Çiğli EVKA-2'li çocuklarla
Yeni yıla nasıl girerseniz, öyle geçermiş önünüzdeki bir yıl. Neşeli girerseniz neşeli, üzgün girerseniz üzgün, sağlıklı girerseniz sağlıklı, hasta girerseniz hasta vb. geçermiş 365 gün. Böyle bir şeyi duymuştum sanırım.
Onun için bu yılın ilk günündeki yazımı, geleceğin Türkiye’sini yaratacak olan çocuklara ayıracağım…
58 yıllık yazarlık ve gazetecilik yaşantımın hemen hemen 50 yıllık bölümü gerçek demokrasi uğruna mücadele etmekle geçti. Başta demokrasi karşıtları olmak üzere, genellikle tüm politikacıların karşısında oldum kalemimle, demokrasi ve özgürlükler, insan hakları adına. Ama hep gazetelerde, dergilerde, kitaplarda kaldı istediklerim. Her geçen gün ileriye gitmesini beklediğim ülkem, sürekli geriye doğru yol aldı…
Neyse, geçeyim çocuklara, pırıl pırıl olan geleceğimize… Açık söyleyeyim, tek umudum onlar…
Bundan kısa bir süre önce, Çiğli, EVKA-2’deki Ali Şir Nevai Ortaokulu öğrencilerinden 5’i, görev yaptığım Çiğli Belediyesi EVKA-2 Kütüphanesi’ne geldi. Türkçe proje ödevleri varmış, toplu halde yapacaklarmış. Birkaç yazarı almışlar, bu ödevleri için. Aralarına beni de katmışlar. Açık söyleyeyim, mutlu oldum ve tabii onur duydum. İlginçtir, birkaç gün sonra Ege Üniversitesi’nden geldi arkadaşlar, 12 Eylül günleri ile yapacakları bir sunum için görüntülü konuştuk. Yani ortaokuldan, üniversiteye… Neyse…
Nazlı Hazal Yıldırım, İrem Çoşut, Yaren Ayten, Eda İhtiyaroğlu, ve İrem Tosun’du proje ödevi sorumluları.
Onlarla konuşurken, Konya’nın, Obruk Bucağı’nın Büyükburnak Köyü ve o köydeki günlerim geldi aklıma.
Yıl 1963. Zorunlu askerlik görevimi Yedek Subay Adayı Öğretmen olarak yapıyorum, Büyükburnak’ta. 23 yaşındayım. Ne ben köy yaşantısını biliyorum, ne de köyün çocukları İstanbul’dan gelen, kendilerine çok farklı gelen gencecik bir öğretmeni.
İçme suyunu kuyudan çekiyorlardı, tam 65 metre derinlikten. Köy çocukları için 2 derslikli bir okul ve 2 öğretmen için yeni bir lojman yapılmıştı.
Küçücük bir köy, Küçükburnak ve Göbder adlarında minik mi minik iki yaylası vardı. Öğrencilerin toplam sayısı 80’i geçmiyordu. 2 yıl görev yaptım orada. Kalecisi kız olan erkek futbol takımımız bile vardı. Konya 2. Lig Şampiyonu Kartalspor bile ünümüzü duyup, bizle maç yapmaya gelmişti. Tabii taraftarlarıyla birlikte… Tiyatrolar geldi köyümüze, biz başka köylerde sergiler açtık. Ve en ilginci şu: Büyükburnak, Küçükburnak ve Göbder’deki tüm evlerde kitaplık vardı. En küçük evde 200, en büyüğünde de 1000’e yakın kitap bulunuyordu…
Bir yandan Nazlı, İrem, Yaren, diğer İrem’le konuşurken, ödevlerine yardımcı olurken, öte yandan da 50 yıl önceki öğretmenlik günlerim geçiyordu gözlerimin önünden…
Ali Şir Nevai’nin bu 5’lisinin ödevlerini yapmaları günlerce sürdü. Her gelişlerinde de en az 3-4 saatleri geçiyordu kütüphanede. Bakalım ödevlerine, öğretmenlerinin vereceği not kaç olacak?
EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp
Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.
Evrensel'i Takip Et