31 Aralık 2012 03:49

Hani IMF gitmişti?

Hani IMF gitmişti?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Başbakanın ağzından sık sık duyarız: IMF’den dilenen bir ülkeyken artık Türkiye IMF’ye borç verir hale geldi!
“IMF’nin bu ülkeden elini çekmesinden en çok kim sevinir?​” diye sorsak… Herhalde herkes şu cevaplarda hemfikir olur: Yıllarca IMF’nin acı reçetelerinin sonuçlarına katlananlar. Yoksulluktan canı yananlar.  “IMF bu ülkeden defol” diye bağıranlar.
Yani bu ülkenin işçileri, memurları, emeklileri, özelleştirme mağdurları…
Şimdi IMF uzaktan konuşuyor. Peki, bu ülkenin emekçileri IMF’den kurtuldu mu?
Bakalım!
IMF geçtiğimiz günlerde bir rapor yayınladı.
O raporda Türkiye’ye dedi ki;
* Asgari ücret zaten yüksek! Asgari ücrette artışları yavaşlatın.
* Tasarruf oranlarının artırılması için, emeklilik sigorta primlerini aynı tutarken emekli maaşı ve sağlanan imkanlar azaltılabilir. Alternatif olarak özel emeklilik fonlarına katılım zorunlu hale getirilebilir.
* Kıdem tazminatı sistemini değiştirin.
* Part-time ve geçici işçi çalıştırmanın önündeki engelleri kaldırın.

IMF’NİN DEDİĞİ OLDU

Asgari ücret belirlenirken gördük ki IMF’nin dediği oldu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, asgari ücret miktarının belirlenmesinde dikkate alınanları söyleyince sanki IMF temsilcisi konuşuyormuş gibi olduk.
Bakın şu laflara: Çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumunu göz önünde bulundurmak zorundaydık.
Şimdi ilk altı ay için yapılan 34 liralık artış karşısında ne düşünelim. Ülkenin ekonomik durumu bu kadarına mı el verdi yoksa asgari ücretin 740 liradan 774 liraya çıkarılması yeterli mi görüldü?
Asgari ücretin birazcık bir şeye benzemesi için… “En düşük memur maaşı dikkate alınsın. Asgari ücret 1500 lira olsun” denildi.
Dikkate alınmadı.
“Ya hiç olmazsa Türkiye İstatistik Kurumu’nun önerisi dikkate alınsın. 1025 lira olsun” denildi.
“Yok! Olmaz” denildi.
Çin’e göre zaten yüksekti. Çin’de asgari ücret 250 dolar. Bizde 450 dolar.
Öyleyse IMF haklıydı. Türkiye’de asgari ücret yüksekti. Çok fazla yükseltilmemeliydi. Asgari geçim indirimi dahil 774 lira iyiydi. (Yeri gelmişken belirtelim. Birçok patron asgari geçim indirimini vermiyor.  İşçiler 700 liraya talim edecek.)
“Ayda 774 liraya şehirde geçinilir mi?​” diyen yok!
“Hele bir de ailen varsa nasıl yaşayacaksın?​” diye soran yok!
Tek söz: IMF haklıdır.   

SIRA EMEKLİLERDE

Hükümet 2012’de IMF’yi sevindirecek işlere imza attı, atmaya da devam edecek.
Sendikaların grev ve toplusözleşme güçlerini neredeyse bitirecek bir sendikalar yasası çıkardı.
Kıdem tazminatını kaldırma çabaları tüm hızıyla sürüyor.
Emek piyasasını ‘esneklikleştirme’ adına tam da IMF’nin önerdiği geçici istihdam, yarı zamanlı çalışma ve taşeronlaştırma gibi güvencesizliği artırmaya yönelik planlar sürekli gündemde.
Asgari ücretliler bu süreçten nasibini aldı. Sıra emeklilerde.
Hükümetin 2013 yılı programında SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıklarının ne kadar artırılacağı belli.
İlk altı ay için yüzde 5,32 ikinci altı ay için yüzde 2,34 oranında artış öngörülüyor.
Maliye Bakanının “Türkiye, OECD ülkeleri arasında, çalıştığı dönemde aldığı paraya oranla emeklilikte alınan para en yüksek olan ülkedir” dediği bir ortamda daha fazlası beklenemezdi herhalde…
Bakan Mehmet Şimşek, bizim ülkemizdeki insanların çoğunun asgari ücret düzeyinden emekli olduğundan haberdardır.
O da IMF gibi çok görüyor belli ki!
Bu zihniyetin yerini adaletli bir bölüşüm anlayışının alması dileğiyle…
İyi seneler…


ŞİMDİ BAŞBAKANA MİNNET Mİ DUYULSUN?

Artık adetten oldu ya…  
Hükümet yetkilisi, AKP temsilcisi “Başbakanımızın talimatıyla yaptık” demeyi unutsa hemen basın devreye giriyor.
“Efendim başbakanın emriyle mi oldu bu iş” sorusunu patlatıyor.
Hükümet, asgari ücreti, ilk altı ay için yüzde 3 oranında artırmayı düşünürken… Asgari Ücret Tespit Komisyonu’ndan ilk altı ay için yüzde 4,1 oranında artış kararı çıkınca da basından aynı soru yükseldi: “Bu süreçte Başbakan ile görüşmeniz oldu mu?​”
Bakan Faruk Çelik de pası kaçırmadı: Sayın Başbakanımız da programda öngörülenin üzerinde bir artış konusunda görüşmemizde bize gerekli talimatları verdi. Yani 3 artı 3’e sadık kalmama konusunda hükümetin bir iradesi olduğunu söyleyebilirim.”
Ne güzel değil mi?
İşçilerin taleplerini dikkate almayan… Sendikaların belirlediği açlık sınırına bile ulaşmayan… TÜİK’in(devletin) yoksulluk sınırının dahi altında kalan… Böylesi bir rakamı sorgulamak yerine başbakana minnet duymamızı sağlayacak bir propaganda.
Çok ustaca çok!


YİNE AYNI ÇARPITAN HESAP

Diyor ki Çalışma Bakanımız Faruk Çelik: “Asgari ücret yılın ilk 6 ayı için yüzde 4,1. İkinci 6 ay içinse yüzde 4,4 arttırılmıştır. Asgari ücrette 2013 yılındaki ortalama artış yüzdesi ise yüzde 8,61 olmuştur.”
Yok, sayın bakan bizi yanıltıyorsun. 2013 için yaptığınız zam 8,61 değil sadece yüzde 6,3…
Birlikte hesaplayalım.
100 liraya yüzde 4,1 oranında zam yaparsanız sonuç 104,1 lira çıkar. Bu paraya da (104,1) yüzde 4,4 oranında ikinci bir zam yaparsanız toplam para 108,6 lira olur.
Siz şimdi bize bu son rakama bakıp şöyle diyorsunuz: “Bakın 100 liranız 108,6 lira oldu. Size 8,6 lira zam yaptık”
Ama altı ay paramız 104,1 lira idi. İkinci altı ay 108,6… Öyleyse ortalamasını bulmak için ikisini toplayıp 2’ye bölmek gerekir. Belki zor oluyordur! O yüzden küsuratlarını atıp 104 lira ile 108 lirayı toplayıp ikiye bölelim. Sonuç: 106…
Asgari ücretliler bütün yıl ellerine geçen parayı 12’ye böldüklerinde bu aylık ortalamayı bulacaklar sayın bakan.
Bilmiyor olamazsınız.
Bu neyin ustalığıdır acep!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa