29 Aralık 2012

Ölülerimizi ziyaret için'...

Gazete okumaya başladığımda artık konuşma olanağım olmayan dostların seslerini duyar gibi oluyorum. Sivas’ta yitirdiğimiz arkadaşlarımız için Zincirlikuyu mezarlığının kapısından girip hemen orada toplanmıştık. Konuşmalar yapıldı. Asım Bezirci’nin mezarını ziyaret ettik. Aramızdaki kimi arkadaşlarımıza soruşturma açılmış. Adnan Özyalçıner ile, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Kılıçarslan birlikte gittiler savcılığa. (Ben de yanlarındaydım, kendimi ihbar edeceğim güya)  Mehmet Kılıçarslan savcıdan önce sordu: “Ölülerimizi ziyaret için izin mi alacağız?​” Bu soru sabah akşam çınlıyor kulaklarımda.
İbrahim Kaypakkaya’nın anası  Şükran Hanım, Çorum’un Sungurlu ilçesine bağlı Karakaya köyündeki mezarlığa gitmiş de, (18 Mayıs’ta) oğluna ağıtlar yakmış. Bu yüzden savcının şu sorularına yanıt vermek zorunda kalmış: “Anmada pankart taşıdınız mı? Yasadışı bir slogan attınız mı?​” Şükran Kaypakkaya sorulara, “Ne bir pankart taşıdım ne de bir slogan attım. Yapılan yürüyüşten önce karakoldan izin alarak oğlumun mezarı başına gittim ve çiçek koydum. Her annenin hakkıdır oğlunu ziyaret etmek. Her sene gider çiçeğimi koyarım. Ona ağıtlar yaktım. Ben kocamı kaybettim. Onun mezarı da orada” yanıtı verdi.
Kaypakkaya, savcıya “Biz ne yaptık oğlum? İki gözyaşı dökmeyi, bir karanfil koymayı bize çok gördünüz. Bunun neresi suç? Bu nedenle adliyeye gelmek çok ağrıma gidiyor. Ben bir anneyim. Sizin de anneniz var. İstemem sizin anneniz benim yerimde olsun” dedi.  
Gazetecilere 2 yıldır karakoldan izin almadan mezarlık ziyareti yapamadığını söyleyen Kaypakkaya, “Oğlum suçu kesinleşmeden gözaltına alındığında yapılan işkencelerden öldü. Suçu olmayan, suçu ispatlanmayan birine devlet neden böyle yapıyor. Bizim üzerimize neden geliyorlar” diye sordu.
Savcılık soruşturmayı yalnızca annesine yapmamış. İfadesi alınanlar arasında İbrahim’in kardeşi, kardeşinin eşi, EMEP Mamak ilçe başkanı, CHP ilçe başkanı dâhil yüz otuza yakın kişi var.  İddia “terör örgütü propagandası yapmak, suçu ve suçluyu övmek.”
İbrahim Kaypakkaya, 24 Ocak 1973’de Tunceli/Çemişgezek ilçesi     kolluk güçlerince etrafı sarılmış, çatışmada  yaşamını yitirirken, Kaypakkaya yaralı olarak uzaklaşmıştı. Beş gün sonra saklandığı köydeki bir öğretmenin ihbarıyla yakalanmış, kaldırıldığı hastanede ayak parmakları kesilmişti. Diyarbakır’da süren dört aylık sorgulama sürecinden sonra, mahkemeye çıkartılmadan 18 Mayıs 1973’te öldü.  Ölüm nedeni kayıtlara intihar olarak geçti.
İki gün sonra babasına cansız bedeni teslim edildi. Dönemin bağımsız milletvekili , ölümünü bir soru önergesiyle ‘ne getirmişti.
39 yıl oldu İbrahim Kaypakkaya öldürüleli, suçu övmek maddesi hâlâ çalışıyor...
Onun öldüğü 1973 yılı Cumhuriyetin de 50. yılıydı. Nakaratı “Müjdeler var yurdumun toprağına taşına,/ Erdi Cumhuriyetim elli şeref yaşına” olan şiir birincilik kazanmıştı. Bekir Sıtkı Erdoğan’ın sözlerini Necil Kazım Akses bestelemişti ama marş düşünüldüğü kadar yayılmamıştı.
O yıl heykel severlik diye bir özelliğimiz olmadığını kanıtladığımız bir de heykel serüveni yaşamıştık. İstanbul’a cumhuriyet onuruna konulan 21 heykelin kimisini iş makinesi Beşiktaş’ın ortasında kırmış, kimini heykeltıraşı  Akıntı Burnundan kaldırtmıştı. Çalınanlar, dağılanlar, saldırıya uğrayanlar, gözden uzak noktalara tayin edilenler ayrı. Yerine konulmasının üstünden 24 saat geçmeden çalınanlardan bakır olanın tencere ve güğüme dönüşmesi ihtimali de var.
Cumhuriyetin 50. yılı böyle kutlanmıştı, bu yıl Cumhuriyet kutlamaları halka devredildi. Yılın önemli olaylarını hatırlamak önemlidir bence.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et