1 Ocak 2013

Yaptıkları bir insan etmez

Bir yıl daha geldi, geçti!
Dikkatimi çekti “ne çok yol yapmışsınız başbakan”. Ama bir de kusuru var; “kullanacak insan ister”. Öldürmeseydi savaş uçaklarınız tam 34 genç ve çocuk daha kullanacaktı o yolu. Sahi kaç bin kilometre yol yaptınız asfalt damar misali? Bilir misiniz ki yaptığınız cümle yollar etmez bir insanın kapsadığı kılcal damar ağı dahi!
Tek bir insan bedeni uç uca eklendiğinde 96.000 kilometre kılcal damar taşır; biliriz? Ya sizin yollarınız? Sandığınız gibi değil; matematiğimiz de iyidir. Roboski’de sağ kalabilen çocuklar bakın matematiğe nasıl durmuşlar: Bir kardeşimizde 96.000 kilometre kılcal damar katledildiyse 34 kardeşimizde 3 milyon küsur kılcal damar katledilmiş demektir!
Sizin yollarınız üretir mi yoksa tüketiyor mu insanı? Sahi neyle kaplıyorunuz yollarınızı? Asfalt yani petrol mü dediniz? Burnumuza pis kokular geliyor Suriye sınırlarınızdan. Bilir misiniz ki bizim bedenimizin yolları damarlardır ve yaşam kokar, üretkendir üstelik. Bilim insanları ona “endotel” diyor.
Ve bir hekim, Bertol Breht bakın ne söylemişti yıllar öncesinde:
“Tankınız ne güçlü generalim,
Siler süpürür bir ormanı,
Yüz insanı ezer geçer.
Ama bir kusurcuğu var;
İster bir sürücü.”
Tank asker ister değil mi? Nihayetinde öldürülen çocuklardan Celal”in abisi İsa Encü de açıkladı vicdani reddini: “Askere gitmeyeceğim, tank ve silah kuşanmayacağım”
Ve öldürülmeseydi o çocuklar belki işçi olacaklardı belki de bilim insanı. Öyle ise söyleyin generallerinize:
“İnsan dediğin nice işler görür, generalim,
Bilir uçurmasını, öldürmesini, insan dediğin.
Ama bir kusurcuğu var;
Bilir düşünmesini de”
İşte şimdiden daha fazla düşünüyor Roboski”de sağ kalabilen çocuklar, gençler.
Her ölüm bir vasiyeti hatırlatır. Misal Deniz Gezmiş son mektubunda şöyle diyordu babasına: “Kitaplarımı kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum. Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir.”
Öyle ise daha fazla bilime yönelmeli o çocuklar da. Roboski yasını bilimle taşımalı gelecek kuşaklara. Ve anmalarda bilim yer bulabilmeli kendine. Misal Matematik Köyü kurulsa orada da!
Kılcal damarları, endoteli önce muktedirler için paylaştım yazının başlangıcında; sonrasını ise çocuklara anlatacağım:
“İnsan bedeninde gerek kalp gerekse dolaşım sistemini oluşturan damarların kanla temas eden iç duvarı “intima” olarak anılır ve bu tabaka, endotel denilen hücrelerden oluşur. Eğer arterler açılarak düz bir yüzey şekline dönüştürülürse, endotel hücreler 700 metrekarelik bir alan kaplar yani bir stadyum büyüklüğündedir. Endotel hücrelerin toplam sayısı 1 trilyon ve ağırlığı 1,8 kilogramdır. Atardamarlar, toplardamarlar, lenf damarları ve kılcal damarların hepsi endotelle kaplıdır. Bunlardan kılcal damarların uç uca toplamı yaklaşık yüz bin kilometredir. Endotel, damarın iç yüzünü örten basit bir duvar kâğıdı değil, salgıladığı maddelerle çeşitli işlevleri gerçekleştiren aktif bir dokudur.”
Bunları neden mi size anlattım çocuklar; hükmetmek isteyenlerin silah, mermi sayılarından ürkmeyesiniz diye. Unutmayın ki her birimizin bedenindeki sayılar aritmetiği onların sayıları ile karşılaştırılamayacak kadar büyüktür.Yaptık dedikleri bir insan etmez onların; unutmayalım!


