30 Aralık 2012
DİĞER YAZILARI

2012’de de sekmeye devam etti turuncu top, yolculuğunun köşe taşlarını belirlemeye çalışalım. Unutmak rahatlatıcı, ama düşündüğünüz kadar sağlıklı olmayan bir alışkanlık.

*    1974-75 sezonundan sonra ikinci kez şampiyon olan Beşiktaş’ın başarı formülü, düşünen beyinlerde soru işaretleri bıraktı. Henüz bir yaz önce şubeyi kapatma söylentileri ayyuka çıkmışken, bunu yöneticilerin ancak sağılacak bir ürün potansiyeli gördükleri takdirde basketbolun varlığından haberdar gözüktüğünü kanıtlayan Allen Iverson ve Deron Williams transferleri takip etti. Tom Davis’i pek andırmıyorlardı ama ikisi de “Beşiktaş’ın çocuğu” oldu. İkincisinin forması salonun kirişlerine asıldı. Üç kupalı sezonun mimarı Ergin Ataman da “Beşiktaş’ın çocuğu” oldu. Basketbol şubesinin sponsoru yatırımı kesme kararı alınca Ataman, hiç vakit kaybetmeden teklifleri dinlemeye başlayacaktı. “Beşiktaş’ın çocuğu” titri ziyadesiyle ucuzladı.
*    Beşiktaş’ın aksine güvenip kararlarına saygı duyacağı genç bir koçla yola çıkmak, uyumlu yabancılardan oluşan bir kadro çekirdeği oluşturmak ve gelecekle ilgili planlar yapmak gibi sıkıcı yöntemlerle başarıya ulaşmaya çalışan Banvit, sezonun kırılma noktalarında yine kötü sınav kağıtları verdi. Bu da ne yazık ki yukarıdaki kestirme yolu daha iyi gösterdi. Şimdilik.
*    Çaresizce bir ‘reset’ düğmesi arayan Anadolu Efes’in, 2012’deki üçüncü koçuyla anlaşmasıyla birlikte geçen senenin üç Euroleague takımı da sezonu yeni koçlarıyla karşıladı. Aslında birinci ligdeki 16 takımın 10 tanesi için bu durum geçerliydi ve hiç de şaşırtıcı değildi. Kerameti kendinden menkul “Avrupa’nın en kaliteli ikinci ligi” sayesinde ülkenin hastalıklı ‘kalite’ anlayışını onaylayan yeni bir örneklem bulduk.
*    Galatasaray’ın kadın takımına transfer olan Ann Wauters’ın cinsel tercihinden rahatsızlık duyduğunu söyleyen ve daha büyük birtakım rahatsızlıkları olduğu açık insanların kurduğu bir basketbol sitesi, “Türk basketbolcuları korumak için” kolları sıvadı. Pek fazla tepki görmediler.
*    Ülkede bir tribün kültürünün oluşacağı yönündeki beklentiler sinir bozucu derecede iyimserdi, gülmekten kendimizi alamadık. Tribünlerde ilk insanın bile utanç duyacağı ilkellik örnekleri görüldü, tekerlekli sandalye basketbol ligine de sıçradı.
*    Euroleague’de iki koçun bir masanın başında satranç oynadığı analojisi artık sıksa da, finalde kupayı sahadaki en büyük ‘kazanan’ karakterine haiz koçun (Dusan Ivkovic) ve oyuncunun (Vassilis Spanoulis) bulunduğu takım havaya kaldırdı. Bir süredir türü tehlikede olan hareketsiz uzunların soyu nihayet tükendi. Khryapa/Kirilenko hattı CSKA’yı finale taşırken, kazanan takımda bir başka mütecanis forvet ikilisi (Papanikolaou/Printezis) maçın en önemli dakikalarında Spanoulis’e koltuk çıktılar. Ivkovic önderliğinde Avrupa basketbolunda yılın imleyeni “kadro mühendisliği” oldu. Bilbao, Cantu, Galatasaray, Kazan gibi iyi yapılandırılmış ve iyi yönetilen takımlar farklarını gösterdiler.
*    2010’daki kararından sonra, vücut bulmuş Schadenfreude tılsımına dönüşen LeBron James arınma sürecindeki ilk adımını attı ve ilk yüzüğünü parmağına geçirdi. Konu sıkıntısı çeken yazarlar erken “LeBron tarihin en iyisi olabilir mi” sorularıyla bir hafta daha kazandılar. Neyse ki kaybolan saygınlıklarını umursamaları gereken bir çağda yaşamıyorlardı.
*    Kevin Durant başka bir şey olduğunu 2012 boyunca da gösterdi. Yılın eleştirmekten en çok haz duyulan adamı Russell Westbrook, final serisinin dördüncü maçında milyonlarca kişiye telefonlarını kapattırdı. Yeni sezonla birlikte evrileceği yönünde ışık verdiği oyuncu, tüm tahriklere rağmen Durant ile oluşturdukları sinerjiye zeval getirmediklerini de düşününce önemli bir parçayı kaybetmesine rağmen Thunder’ın şampiyonluk tartışmalarındaki yerini uzun bir süreliğine sağlama aldı.
*    Olimpiyat Oyunları vardı, ABD yıldızlarla dolu kadrosuyla…
*    Lokavtın yaratacağı maddi hasardan çekinen Amerikan basketbol endüstrisinin yardımına Jeremy Lin adında bir genç adam koştu. Medyanın kelime oyunları çoğunlukla ayrımcı bir dil taşıyordu ama para kazanmalarına engel değildi. “Büyük Sarı Umut” fenomeni sonuna kadar sağıldı. Tamamen ilgisiz bir haberde, David Stern 2014 başında lig komisyonerliği görevini yardımcısı Adam Silver’a devredeceğini açıkladı.
*    John Calipari kazandı, kolej basketbolu ve kolej basketbolunu koşulsuzca sevmeye devam edenler (ben ve birkaç kişi daha) kaybetti.

Kadın basketboluna, en azından köşe taşlarını belirleme işine soyunacak kadar, ilgi gösteremediğim için üzgünüm. İyi seneler.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik

Yüksek voltajlı teşvik

Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et