Bizi güzel havalar ihya etmeyecek
Fotoğraf: Envato
Geçen sabah bembeyaz bir kente uyandım ve işe giderken her gün önünden geçtiğim mendilci teyzenin gerçekten muhtaç olduğunu anladım.
Böyledir bu işler, eğer yeterli hayat tecrüben yoksa bu turnusol anları ancak bir şeyler gösterir sana. Hava sıfır derece, yerler karlı iken, profesyonel dilenci görmezsiniz mesela etrafta. Gerçekten muhtaç olan sokaktadır, sokakta kalmıştır…
Yürüdüm, devam ettim yola. Kartopu oynayan çocuklar gördüm. Ertesi gün okullar tatil edilecek, ne güzel, doya doya oynayacaklar karla. Bu düşüncelerden kalan tebessüm de uzun sürmedi. Çocukları hasta olmasın diye kollarından tutup eve sürükleyen anne babalar geldi gözümün önüne. Bu ülkede hasta olmak nereden baksan çok para. Ya da kıyafeti-ayakkabısı yeterli olmadığı için evde kalan, varsa pencereden bakan çocuklar. Ve ailelerinin çaresizliği, mahcubiyeti…
Kar, işte böyle bir dolu şey düşündürttü bana. Bu beyaz örtü, insanın ruh halini değiştiriyor anlaşılan. En çok da o yaşlı, mendilci teyze kaldı aklımda.
Hava güzelken herkes bir şeyler satabilir sokakta. Ama o soğukta, kar altında mendil satmaya çalışan mecbur olduğu için oradadır. Başka yolu yoktur yaşamasının…
Sınıf hareketi yükseldiğinde mesela, toplumsal hareketler yükseldiğinde, herkes solcu olabilir. Kendi çıkarını işçi sınıfının çıkarında görebilir, kaderini işçi sınıfı davasıyla birleştirebilir. Ama ya sınıf örgütlü değil, sendikalar zayıf, fraksiyonlar dağınıksa? O zaman kim çalışır sokakta, işyerinde, fabrikada?
İşte o zaman, gerçekten başka yolu olmayanları görürsünüz. Kurtuluşun biricik yolunu görenler, o yolda yürürler. Mecburdur
insan o zaman bir şeyler yapmaya. Ve yapar da…
Sonra, demokrasiyi gerçekten isteyen, ekmek gibi, su gibi ihtiyaç duyanla duruma göre demokrat olan da bir değildir. Şimdi herkes demokrat. Herkes ordu karşıtı. Herkes sivil. Herkes Kürt dostu. Samimiyeti ölçmek için bir turnusol lazım. 1980 darbesinden sonra ne yaptın diye sorulmalı mesela. 90’larda ne yaptın?..
Velhasıl, davasına samimiyetle inanmış, adanmışlarla; “Nerede hareket orada bereket” şiarıyla yaşayan, rüzgâr oradan esiyor diye yelkenini onunla dolduranlar arasında da bir ayrım olacak elbette.
Varsın birileri safa gelmek için havaların düzelmesini beklesin. Bizi güzel havalar ihyâ etmeyecek. Güzel havaları biz getireceğiz.
* Bu yazı için 25 Ocak 2010 tarihli, “Güzel havalar demokratlığı” başlıklı Medyatik yazısından yola çıkıldı.
- Usta'nın unutulan hikayesi: Erdoğan babasının ayakkabısını öperdi 09 Eylül 2013 10:52
- Her şey yolunda 21 Temmuz 2013 15:48
- #HerSeyYenidenBasliyor 16 Haziran 2013 12:10
- Her şey yeniden başlarken 24 Mart 2013 13:01
- Bu da bilgi diyeti 26 Şubat 2013 10:33
- Ölünüz çürüyebilsin istemez misiniz? 03 Şubat 2013 09:59
- Kime sınav? 20 Ocak 2013 12:40
- Memlekete hoş geldiniz 13 Ocak 2013 10:20
- Jandarma biz gelecekten geldik 30 Aralık 2012 09:33
- Medyaya kızma medya ol, böyle çok daha güzelsin 16 Aralık 2012 11:28
- Devrim televizyondan yayınlanmayabilir 25 Kasım 2012 11:02
- Silkele başgan düşüyorlar! 11 Kasım 2012 11:57