Roboskî artık daha büyük bir sorun
Fotoğraf: Envato
Başbakan “Roboski” demeyi bile yasakladı ama çoğu çocuk yaşta 34 Kürt gencinin katledilmesinin yıl dönümünde Uludere’nin Roboski köyü, ülkenin her yanından gelen heyetlerin, bölgeden gelen kalabalık kitlelerin akınına uğradı. Dahası günlerdir Diyarbakır’dan Mardin’e, Urfa’dan Van’a, İstanbul’dan Mersin’e, İzmir’den Antep’e bu illerdeki kitle örgütleri, siyasi çevreler ve çeşitli halk kesimleri protestolarla “Roboski katliamının sorumlularının açığa çıkarılması”nı istiyor.
Gerek çeşitli illerde yapılan konuşmalarda, atılan sloganlarda gerekse Roboski’ye gelen heyetlerin açıklamalarında ana vurgu; “Devlet bir yıldır, elinin altındaki yüksek makamlardaki sorumluları açığa çıkaramamıştır. Bunun nedeni ise katliam emrinin siyasi irade tarafından verilmiş olmasıdır” biçimindedir. Ve her kesimden yapılan açıklamalarda giderek daha açıkça, “katliamın emrini veren irade” olarak Başbakan Erdoğan işaret edilmektedir.
Çünkü Başbakan Erdoğan, katliamın hemen arkasından, katliama yol açan operasyonu gerçekleştiren silahlı kuvvetlere teşekkür etmekle başladığı değerlendirmelerle aldığı tutumu, “Roboski”den söz etmeyi “terör örgütü ağzıyla konuşmakla” suçlayan, katledilenlerin “sivil ama terörist olabilecekleri”ni söyleyerek “katliama haklılık kazandıracak gerekçeler” arayan bir tutuma kadar getirmiştir. Buna dikkat çeken CHP’den BDP’ye, EMEP’ten Halkların Demokratik Partisi (HDP)’ne siyasi partiler ve kitle örgütlerinin sözcüleri, katliamın birinci yılı vesilesiyle bir kez daha katliamın sivil ve asker sorumlularının açığa çıkarılıp yargılanması talebinde bulunuyor.
Roboskililer, kurbanların aileleri de hükümetin bir yıldır kendilerini oyaladığını ama katledilen kişi başı 123 bin TL bankaya para yatırarak, kendilerinin satın alınmaya çalışılmasına tepki gösteriyor. Ve kendileri için adil bir yargılamanın ilk şartının “Hükümetin özür dilemesi” olduğunu söylüyorlar.
Nitekim dün, BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Roboski’de yaptığı konuşmada, “Söylenecek her şey söylendi. Yapılması gereken Başbakan Erdoğan’ın özür dilemesidir” diyerek, Roboski halkının da talebini dile getirdi.
Evet, Hükümet ve onun başı Erdoğan, kendi lafının üstüne laf söylenmesini hiç sevmiyor, bunu yapanlara da çok kızıyor ve elindeki polis gücüyle, yetmezse Özel Yetkili Savcıları, mahkemeleri devreye sokuyor, ama 34 kişinin katli gibi büyük bir suçun günümüzde öyle kolay üstünün örtülemeyeceği de bir gerçek. Ve Roboski katliamı, üstü örtülmeye çalışıldıkça büyüyen bir gerçek olarak, birinci yılında bir yıl önceki katliam günlerinden daha büyük bir dava ve katliamın her mevki ve makamdan sorumluları için daha korkutucudur!
Roboski katliamı, AKP ve hükümetini sadece dışardan kuşatan suç değildir; AKP içinde de katliamın faillerinin ortaya çıkarılmasını isteyenler vardır. Bu görüşün başını da bölgeden gelen Kürt milletvekilleri çekmektedir ama bu görüşte olanlar onlardan da ibaret değildir. Roboski katliamının böyle, hükümetin kol kanat gerdiği bir vakaya dönüşmesi elbette bir rastlantı, bazı talihsiz olayların üst üste gelmesi durumu değildir. Tersine Kürt sorunu karşısında hükümetin son birkaç yıldır izlediği Kürt siyasi güçlerinin tasfiyesini esas alan bir “tutuklama kampanyaları ve askeri operasyonlarla çözüm” hattına girmiş olmasıdır.
Ancak Roboski katliamının birinci yılında tepkilerin geldiği boyut göstermektedir ki, bu katliam artık “Roboski katliamının faillerinin bulunmasını” da aşarak Kürt sorununun demokratik çözümünde, Türkiye Kürtlerinin, Kürt sorununun çözümünün meşru temsilcileri olarak görülen bir yola girilip girilmemesiyle de ilgili bir sorun haline gelmiştir.
Sorunun yeniden kendi başına bir “adli vaka”ya döndürülmesinin şartı da, “Başbakanın Roboskililerden özür dilemesi”dir!
Gelinen yer burasıdır!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00