İdris Hoca üzerinden yürütülen sahtekarlık

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mezunlar Cemiyeti vefakâr bir davranışla emekli olmuş ya da vefat etmiş hocaları anma programları organize ederek, topluma hizmet etmiş kişilerin eserleri ve fikirleri ile bir kez daha hatırlanmasına hizmet etmektedir. Geçtiğimiz hafta içinde de vefat etmiş değerli hocamız İdris Küçükömer için böyle bir program düzenleyen Cemiyet, Hoca’nın bir kez daha fikirleriyle anılmasına hizmet etmiş oldu.
Bu tür programların olumlu ve olumsuz anlamda hoş ve yararlı tarafları vardır. Cemiyetin amacı dışında, bu toplantıda da böylesi haller yaşandı ve bunların yaşanması iyi oldu. Toplantıda ortaya çıkan iki yüzlülük ve zorlama kişilik ya da fikir kanıtlaması çırpınış ve zavallılıkları yanında, İdris Hoca’nın samimi akademik fikirlerini topluma yutturmaya çalışan “âlim görüntülü medya madrabazları”nın AKP dalkavukluğu ve sahtekârlığı da çürütülmüş oldu. İdris Hoca’yı anma vefakârlığı dışında, bu toplantının en büyük yararı ve topluma sağladığı kazanç, Hoca’nın arkasına sığınarak ve fikirlerini çarpıtarak AKP’nin sadakalaştırdığı ya da tehditle sindirdiği toplumdan sağladığı etiksiz oylarla liberalizm ve demokrasi sahtekârlığının açığa çıkarılması olmuştur.
Önce resmi konuşmalara değinmek istiyorum. İdris Hoca’nın sol görüşlü olması nedeniyle profesörlük kadrosuna atanmasına karşı direnişlerin anlamsızlığını ortaya koyan, ancak bugün benzer faaliyette rol alan yöneticinin pişkinliği akıllara durgunluk verici nitelikte idi. Günümüzde siyasi kanaat ve duruşundan dolayı kimlerin hayatının söndürüldüğünü ya da atamalardaki keyfi davranışlar ve cemaat yandaşlarının yukarıdan atandığını bilmiyormuş gibi yapılan konuşmalar insanı gerçekten iğrendiriyor.
Toplantıda açıkça gösterildi ve kanıtlandı ki, İdris Hoca oy tabanına dayanarak CHP’yi sağ, Demokrat Parti’yi sol göstermemiştir. Bu iddia külliyen yanlıştır. İdris Hoca’nın böylesi kısa dönemli zamansal konularla ilgisi de yoktu zaten. Çok geniş bir zaman ufkunda düşünce oluşumu ve tarihsel yürüyüşü irdeleyen Hoca’nın tek söylediği, geniş halk yığınlarının desteği ile sol kurtuluşa nasıl ulaşılabileceği, buna karşıt olarak da, halkın geniş desteğini almış olanların ise toplumu bu yolda sürüklemediğidir. Hatta o kadar ki, toplumu değiştirmeye çalışan modernistler kadar, muhafazakâr tabanlı ilerlemeci görüntü sergileyenler de aynı safta yer almakta ve halk yığınlarına dayalı halkın kurtuluşu ümidi olmaktan uzaktılar. İdris Hoca’nın kısaca özetlenebilecek bu görüşünü allayıp pullayıp AKP’nin başarısına zemin oluşturma gayretleri, bir yandan etiksiz yorumlama ve fikirlerin çarpıtılarak özel amaç doğrultusunda kullanılma yanlışlığı yanında, diğer yandan da, maalesef, Hoca’nın çetrefil ve biraz da karmaşık ifade tarzından kaynaklanmaktadır.
Toplantıya giderken girişte büyük bir polis engeli ile karşılaştım. Nedeni, toplantıya Kültür Bakanı gelmesi ve bir de konuşma yapıyor olması, yani yumurta israfının önlenmesi idi.  Böyle bir davet Mezunlar Cemiyeti’nin nezaket anlayışı çerçevesinde olağandır. Ancak, keşke Bakan hiç konuşmasaydı, davete icabet edercesine sükûnetle toplantıyı izleyip, arada çıkıp gitse idi. İnsanlar niçin yaptıkları misyonda tevil yollarına sapar, bunu bir türlü anlamış değilim!
Bu arada İdris Hoca’nın kemikleri de sızlamadı, diyemem. İdris Hoca ile yan yana bulunmuş kimileri TV kanallarında TV cambazları yanında kurularak, camın arkasında, oy tabanı ile sol veya demokrasi arasında ilişki kurduğu halde, akademik izleyicilerin karşısında buna cesaret edemeyip, anlamsız konuşmaları ile tevil yoluna sapması da içler acısı başka bir rezaletti. Cemiyet bu durumu kasıtlı mı oluşturdu, bunu bilemem, ama bu duruma düşenin yerinde olmak istemezdim.