DİĞER YAZILARI
Selçuk Yula 12 Ağustos 2013
Ayaklardan başlara 1 Temmuz 2013
Direnişin aynası 10 Haziran 2013
Züğürdün çenesi 20 Mayıs 2013
Şemsiyenin altı 15 Nisan 2013
Kara para 25 Şubat 2013
Hangi yemeği yemeli?.. 18 Şubat 2013
Hangi suyu içmeli? 11 Şubat 2013
Şahin demokratlar 4 Şubat 2013
YAZI ARŞİVİ

Birkaç hafta önce, geçmişte yaşadığımız ODTÜ direnişini sizlere anlatmıştım. 1980 öncesinde, üniversitenin başına getirilen faşist rektörü kovalayan bizim ODTÜ camiası bugün yine gündemde, yine gönüllerde..
İmamın ordusu geçen hafta ODTÜ’ye tüm gücüyle saldırdı. Binlerce polisi, zırhlı araçları, ıvır zıvır ne varsa ODTÜ’ye yıktılar. Polisler her zaman olduğu gibi kasıtlı ve bilinçli olarak, nişan alarak öğrencilere gaz bombası attılar, kimyasal silah kullandılar. Bir öğrenci ağır yaralandı ve halen yoğun bakımda. Gözaltına alınan 10 öğrenci ise cumartesi günü mahkeme tarafından serbest bırakıldı.
Erdoğan’ın o kadar kalabalık bir güruhla ODTÜ’ye gitmesi niyetini zaten belli ediyor, Başbakan ODTÜ’ye saldırmak için gitti. Uydu Çin’den çoktan fırlatılmış, ama ona tören lazım ki çıksın konuşsun, o konuşurken de polisleri ODTÜ’yü dağıtsın.. ODTÜ’lüye de zaten şenlik lazım, uydu bahanesiyle ellerine düşene, uysa da uymasa da deyip gereken dersi verirler, hiç affetmezler..
Saldırı sırasında ve sonrasında yaşananlar, ODTÜ’nün sadece bir üniversiteden ibaret  olmadığını tekrar ortaya koydu. Öğrencisi, öğretim üyesi, çalışanları ve mezunları ile ODTÜ camiası büyük bir dayanışma örneği gösterdi. Bu dayanışma az sayıdaki  bazı üniversitelerden de destek gördü, birçok üniversite ise yapılan bu saldırıya karşı tepkisiz kaldı. Ülkedeki yüzü aşkın üniversitenin çoğundan tek bir ses dahi çıkmaması, iktidarın tek tip üniversite modelinde ilerleme olduğunun işaretidir. O üniversitelerin öğretim üyeleri hangi ülkede yaşıyorlar, ekranlarda seyrettikleri görüntülere nasıl bu kadar kayıtsız kalabiliyorlar, anlamak mümkün değil.. Bu arada ülkede kurulu çok sayıdaki vakıf üniversitesini de atlamayalım, onların hocaları da uzaydan gelmedi elbet, bu memlekette ne olup bittiğini algılama kapasitesine sahipler ve onlardan da ses yok..
ODTÜ ile Tahrir meydanı arasında bağ kuranlar da oluyor; zamanla göreceğiz ama ODTÜ başkadır, Tahrir başkadır. Halk hareketlerinde üniversiteler meydana taşınır, meydanlar üniversitelere taşınmaz. Küçük burjuvazinin en ileri unsurlarını barındırıp yetiştirmesi beklenen üniversitelerden, misyonu dışında bir şey beklemenin hayal kırıklığı yarattığı, geçmişte sıkça yaşanan bir durumdur.     
Hükümetin ODTÜ saldırısına karşı tepkiler üniversiteler ortamında olmasa bile muhalif yapılar arasında ortaklaştı. CHP, kendi binasını karşısında yükselen gaz dumanlarını gördü. Emek ve meslek örgütlerinden ses çıkaran da oldu, çıkarmayan da oldu. Sağlık olsun ama ODTÜ geleneği sürüyor, o da bilinsin..
Başbakan, coplu ve gazlı saldırıdan sonra sözlü saldırısına devam ederek ODTÜ yönetimini ve öğretim üyelerini suçladı. Onların yetiştirdiği öğrencilerin bir işe yaramadığını söyleyen Başbakan’a bir ODTÜ mezunu olarak cevap hakkım saklıdır, şimdi fazla yerim yok ve ona laf yetiştirecek vaktim de yok.
Bu arada işin matrak tarafı AKP sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’ten geldi. ODTÜ’deki protestoların “İflah olmaz ulusalcılar”  tarafından yapıldığını söyleyen bu değerli şahsiyeti, ODTÜ’lü genetik bilimciler ve felsefeciler zaman kaybetmeden iyi incelemelidir, çünkü bu modellerden artık kalmadı..
Hepimiz düşünüp duruyorduk bu protestoları kim yapıyor diye, ama bakın o hemen olayı çözmüş, işi ulusalcılara ihale etmiş..
Bu yaşta bu zekâ, hayret yani...

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et