02 Ocak 2013 14:31

Maskeler düşecek

Maskeler düşecek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

2013 üzerine tahminlerde bulunanların çoğunluğu, daha sert çatışmalara gebe bir döneme girdiğimiz öngörüsünde birleşiyor. Kapitalizmin sözcülüğünü üstlenenlerin refah, kalkınma, daha iyi yaşam vaazı eşliğinde işaret ettikleri ‘tehditler’ de, üstü örtülü olarak aynı duruma işaret ediyor.  
Tekelci burjuvazi ve kapitalistler, arada ezilenleri bir yana bırakıldığında, kârlarını artırdıkları, muhalif devrimci-demokrat ve sosyalist hareketi ciddi şekilde darbeledikleri,  işçi emekçi hareketini, yıllardır içinden çıkamadığı dağınıklığa uğratarak geri mevzilere püskürttükleri, örgütlü yapılarını dağıtıp, sendikalarını, işbirlikçi bürokrat yöneticiler aracılığıyla yedeklemeyi başardıkları bir dönemin ‘kaymağını yedi.’  Ama, korkuyorlar. Korkuyorlar ve tehlikelere, ‘kötüye gidişe’ işaret ederek, halk kitlelerinden fedakarlığa devam etmelerini istemekten de kaçınmıyorlar.  Çelişkilerin farkındalar ve  tarih bilgisinden yoksun değiller. Kapitalist emperyalist dünyanın yüz yüze olduğu çelişki ve çatışmaların, yakın geçmişteki durumundan çok daha yıkıcı sonuçlara gebe olduğunu görüyorlar.  
“Dünya eski dünya değil, değişti” söylemiyle sadece işçi-emekçi hareketini sessizliğe boğmayı amaçlamıyorlar. Değişimden, öncelikle kendi devletlerinin çıkarına yeni bir düzenleme sonucu çıksın istiyorlar. Güç biriktirmeleri, yeni ittifakları, silahlanmaya hız vermeleri bundandır. Değişen dünya söylemi, her ne kadar, kapitalizmin ebediliği, sürekliliği yalanını bir ilüzyon olarak kullansa da, değişmiş koşullarda yaşadığımız gerçeğinden  güç alıyordu. Etkili olduğu kesindir.  
Değişen dünya gerçekliği, 2013 dünyasının da en önemli gerçeğidir. Kaynakların, toprakların, nüfuz alanlarının en fazla ve en çok hangi büyük emperyalist güç ya da güçlerin elinde, kimin denetimi altında olacağı kavgasının kızıştığını, sermaye ideologları, -Marksistleri  kıskandıracak bir ivecenlikle-, dile getiriyor. “Aman-diyorlar- önlem almalıyız, durum kötüye gidiyor!”
Kapitalizmin sorunu ne yalnızca kriz, ne de “tamamen değişmiş bir dünya”nın büyüme dengesizlikleri, artan devlet borçları, AB’de kriz kaynaklı “yol ayrımı” senaryoları,  Çin ve Hindistan’ın kat ettiği gelişmenin ABD ve AB için oluşturduğu “tehditkar rekabet” ile sınırlıdır. Her biri ve tümü kapitalist dünyanın gerçekliğine dair bir durum belirlemesinin unsurlarıdır. Yıkıcı, tahrip edici tüm unsur, ilişki biçimleri ve güçlerinin içinde bulunduğumuz dönemde, gelecek üzerinde daha yoğunlaşacak bir baskı yarattığı ve onu yeni gelişmelere mahkum kıldığı; sermaye sözcüleri tarafından da artık gizlenemiyor.  “Kötüye gidiş” senaryoları sistemin geleceğine dair kaygı ve korkudan bağımsız değildir. Gıda, su ve enerji kaynakları üzerine rekabet ve kavga kızışacaktır. Silahlanmaya “devasa” denilecek tutarda yatırım yapılması, ülkelerin birbirleriyle silahlanma yarışına girmeleri, talandan daha fazla pay kapma hazırlığıdır.
Kapitalist sistem, yıkımının sınırlarına doğru giderek daha çok zorlanıyor.  “Kötü” olarak görülen, açlık, yoksulluk ve işsizlikle terbiye edilmeye çalışılan ve baskıyla sindirilmek istenenlerin yığınsal hareketinin halihazırda görülen örneklerinden daha güçlü şekilde gelişme olasılığıdır. Tüm kapitalist ülkelerde, geriye atıldığı yerden doğrulma sancıları çeken ve henüz esas olarak dağınık bulunan işçi-emekçi kitle hareketinin yeniden meydan okuma olasılığı, Avrupa ülkelerindeki hareketlenmeler ve Ortadoğu ülkelerinde yaşanan halk ayaklanmalarınca ortaya konmuştur. Önünü kesmek istiyorlar.
Ama, işçi sınıfı ve emekçilerin, yıkım ve büyük yağma savaşlarının ateşinde yanmamak için kendi cephelerini örerek, bu sömürü ve ölüm makinesini yıkma savaşını geliştirmekten başka alternatifleri bulunmuyor. Bu, insanlığı yıkımdan kurtarmanın da tek yolu olacaktır.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa