Kimyasal silahlar ve Suriye'nin geleceği
Fotoğraf: Envato
Bugüne kadar, Türkiye’de yirmiye yakın insan kimyasal silahlarla öldürüldü. Hayır, yanlış anlaşılmasın; Suriye atmadı bu zehirli gazları.
Türk polisinin pervasızca kullandığı “biber gazı”ndan söz ediyoruz.
Yargıya yansıdıkları için adları çok bilinen Metin Lokumcu ve Çayan Birben dışında, TTB’nin ulaşabildiği isimler, Hatice İdin, İbrahim Sevindik, Musa Dağ, Mehmet Uytun, Hacı Zengin ve Kâzım Şeker’dir. Ne yazık ki, bu konuda daha derli toplu bir araştırma yapılmamış ama zehirli gaz-kimyasal silah yüzünden Türkiye’de hayatını kaybedenlerin sayısının yirmi civarında olduğu tahmin ediliyor.
İçişleri Bakanı’nın “yüzde yüz doğal” olarak nitelediği ve neredeyse, diğer “tamamen doğal” etiketiyle satılan “destek ürünleri” gibi, basurdan kansere, cinsel iktidarsızlıktan saç dökülmesine kadar her alanda kullanılmaları reklam edilen sahte ilaçlar gibi biber gazı da, evimizde, başucumuzda bulundurulması gereken faydalı bir ürün!
Suriye’nin elinde bulunduğu iddia edilen “hardal gazı”, “sinir gazı” gibi zehirli silahların ise, “İslami terör örgütleri”nin eline geçmeden NATO tarafından kontrol altına alınması fikri ortaya atıldı.
Kimyasal silahlarda kullanılan gazların üretim tekeli Almanya’nın elinde. Hangi ülkede, kaç kilo “tarım ilacı” üretildiğini en iyi onlar bilir. Bir de İsviçre… Suriye’de bugüne kadar imal edilen gazların patenti de 22 Alman firmasına aitmiş. Yani NATO’nun en güçlü dayanaklarından birinin denetiminde yapılmış bu üretim. Şimdi, Evrensel’in dünkü dünya sayfasında Washington Post gazetesinden aktardığı habere göre, “Kimyasal silahların İslamcı terör örgütlerinin eline geçmesinden” endişe ediliyor ve kimyasal depolarının denetimi için, Ürdün, Türkiye, İsrail ve NATO’nun “diğer müttefikleri” ortak bir çalışma yürütüyorlarmış.
Silahları ele geçirmesinden korkulan “İslamcı terör” örgütlerinden biri, Türkiye’nin desteklediği El Nusra… Gazları yapan Almanya… Durumu denetlemek için ortak çalışacak olan NATO güçlerinin önde gelen iki ülkesi Almanya ve Türkiye…
Galiba, Almanya “yüzde yüz doğal” oldukları için gazların üretilmesinde sakınca görmemiş, bu arada bolca para kazanmış, Türkiye de, desteklediği El Nusra’lı çocukları çeşitli sorunlarının giderilmesi için bu “doğal ürünlerin” burnunun dibine kadar göndermiş! Sonunda İsrail uyarmış olmalı… Gazlar doğal-moğal ama fena halde kitle imha gücü taşıyorlar; terörcü çocuklar da gazları kendi burunlarına sıkacak kadar salak değil…
Fakat bu haberde daha da ilginç olan nokta, NATO’cuların “Beşar Esad’ın kimyasal silahlar üzerindeki denetimi kaybetmesinden” korktuklarının açıklanmasıdır. Demek ki esas olarak Esad’ın kimyasal silah kullanmayacağına güveniyorlar… Asıl korktukları, şimdilik tasmalarını ellerinde tuttukları çetelerin bu gazları kendi dertlerini gidermek için kullanmaları.
Şu halde NATO’nun ve “güçlü müttefiklerinin” (bununla NATO üyesi olmayan ama her istendiğinde onun emrine koşan Suudi Arabistan gibi ülkeler kastediliyor), asıl meselesi, Esad sonrasında çetelerin nasıl temizleneceğidir. Gaz meselesi bahane… Ortalık fena halde kan ve barut kokuyor…
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43