ÇİÇEK, BAKTERİ VE İNSAN

Yeni yılda açan bir çiçeğin büyüsü çocuklar için anlatılamazdır. Evimizdeki yılbaşı çiçeğinin hep o gece açmasını ne de beklemiştim yıllar boyu. Üstelik yaşamın farklı boyutlarına dair ipuçlarını belki de ilk ondan öğrendim çocukluğumda. Kırılıp düşen bir dalı için bir başka türden kaktüse mandalla aşılanması, o dalın hayat bulup yaşaması, çiçek açıp yeniden dal vermesi tüm çocuklar ve çocuksu duyarlılığı yitirmeyenler için ne de öğreticidir.
Üretmek insan için temel bir içgüdü adeta. Yere düşen yılbaşı çiçeğine bir başka türden kaktüsü beden kılıp yaşatan, üreten insanın ev hali elbet labaratuvarda bilim adına daha mikrobedenler bulacaktı. Bunlardan birisi de mikrop deyip geçilemeyecek kılınan bakterilerdi.
Bilim insanı en kolay üreyen, memeli canlılarda en bol bulunan bakterileri benzer amaçlar için kullanmakta gecikmedi. Bunlardan birisi de E. coli adlı bakteridir. Siz onun adını ilk kez duymuş olabilirsiniz ama o biz insanları çok iyi tanıyor. Peki, “insanın bir günde dışkı yoluyla vücudundan geçen E. coli bakteri sayısı 100 milyar ila 10 trilyon arasındadır” desem!
Belki de sizler onu kibar gazete haberlerinde “damacana sularında koli basiline rastlandı” daha gerçekçi haberlerde ise “içme suyuna lağım katmışlar” cümlelerinden hatırlıyorsunuz. E. coli özünde insan dahil memeli hayvanların kalın bağırsağında yaşayan faydalı bakteri türlerinden biridir. Normalde bağırsakta yaşadığı için, E. coli ‘nin içme suyu, havuz ve plajlarda varlığı dışkı kirlenmesinin bir belirtisidir ki bu durumlarda tersine sağlığımız için risk oluşturur.
E. coli bakterisinin modern biyoloji mühendisliğinde önemli bir yeri vardır. Adeta bir fabrika gibi kullanılır o mikrop dediğimiz mikro canlılar. Araştırmacılar bu bakteriyi “büyük miktarda DNA veya protein üretmek amacıyla” bir fabrika gibi kullanırlar. Rekombinant DNA teknolojisinin ilk yararlı uygulamalarından biri “E. coli ‘nin manipüle edilerek onun diyabetli hastalar için insülin üretmesini sağlamak olmuştur” diyebiliriz.
Asistanlığımın ilk yıllarında kimi hastalar insülin kullanmak istamezdi. Nedeni korku olmayıp domuzdan elde edilmesi idi. “İşkence sonrası namaz kılardı” denilenlerin ülkesinde domuz eldesi kullanımı affedilemezdi onlar için. Derken sonrasında insan insülini laboratuvarda üretilmeye başlanınca bu tıbbi sıkıntı büyük oranda ortadan kalktı. Ama yine de siz siz olun çevrenize insan insülininin dışkı belirtisi bir mikroba laboratuvar ortamında ürettirildiğini sakın söylemeyin derim. Ne olur ne olmaz!
Yine genetik biliminde nice karanlıkta kalan husus bu mikrop sayesinde aydınlatılabilmiştir. Kaynaklar  en az on Nobel Ödülünün E. coli ‘de yapılan araştırmalara dayandığını söylemektedir.
Evet, bugün yılın ilk haftası. Bizler yılbaşı çiçeği misali bakabilmeliyiz şaşırtıcı yaşam alanlarına kırılıp dökülse de kolumuz, kanadımız. Yeter ki değsin bir insan eli en kırık yerlerimizden. Bakıp göremediklerimizin gün olup kendimizden de çok bildiğimize dönüşebileceğini ise asla unutmamalıyız; misal E. coli! Unutmayalım ki geçen yüzyılların bilinmeyeni E. coli bugün insan dahil canlılar arasında hakkında en fazla şey bilinen organizmadır ve adeta bir mikro canlı olmaktan çıkartılıp gerece dönüştürülmüştür.  
Nice yıllara sağlık ve umutla ulaşmak dileği ile!

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et