28 Aralık 2012 09:52

Yeni yıla girerken...

Yeni yıla girerken...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bugün 28 Aralık. Bir yılın daha sonuna geldik. Yeni yıl yaklaşırken, çarşılarda, pazarlarda ve alış veriş merkezlerinde hareket başladı. Bir ay öncesinden vitrinler süslendi. Renkli basının sayfaları günlerdir, yeni yıl kutlamaları için otel, lokanta, eğlence merkezi vb. yerlerin reklamlarıyla dolu. Magazin eklerindeyse, yeni yıl armağanı tanıtımı adı altında “reklam haberler” yayınlanıyor. TV ekranlarının durumu da daha farklı değil…
Yılbaşı da tıpkı anneler günü, sevgililer günü, babalar günü vb. günler gibi, alış verişi  körüklemek ve vitrinlerden yansıyan sahte pırıltılarla, TV ekranlarındaki sanal eğlencelerle; içinde yaşadığımız kapitalist sistemden kaynaklanan sömürü ve baskının üzerini örtmek için bir olanak olarak görülüyor para babalarınca… Oysa, 31 Aralık gecesi yeni bir yıl başlasa da 2012, 2013’e acılar, baskılar ve haksızlıklar devrediyor. Kitle iletişim araçlarının efendileri ve para babaları, tüketim çılgınlığını körükleyerek, yalanın perdesini gerçeklerin üzerine örterek düzenlerini ayakta tutmaya çalışıyorlar.
Görünen o ki, birçok insan da bunun etkisi altında kalıyor. Reklam bombardımanının karşısındaki en savunmasız kesimlerse kadınlar, çocuklar ve gençler... Özellikle onları hedef alan reklamlarla sürekli alış veriş yapmaları yani düşünmeden tüketmeleri isteniyor. Kimsenin üretmekten, üretken olmaktan söz ettiği yok. İnsanlara dayatılan yaşam biçimiyle, üretken bireyler yerine bilinçsiz tüketiciler yetişmesi hedefleniyor. Buna karşı yapabileceğimiz şeyler var. Bu konuda ebeveynlerin tutumu oldukça önemli. Örneğin armağanlar konusunu ele alalım: Çocuklarımızın ya da yakınlarımızın doğum günü vb. özel günlerde, onları sevdiğimizi gösterebilmek, onları anımsadığımızı duyumsatabilmek için, parayla alınan armağanlar sunmak mı gerekir mutlaka? Biraz zaman ve emek harcayarak, evimizde bulunan atık malzemelerden ya da çok ucuza alınacak malzemelerden armağanlarımızı kendimiz hazırlayamaz mıyız? Onlara örnek olarak hem çocuklarımızın üretken bireyler olmasına katkıda bulunabiliriz hem de birlikte bir şeyler üretmenin güzelliğini yaşayabiliriz. Bu hem aile içi iletişimin gelişmesine katkı sunar hem de çocuklarımızın kendi emekleriyle ve yaratıcılıklarını kullanarak bir şeyler üretmesinin onların gelişimleri üzerindeki büyük etkisi vardır. Öte yandan, “Kitap en güzel armağandır!” sözünü çok severim ben. Çocuklara ve gençlere -yalnız kendi çocuklarımız olması gerekmez-  yakınlarımızın, komşularımızın çocuklarına, öğrencilerimize yeni yılda kitap armağan edebiliriz. Onları kitapların aydınlık dünyasıyla buluşturarak düşünen, sorgulayan, yaşamı değiştirip dönüştürmek için mücadele eden bireyler olmalarına katkıda bulunabiliriz.
2012, yeni yıla işçilerin, emekçilerin, kadınların yani halkın  içinde olduğu mücadelenin verdiği umudu da devrediyor. Oktay Rifat, umudun ve özgürlüğün kimlerin elinde olduğunu “Elleri Var Özgürlüğün” şiirinde nasıl da güzel anlatmış. Bu yazıyı; 2013’de ülkemizde ve dünyada savaşların son bulmasını dileyerek; örgütlü mücadelenin gücünden aldığımız umutla, şiirin son bölümünü paylaşarak noktalayalım:

“Yiğit sürücüleri tarihsel akışın,
İşçiler, evren kovanının arıları;
Bir kara somunun çevresinde döndükçe
Dünyamıza özgürlük getiren kardeşler
O somunla doğrulur uykusundan akıl,
Ağarır o somunla bitmeyen gecemiz;
O güneşle bağımsızlığa erer kişi.
10
Bu umut özgür olmanın kapısı;
Mutlu günlere insanca aralık,
Bu sevinç mutlu günlerin ışığı;
Vurur üstümüze usulca ürkek.

Gel yurdumun insanı görün artık,
Özgürlüğün kapısında dal gibi;
Ardında gökyüzü kardeşçe mavi!”

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa