Gecikmiş veda

Taraf gazetesi AKP’nin ikinci dönemine başladığı 2007 seçimlerinden kısa bir süre sonra yayın hayatına başlamıştı. Bu misyon gazetesinin, en parlak dönemini 2007 seçimleri ile 2010 Anayasa Referandumu arasındaki sürede yaşadığı söylenebilir. AKP’nin askeri vesayetin geriletilmesi adına yaptığı her şeyi, Ergenekon davasını ve Anayasa değişikliğini bunların demokratik adımlar olduğunu iddia ederek destekledi. Askeri vesayetin karşısında sivil vesayetten söz etmeyerek sivil diktatörlüğe nasıl bir hareket alanı yaratmış olduğunun farkına varmadı. Belki de vardı tabii…
AKP’ye entelektüel bir destek için zekice gerekçeler yaratmak, bu arada da geçerken çaktığı tokatlarla solu zayıflatmak için tasarlanmış görünüyordu bu gazete. Yazarları, demokrasinin tesisinin AKP’nin yolundan gitmek olduğuna o denli inanmışlardı ki, buna karşı çıkan herkes için yafta ve etiket imalatı bir başka işleriydi. Solun her bir kesimi Kemalist, ulusalcı, yerine göre Ergenekoncu olabiliyordu sayelerinde. Böyle de toptancıydılar: bir yanda baş tacı AKP diğer yanda aynı çuvala acemice tıkıştırılan herkes!
Taraf’ın haberciliği ise, bu gazetenin pek hayırhah kaynaklarla çıkmadığını düşünen kesimler tarafından sıklıkla eleştirildi. Balyoz darbe planı ile ilgili “Fatih camisine bomba atacaklardı” gibi provokatif manşetlerden PKK’nin Aktütün baskınının görüntüleri kadar elde edilmesi zor pek çok belgeyi bu gazete kucağında bulabilmişti. Her şeyi kendinden menkul sanan İstihbarat örgütlerinin mesleki hastalığı, dünyadaki gidişatın bu örgütlerin çatışmasından ibaretmiş gibi yansıtıldığı, buram buram komplo kokusu sinen haberlerde sırıtıyordu. NTV’ye helikopter düşürtme ve 1 Mayıs 77 katliamı konusundaki tutumunu, polis köşe yazarının KCK duruşmalarında daha ileri gidilsin diye yırtınışlarını saymıyoruz bile… Taraf,  üstündeki parlak giysileri sık sık çıkarıp çırılçıplak kalıverdi. Evet kendi kendine yaptı bunu.
2010 Referandumundan sonra Ahmet Altan, demokratik hamlelerini yeterli bulmadığı Başbakanı her fırsatta eleştirdi. Hakkında bir sürü dava açılmasına neden oldu bu. Ayrıca yönetmenliğini yaptığı gazetenin kimi köşe yazarlarıyla bu eleştirileri yüzünden tartışmaya da girdi. Nedense Altan demokrasiden sapan Hükümetin onun eleştirileri sayesinde doğru yolu bulacağını sanıyordu ama Erdoğan’ın Ahmet Altan’ın kendisini yönetmesine izin vermeye hiç gönlü yoktu doğrusu. Bu süreçte Altan demokrasinin başlıca dinamiği olarak gördüğü ve “dindarlar” diye andığı, AKP’ye oy vermiş kesimden haklılığını onaylayan dinamik bir jest görmediği gibi, onca köşe yazısı dürtmesine karşın buradan, kış uykusuna yatmış bir memeli refleksi bile alamadı.
Birçok kez muhafazakârlar ile liberallerin muta nikâhının sonlandığına ilişkin tespitler yapıldı bu arada. Cemaat yanlısı Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce KCK tutuklamaları başladığında bunu açıkça yazdı ve aba altından sopasını da çıkardı. Sabah olmuş, Taraf’ın AKP Hükümetiyle bir muta nikâhı gecesine sığan miyadı dolmuştu aslında.
Gerisi “beni niye bıraktın, nankör kedi” serzenişindeki aşığın eşikteki diretmesinden ibarettir.
Batan geminin amiralleri ve Ankara’daki bürosu Taraf’ı nihayet terk ettiler. Gazete şimdi muhafazakâr ve liberal izdivacının mutlu sonla bitmeyeceğinin, ama yol arkadaşlığının pek yaman olduğunun ibretlik bir kanıtı olarak basın tarihine intikal etti.
İnsan ayrılıklardan sonra ev, hayat ve yol arkadaşları hakkında konuşmaz. Taraf’ın amiralleri ile geminin sahibi birbirlerini hayırlarla uğurladılar. Bir tek Yasemin Çongar, ki gazetesindeki fikir birliğinin ne kadar önemli olduğunu daha önce yazmıştı, “bütünlük bozuldu” diyerek gidişini açıkladı.
Oysa kamuoyunun AKP’nin politikaları etrafında oluşmuş fikir birliği için çalışmış ve bir yandan çok özgürlükçü olduklarını iddia ederek kendilerinden farklı düşünenlere kötü ve hamasi bir üslupla sataşmıştı bu gazetenin yazarları. İktidarla ve onun her dediğine kafa sallayanlarla fikir birliği içinde olmamanın gerçek özgürlük olduğu bilgisini insanın gönlünün bir yerine kaydetmesi önemli. Herkese lazım olabilir çünkü.
Bakalım şimdi kalanlar ne yapacak.