Vurulacak adam var. Brad Pitt’i tutmuşlar. Sohbette, Brad Pitt öldürmenin zorluklarından yakınmaya başlıyor. “Ağlarlar, yalvarırlar, altlarına işerler, anam anam diye ağlarlar. Utanç verici şeyler olur. Ben kibarca öldürmeyi severim. Uzaktan.” Geçen hafta vizyona giren, yılın iyi filmlerinden Kibarca Öldürmek, bir soygunun izinde matrak bir Amerika eleştirisi. Gördüğü utanç verici manzaradan sonra öldürmeyi sorgulamayıp kibarlık merakı geliştiren profesyonel katilin açıklaması pek anlamlı. Bu yıl seyirci karşısına çıkan bir ton metafizik, militarist, gerici, statükocu filmin göz göre göre cinayete devam etmelerinin sırrı bu belki de. Kibarlık. Kaç film çıktı böyle, işi bilip de işe gitmeyen cinsten.
Yılın tantanalı filmlerinden Jack Reacher’da, Tom Cruise adaleti getirecek bir askeri polis. Psikopat bir askeri, almış silahı milletin üstüne sıkmış diye yakalıyorlar, Tom Cruise da olayı çözmek üzere devreye giriyor. Asker sabıkalı, zaten psikopat, zaten askerler psikopat olurlar, zaten ordu psikopatları alır, değillerse psikopat yapar. Ama gel gör ki bu asker dünyanın en masum insanı. Mağdurun önde gideni. Buyrun sizi ters köşeye alalım.
Belki onun devresiydi, yine bu senenin filmi Oliver Stone’un Vahşiler’indeki asker. Film boyunca seyirciyi uyuz eden sert adam, nasıl da en sonda eline silahı alıp çatır çatır gerekeni yapıyor, herkesleri kurtarıyordu? Kibar kibar başlıyor, askerlerin savunulacak adamlar olmadığını biliyorum gibisinden, çok günah işlediler, Irak mı hiç açma, ya zaten silahla yatıp kalkan adamda akıl mı kalır, diye anlatırken sen kafanı bir yana çevirdiğin anda bağlayıvermesin mi; ama şu suratın masumluğuna bir bak diye. Hayda.
Ötekisi, Bulut Atlası, baksan en büyük devrimci film. Her çağda bir zulüm, her çağda bir direniş. İsyanı, mücadeleyi daha nasıl övebilir diye beklerken sen sonunda ne oluyor? Hiç. Binlerce yıl olmuş, onca kavga verilmiş, sonuç: Hoşgeldin taş devri. Kardeş daha burjuva kesecektik?
Kara Şövalye Yükseliyor da farklı değil. Merhum Joker’in sırf anarşi olsun diye yaptıklarını daha toplumsallaştıran adam çıkıyordu resmen. Borsayı soymak onda, halka silah dağıtmak onda, mahkemeler kuruluyor, eski düzenden geriye hiçbir şey kalmayacak, her şey öyle tatlı, öyle lezzetli. Ama gel gör ki hepsi bencillik, hepsi yalan dolan çıkmasın mı? Gene Batman gelsin de statükoyu öpelim başımıza koyalımcılık...
Daha yeni bir örnek, Medyum. Film boyunca onca şarlatan madara oluyor, bütün paranormal olayları araştıranlar yanılıyor, bilimciler herkesi yeniyor, şu açıklayamadıkları adamın yalanı neymiş diye bekliyoruz ki, hop, işte bizim bu arkadaş medyummuş, hepsi ondan oluyormuş. Hani bilim vardı, hani şarlatandı? Hayır diyor, şarlatanlık yapmıyorlar demiyoruz, hobi olarak gene yapsın, ama medyum var.
Adam öldürülmek üzere olanın ne zor durumda olduğunu nasıl da anlatıyor, utanç verici falan, tam öldürmeyeyim diyecek sanıyorsun, kibar mibar. Anlattın ya işte, orduyu mahkum ettin, bilim dedin, adalet dedin, zulüm var dedin, bu düzen yaramaz dedin, gözümüzün içine baka baka dedin. Ne kurtarıyorsun o zaman kötüyü? İnsan bir yemeği bu kadar kötüleyip sonra aynını seyircisinin önüne kor mu? Hollywood kalkacak kibarlıkla mı yiyecek bizi nedir. O kadar biliyorsan utanç verici olduğunu, öldürme sen de arkadaş. Denebilir ki, sen de neye şaşırıyorsun: En darbe karşıtlarını, en faşizm karşıtlarını, en statüko karşıtlarını, en elitizm karşıtlarını görmüyor musun? Aslına bakarsanız o film de çok uzadı zaten. Şimdiye kaç kere jenerik akmış, ışıklar yanmıştı.
29 Aralık 2012
DİĞER YAZILARI
Androidler üç boyutta ne düşler?
6 Ekim 2017
Yedi kişilik oyun
1 Eylül 2017
Erkeklere gününü gösteren pehlivan
18 Ağustos 2017
Etkili ama bilinmeyen bilim kurgu
28 Temmuz 2017
Zombilere karşı iki tutum
21 Temmuz 2017
Maymun nasıl maymun oldu?
14 Temmuz 2017
Sürüden ayrılanı kamera kapar
7 Temmuz 2017
Ey ruh, sen kimsin?
30 Haziran 2017
Karanlık Çağ’da vampirlere karşı
9 Haziran 2017
Genç Karl Marx: Bir başlangıç
19 Mayıs 2017
evrensel.net
BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Evrensel'i Takip Et