Işığın şarkısını aramak
İsa Çelik adını bilirsiniz. 55 yıldır fotoğraf sergiliyor. Kaç yıldır fotoğraf çekiyor doğrusu bilmiyorum. İlk sergisi Yapı Endüstri binasındaydı. Portre ağırlıklı bir sergiydi. Kemal Özer’le beraber gezdik diye hatırlıyorum sergiyi. “İnsan Yüzünün Tarihinden Bir Nokta” diye hatırlıyorum Kemal Özer’in yazısını. Sonra bu fotoğrafların altlarına şiirler de yazdı galiba.
Yeni sergisi Schneidertempel Sanat Merkezi’nde. Bu mekanın öyküsü de ilginç:
XIX. yüzyılda İstanbul’daki Aşkenazların (Alman Musevilerinin) çoğu terzilik yapıyordu. Aşkenaz Terziler Birliği Terziler Sinagogu’nu (Schneidertempel) 8 Eylül 1894 tarihinde hizmete açtı. Bu ibadethane cemaati azalınca sanat merkezi olarak düzenlendi.
İsa Çelik’in fotoğrafları 3 Ocakta sergilenmeye başlanmış. 31 Ocak akşamına kadar görülebilir. İsa Çelik, fotoğraf dışında ahşap heykel, seramik, resim ve öykü ile de uğraşıyor. Bu uğraşı çeşitliliğini dağınıklık saymıyor. Her anlatımın ayrı bir lezzeti olduğunu savunuyor. Her maddeyle çalışma başka malzemelerle olan çalışmalarını tamamlıyor. Boya seramiği, seramik fotoğrafi, fotoğraf ahşabın rengini.
Fotoğrafta ışığın şarkısını arıyor. (Bana bu şarkı bir hoyrat gibi çığlıkla kardeş gibi geliyor). Kilde kitlenin sessizliğini dile getiriyor belki. Ahşapta ağacın mı dağların mı?
Öyküler bütün çalışmalardan farklı. Mersin’in bir dağ köyünün Türkçe arkaik sözcükleri giriyor kullanıma. “Ekenek” sözcüğü sandıktan çıkıyor, öykünün kahramanlarından birinin yakasına yerleşiyor...
Anlaşılan İsa Çelik çevresindeki dünyada öyle büyük bir eksiklik duyuyor ki bu eksiği tek bir tür eylemle tamamlayamayacağına inanıyor. Fark ettiği aksaklık birbirinden farklı maddelerle tamamlanmaya çalışılımalı herhalde...
Kuşlar ...Kuşlar...
İsa Çelik’in bu sergisinde dikkati çeken öge kuşlar. Renk ve biçim olarak karşı koyuyorlar objektife. Renkler ve biçimler kimi zaman gücünü ışıktan alarak kimi zaman ışığı güçlendirip gölgeleriyle varoluyorlar. Bu gölgelerden en vurucu olanı üç kuştan yalnızca birinin uçmaya cesaret ettiği bir fotoğraf. Bir an bu üç kuşun tek bir kuşun uçuş anının hazırlığının görünüşleri olduğunu sanıyorsunuz. Sonra kuşların gölgeleriyle daha çok benzer olduğunu fark ediyorsunuz.
Kuşların ışığının gölgeyle renk arasında gidip gelişlerinin izleri, bana kadın portrelerinde farkediliyor gibi geldi. Başörtülerindeki oyaların anlatıma kattığı sabır ve sessizlik algısı genelde kadın bakışlarında belirginleşen yaşamamışlık, kimsesizlik ve öfke içinde silikleşiyor.
İsa Çelik yalnızca kadın portreleri çekmemiş elbet. Ancak kadın portrelerinde baş örtülerinin oyalarının anlatıma katılışları belki İsa’nın bile önceden düşünmediği bir ayrıntı. Sergideki iki ayrı bölgeden kadın fotoğrafı iklimin, sorumluluğun ve kadına biçilen değerin kadın yüzüne etkisinin grafiği sanki.
İsa Çelik fotoğraflarında bence yeni bir öge var. Renkler ve biçimler kimi fotoğraflarda bağımsızlıklarını ilan ediyorlar. Eşyalardan, canlılardan, manzaralardan kopan renk ve biçimler seyircinin düş dünyasına takılarak bir alev gibi titreşip duruyorlar. Fotoğraflar odalarınıza renk vermek üzere, satın alınmayı bekliyorlar.
Evrensel'i Takip Et