evet, Türkiye’de fabrikalardan sıkça işçi atılmaktadır. Ama daha çok arkasında ciddi bir sermaye olmayan, ciddi bir sanayi geçmişi olmayan fabrikalarda, atölyelerde oluyordu bu. Arçelik, Renault gibi büyük ve sanayinin öncü işletmesi olarak bilinen, kurulduğundan beri sendikaların örgütlü olduğu işletmelerde bu tür işten atmalar pek olmazdı.
Hele de toplu sözleşmenin hemen öncesinde!
Hal böyle olunca işçiler, “Sendikanın dahil olduğu patronun böyle bir toplu işçi kıyımına cesaret edemeyeceği”ni söylemektedir. Dahası listenin sendika tarafından hazırlandığını ve patronla işbirliği içinde işçilerin işten çıkarıldığını çok kuvvetli bir iddia olarak öne sürmektedirler.
Patronla işbirliği içinde işçi kıyımı suçlaması, bir sendika ve onun yöneticilerine yönelik en ağır suçlamadır.
Ama işçilerin genel kanaati budur!
İşçilerin gerekçesi de Türk Metal yöneticilerinin tekliflerinin bile arkasında durmayacakları ve bu durumda da işçinin isyan etmesini önlemek üzere şimdiden işçiyi sindirmek istedikleri biçimindedir.  
Ve Türk Metal Sendikası’nın yöneticilerinin bu suçlamalara yanıtı da herhalde “Hayır bu bir karalamadır, bizim işçi atılmalarında bir rolümüz yoktur” biçiminde olacaktır. Ne var ki iddia öylesine yaygındır ki, Türk Metal bunu kanıtlamak zorundadır. Bu yüzden de Türk Metal’in kendisini bu suçlamadan kurtarmasının bir tek yolu vardır. O da işten çıkarılan işçilerin geri alınması için her türden ciddi girişimi yapmaktır. Bunun ilk şartı da herhalde; Renault işçilerinin öne sürdüğü gibi, “Atılan işçilerin geri alınmasını toplu sözleşmenin artık ilk ve olmazsa olmaz maddesi” yapmaktır. Ve tabii sadece kağıda yazılmış bir madde değil, arkasına Türk Metal’in yüz bini aşkın üyesini koyduğu gerçek bir talep olarak!
Türk Metal, atılan işçilerin geri alınması için bunu ve diğer türden girişimleri yapmazsa, atılan işçilere ciddi olarak sahip çıkmazsa işçilerin, “Sendika yönetimi patronla işbirliği içinde bu işçi kıyımını tezgahladı” iddiası sendikal mücadele tarihine kara bir leke olarak kaydedilecektir. Ki, Türk Metal yönetimi kendisini işçi kamuoyunda temize çıkaramazsa, metal işkolundaki TİS’in kazandığı hassasiyet dikkate alındığında, Türk Metal yönetimi bu suçlamanın ağırlığı altında kalır!
Bizden söylemesi!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa