Deplasman yasaklı derbi
Yılın son derbisi Galatasaray’ın Fenerbahçe’yi 2-1 yenmesi ile sonuçlandı. Pozisyonu az, heyecanı çok olan maçın teknik-taktik eleştirilerini hafta başından beri izliyoruz. Beni maçın daha çok tribün boyutu ilgilendiriyor. Ne yazık ki, bu sezon, anlamsız “deplasman yasağı”nın kaldırılması için önemli bir fırsat kaçırıldı. Fenerbahçe taraftar gruplarının haftalardır yaptığı “deplasman yasağı” protestosu, nihayet yönetim tarafından dikkate alınıp kaldırılması için başvurulduğunda, diğer taraftar gruplarından gereken desteği görmedi. En büyük hayal kırıklığı ise “Ultras” sıfatını resmi isminde taşıyan taraftar grubunun sözcülerinin, yasağa destek veren mahiyetteki açıklamalarıydı.
Bazı kavramları ya bilmeden ya da içeriklerini boşaltarak kullanıyoruz. Son yıllarda Türkiye’deki taraftar gruplarının da çokça kullandığı “Ultras” kavramı da bunlardan biri. Endüstriyel futbola karşı tribün kültürünü savunmak amacıyla, İtalya’da başlayıp Avrupa ve Güney Amerika’ya yayılan “Ultras” hareketinin tarihini 1960’lı yıllara kadar geri götürmek mümkün. Ancak “Ultras hareketi”, 2000’li yılların başında farklı taraftar gruplarının bir araya gelerek, “Ultras Manifesto” olarak bilinen ortak ilkeleri belirlemeleriyle, dünya çapında tribünlerde etkinliğini arttırdı:
“Sürekli artmakta olan TV izleyicisi ile stadyumlardaki azalan taraftar arasındaki rekabet gün geçtikçe azalan stadyumdaki taraftarı kulvar dışında bırakacaktır! Birkaç yıl sonra oyun sahası bile sponsorlarla işgal edilecek ve reklamların görünmesine engel olur diye tribünlere pankart asmak yasaklanacaktır. Taraftarların yanlarında büyük bayrak, pankart ve meşale gibi şeyleri getirmesini engellemek için tribünlerde binlerce görevli olacak ve bu yaptırımlar en küçük taraftar olayını abartarak manşetten veren büyük medya kuruluşlarının desteğiyle olacaktır. Ayrıca yine birkaç yıl sonra takım formalarımız tıpkı Formula 1 arabaları gibi sponsorların reklamlarıyla dolacaktır. Senaryo hazır ve uygulama başladı: Ilımlı, uslu taraftar! Artık Ultras’a yer yok; tüm taraftarların oturarak maç seyretmesi gerektiğini söyleyen bir UEFA var. Sinema ve tiyatro seyreder gibi maç seyreden, tezahürat yapmayan taraftar istiyorlar. Takımlarımızın bizler için bir inanç olduğunu anlayamıyorlar. Bu yapay fabrika futboluna karşı, tüm curvalar (kale arkaları) birleşmelidir!
Gerçek taraftar bu kuralları benimsemelidir:
1) Oyuncu alışverişi sadece sezon öncesi olmalı, lig devam ederken değil; 2) Gol sevinci yaşam özgürlüğüdür; gol sevincine müdahale edilmemelidir; 3) Tüm maçlar aynı gün, aynı saatte oynanmalıdır; 4) Yabancı sınırlaması getirilmeli, altyapıdan gelen gençlerin önü kesilmemelilidir; 5) Bir kulüp başkanının ve yöneticisinin, başka bir kulüpte aktif görevler alması engellenmelidir; 6)Yoksul taraftarları statlardan dışlayan yüksek bilet fiyatları engellenmelidir; 6) Forma numaraları 1 den 11 e kadar olmalıdır.
Ultras taraftarlar;
1) Kulüp yönetiminden bağımsız olmalı..
2) Polisten yardım almamalı. Polis düzeni sağlamalı, yardım etmemeli.
3) Tribünlerde değişik gruplar olmasını desteklemeli.
4) Deplasmana kendi imkanlarıyla gitmeli.
5) Diğer takımların ultraslarıyla birlikte TV kuruluşlarına karşı mücadele etmeli.
6) Yapılan tüm sınırlamalara karşı gelmeli. Eğer deplasmana gitmesi yasaklanıyorsa, oraya gidip rakip takım tarafında bilet alıp oturulmalıdır.”
Yukarıda kısaltılmış bir özeti bulunan “Ultras Manifesto”yu merak edenler, tamamını internetten bulabilirler. Kendisini “ultras” olarak kabul eden taraftar grupları, kendi ilkelerini bu manifestodaki genel yaklaşımlarla belirliyorlar. 2001 yılından beri “ultras” sıfatını taşıyan Galatasaray taraf grubu “Ultraslan”ın manifestosu da bu ilkelere göre şekillenmiştir. “Ultraslan”ın deplasman yasağına karşı görüşü, manifestosunda net: “Aynı şehrin takımları arasındaki maçlarda, ev sahibi takımlar misafir takım seyircilerine tribünlerinin yarısını, hiç olmazsa tek bir kale arkası tribününü teslim etmelidir.”
“Ultra” sıfatını kullanan bir taraftar grubunun, manifestosunda bırakın deplasman yasağını, rakip seyirci için en az bir kale arkası tribün isterken; fiiliyatta, uygulanan “deplasman yasağına” karşı çıkmak bir tarafa, destekler mahiyette açıklamalar yapması nasıl değerlendirilmeli?
Şeb-i Arus nedeniyle Mevlana gündemdeyken onun bir sözüyle bitirelim: “Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol!”
EVRENSEL'İNMANŞETİ
317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri
204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'
0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

Özel yetkilendirilmiş TBMM komisyonu gündemde

'Ömrümüzü verdik, emekli bile olamadık'

Ukraynalı Gazeteci Guz: Ukrayna, ABD desteğini korumak için çıtasını düşürecek

Evrensel'i Takip Et