Kamuoyunu bölen 'tükürük'

Bir senenin daha sonuna geldik. Yılbaşları genelde insanların içinde geleceğe dair umutların yeşerdiği, iyimserlik havasının hakim olduğu zamanlardır. Ancak söz konusu memleket futbolu olunca, kısa bir iyimserlik yaşamak bile mümkün olmuyor. Yeni yılın ilk günlerinde,  Meireles üzerinden başlayan ve TFF’yi sorgulayan tartışmaların tonuna bakılırsa, gelen yılın geçen yılı aratmayacağını söyleyebiliriz.

TFF’nin ve kurumlarının, sadece Yıldırım Demirören zamanında değil, çok daha uzun zamandır, “gerçekler” ve “adalet” üzerinden değil, pazarlıklar, güç ve çıkar mücadeleleri üzerinden futbolu yönetmeye çalıştığı algısı zaten futbol kamuoyunda oluşmuştu. Cezalarda bir standardın olmaması, Tahkim Kurulunun bazı cezaları indirirken, bazılarını görmezden gelmesi; bazı kulüplerin ve kişilerin cezaları ertelenirken, benzer cezaya sahip diğer kulüplere aynı yaklaşımın sergilenmemesi, bu algının haksız olmadığının önemli bir göstergesi.

Sahada hakemlerin, saha dışında Federasyon kurullarının verdiği “çifte standarda” dayalı kararlar, farklı takım taraftarları arasındaki gerilimin yükselmesinin de en önemli nedeni. Futbol taraftarlarının büyük çoğunluğu için artık “adalet” sadece kendi kulüpleri için geçerli olduğunda kullanılan bir kavram. Rakip takım için verilen aleyhte kararın adil olup olmamasının büyük çoğunluk için bir önemi kalmadı. Meireles olayı ise durumu daha vahim bir noktaya taşıdı. Hakemlerin benzer pozisyonda verdikleri ya da vermedikleri kararlar için günlerce tartışsanız da sonuçta, “hakem yorumu” ya da “hakemin gözünden kaçtı”  deme şansı vardır. Ancak günlerdir tartıştığımız Meireles olayı, o hareket penaltı mıydı, değil miydi gibi yoruma dayalı bir tartışma değil ki. Ortada net bir soru var, hakeme tükürdü mü, tükürmedi mi?

2001 yılında profesyonel kariyerine başlayan, Porto, Liverpool, Chelsea’de oynadıktan sonra Fenerbahçe’ye gelen Meireles’in, kariyerindeki ilk kırmızı kartı henüz 4 aydır oynadığı Türkiye’de görmesi yeterince manidar ama “hakem yorumu”, olabilir diyelim. Maç sonrası Halis Özkahya’nın verdiği raporda, Meireles’in karar sonrasında kendisine küfür ettiği ve “yüzüne tükürdüğü” açıkça belirtiliyordu. Meireles ise ilk dakikadan itibaren kesinlikle “tükürmediğini”  belirtti. Yayıncı kuruluşun ilk görüntülerinde ise sırtı dönük olan Meireles’in yaptığı hareket anlaşılmıyordu.

PFDK, yayıncı kuruluştan bütün görüntüleri isteyip, bir karar oluşturmayı tercih etmek yerine, yangından mal kaçırır gibi, 11 maçlık tarihi bir cezayı vermekte beis görmedi.  Karar tahkim kuruluna gitmeden önce, yayıncı kuruluşun bütün açılardan çektiği görüntüler ortaya çıktı. İşin garip, garip olduğu kadar vahim tarafı da bu aşamada başladı. Açıkça görülen yüz yüze çekimlere bakarken bile futbol kamuoyu ikiye bölündü. Sonuçta ortada yorumlanacak bir pozisyon yok, tükürme ya vardır ya yoktur. Görüntülerde tükürme gözükmemesine rağmen, mimiklerden zorlama sonuçlar çıkararak, banal bir milliyetçi retorikle “işte benim Türk hakemime” tükürmüş tarzı medyatik soytarılıkları bir kenara bıraksak bile, taraftarların bir kısmının olmayan tükürük üzerinden hala tartışma yürütmesi esas vahametin boyutlarını gösteriyor.

Tahkim Kurulunun cezayı 4 maça indirmesi sadece zevahiri kurtarmıştır. Halis Özkahya’nın hangi saikle raporuna yüzüne tükürüldüğünü yazdığı;  PFDK’nın neden bütün görüntülere bakmadan bir futbolcunun kariyeriyle oynadığı ortada duran sorular.

Tabii artık hakemlerin ve kurulların alacakları kararlar, vicdanlar da nasıl tatmin bir tatmin yaratacak hep birlikte göreceğiz. Yani yeni yılda da futbol dünyamızda değişen bir şey yok.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et