Teşekkür
ODTÜ’nün öğrencilerine, ODTÜ’nün eğitim ve hizmet emekçilerine ve ODTÜ’nün yöneticilerine teşekkür ediyorum. Üniversitelerimizin henüz teslim olmadığını dosta düşmana gösterdikleri için. Üniversitelerimizin özerk ve özgür olabileceğiyle ilgili umutlarımızı tazeledikleri için. “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” sloganımızın gerçekliğini 2012 Türkiye’sinde de yaşama geçirdikleri için. Hepinize teşekkür ederim. İyi ki varsınız.
Ankara Adliyesi’nde 5 Aralık’ta 13’ü tutuklu 43 sağlıkçı öğrenci “Halk Sağlığı Komitesi kurmak, üye olmak” vb. eğitimleriyle ilgili ders başlıklarını taşıyan yasa dışı örgüt kurmak, üye olmak, AKP’nin sağlık politikalarını eleştirmek vb. iddialarla hâkim karşısına çıkartıldı. Altı ayı bulan iddianame hazırlama süresince eğitimlerinden geri bırakıldılar, dışlandılar, korkutulmak istendiler. Dostları, arkadaşları, aileleri ile öğrenci komisyonlarının üyesi oldukları TTB ve SES yöneticileri hiçbir zaman yalnız bırakmadı arkadaşlarını, çocuklarını. Bir de az sayıda öğretmenlerinin varlığına tanık olabildik. Büyük bölümü kafalarını kuma gömdü. Bazıları daha da ileri giderek ‘diğer öğrencilere neden bir şey olmuyor, demek ki var bir şeyleri’ türünden açılmalar dahi yapabildiler.
ODTÜ’lüler yalnızca Recep Erdoğan’a, Hükümet’e değil öğrencilerine sahip çıkmayan binlerce üniversite öğretmenine de yöneticilerine de ders verdiler. Umutlarımızı pekiştirdiler. Sıra da yaşamakta oldukları ODTÜ’den çok daha kötü olan üniversitelerimiz var. Patlamaya hazır volkan gibiler. Sıralı volkanlar yalnızca üniversitelere değil Türkiye halklarına ışık olabilecek. Sahne artık onların…
Toplumsal muhalefeti bile dönem dönem kendisiyle ‘dayanışmaya’ sokarak param parça hale getirmeyi başaran AKP Hükümeti ile Başbakan Erdoğan bu sefer sert kayaya çarptı. ODTÜ’ye çarptı. Önce Ergenekon Davası ile başladılar. Derin devlet mağdurlarını yanlarına aldılar. Sonra KCK Davası ile devam ettiler. Halkların kardeşliğini fark edemeyenleri yanlarına aldılar. Ardından operasyonlarına Balyoz, Devrimci Karargâh, Oda TV ile devam ettiler. Başlangıçta her bir davanın haklılığı ve ülke demokrasisine katkıları ile Hükümet’in cesareti konuşuldu. Methiyeler dizildi.
Tablonun bütünü ortaya çıktığında durum değişti. Gerekçe ne olursa olsun sonuç itibariyle ülkede hemen bütün muhalefet odaklarına yönelik operasyon yürütüldüğü ve her birinin yalnızlaştırıldığını gördük. Yargı bir şiddet aracına dönüştürüldü. Hiçbir nesnel veri bulunmamasına karşın, gizli tanıkların iddialarıyla karşı karşıya bırakılan on binleri aşkın tutuklu iddianamesinin hazırlanmasını bekliyor. Bir iki yılda hazırlananlar kendini şanslı saymaya başladı. Merkezi olarak yürütülen bu operasyona karşı hala ortak bir kavrayış, tartışma ortamı, sadeleştirme çabası ve eylemlilik yok. Bir dönem yaşanmışlıklar adına birbirimizin yok edilişini daha ne kadar seyredeceğiz, henüz tahmin etmek oldukça zor.
Recep Erdoğan, partisini de Hükümeti de eskisi gibi yönetemiyor. Hükümet de ülkeyi. Başbakan hiçbir yanlış anlamaya yer vermeyecek biçimde kuvvetler ayrılığına son verilmesi gerektiğini bile ifade edebilecek hale geldi. Danıştay başta olmak üzere, yüksek yargı bütün düzenleme ve kadro yenilemelerine rağmen, yine de beceremiyor. Özel kalemlik yapamıyor Şimdiki bahane de bu. Ancak yönetememe hali belirginleştikçe el ayak birbirine dolaşıyor. Rol kesilemiyor bir süredir. En belirgin gösterge de tahammülsüzlükleri. Öncesinde gülüp geçtikleri konularda artık öfkelerini kontrol edemiyor(lar). TV ekranlarında bile yakalanıyor(lar).
Yönetemediklerini biz de gördüğümüzde, yönetebileceğimizi anladığımızda ve de yönetmeye sahiden aday olduğumuzda güneş bizim için de doğacak. ODTÜ’de olduğu gibi.
Teşekkür ederim ODTÜ.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat
Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

8 Mart’tan notlar: Mücadele yılının başlangıcı

Taleplerimiz karşılanmazsa yurt ücreti de yok

Palyatif topluma karşı: Başpınar’da acının kolektif direnişi

Evrensel'i Takip Et