26 Aralık 2012 09:36

Siyasetçi ile hoca

Siyasetçi ile hoca

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Amerika Irak’ı işgal etti. Bir yandan altyapıyı yerle bir ederken, evleri basıp çoluk çocuk demeden katlederken, diğer yandan besleme çeteleri kullanarak üniversite hocalarına suikastlar düzenledi. Yetişmesi zor ve zaman alan, ülkesi için çok önemli işler yapmış üniversite hocaları özellikle seçilerek bir bir suikasta uğruyorlardı. Onlarca fizikçi, matematikçi, mühendis öldürüldü.
Çünkü biliyorlardı ki, yerle bir ettikleri şehirleri tekrar yapma işi kendilerine para olarak geri dönecekti. Petrol için verdikleri paralar tekrar kasalarına girecek, işsizlerine iş yaratıp ülkelerindeki kıpırdanmayı geciktireceklerdi. Büyük şirketleri çifte kar yaparken, Irak’lının elinde ne petrol ne para  kalacaktı.
Çünkü biliyorlardı ki, evleri basıp katlettikleri insanlar diğerlerine ders olacak, yorgun, yoksul, silahsız ve örgütsüz halk işgale boyun eğmek zorunda kalacaktı.
Çünkü biliyorlardı ki, üniversitesi teslim alınmış, boyun eğmeyen, işgale karşı çıkan, düşünen ve sorgulayan hocaları, öğrencileri yok edilmiş ve sindirilmiş bir halkın toparlanması kolay olmayacaktı. Tek isteği inanç özgürlüğü olan, ekonomik ve siyasi bir talebi aklına getiremeye cesaret edemeyen bir halkın sömürülmesi de daha masrafsız olacaktı.
İşte sırf bu yüzden Irak’ta askeri işgal bitti ama ekonomik ve siyasi işgal sürüyor. Bu işgalden nemalanan taşeronlar da dini, imanı unutmuş, para kazanma peşinde her türlü dalaverenin içine giriyorlar.
Suriye’de de durum aynı. Hedef sadece askeri yapılar değil. Onlarca üniversite hocası öldürüldü. Kaçabilenler yurtdışına kaçtı. İşgalcilerin paralı askerleri ülkenin elli yıl sömürülmesini garanti altına almak için önce okumuş, yazmış, düşünen insanları hedef aldılar.
Hadi diyelim Irak, Suriye Müslüman ve saldıran doğrudan ya da dolaylı Hıristiyan batı.
Peki bizde durum ne? Tahrir’de başkaldıran, askere, polise taş, molotof atan gençleri alkışlayanlar, onları özgürlük savaşçısı ilan edenler, Kahire Üniversitesi’ne korumasız gidenler, neden kendi gençlerinin en ufak itirazına gazla, silahla cevap veriyorlar. Her gün küçücük sınıflarda ortak bir yaşamı paylaşan hocasının öğrencisini koruma ve kollama çabasını hazmedemiyorlar.
Hoca kolay yetişmiyor. Bir doçent, profesör, hoca istediği zaman tıpkı Erbakan, Çiller, İnönü, Hüseyin Çelik, Recep Akdağ gibi bakan, başbakan olabiliyor ama önceden olmamışsa bir bakan, başbakan üniversiteye hoca olamıyor. Temininde güçlük olan siyasiler değil hocalar.
Bir yandan ABD’nin radar üsleri, Patriot füzeleri, askeri gözlem uyduları ülkede konuşlanıyor, bir yandan buna karşı çıkan öğrenciler, hocalar hırpalanıyor, işgale direnmesi muhtemel askerler torba davalarla saf dışı ediliyor.
Yoksa bu ülke işgal edildi de bizim mi haberimiz yok?

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa