Reklamla çocuk istismarı
24 Ocak kararları ve 12 Eylül ile temeli atılan düzenin ana fikri, “serbest piyasa daha da serbest olsun” idi. Piyasa artık o kadar serbest ki, su, elektrik, gaz için yüksek tutarlar ödenmesi çok olağan. Telefon hizmetinin devlet tekelinden, özel tekele aktarılmasıyla hızla pahalanması, tüketiciye müthiş borçlar çıkarılması da olağan. Telefona bağlı olarak sunulan internet erişimi ile halka kazık üstüne kazık atılması da. Telefon, internet, televizyon vb için sürekli “yeni paket” üretiliyor. Paket almak daha ekonomik dense de, tüketiciler hep daha çok para harcamak durumunda kalıyor. Bu da olağan.
***
Azgın kapitalizm ile ekonomi büyüyor. Bu aslında büyüyen bir soygun. Neoliberal ekonomide her şeyin ölçüsü para. Para büyüyorsa, sorun yok. Paranın kimin için büyüdüğü, kimin için küçüldüğü, kimin kazancının sürekli ve olağan soygunla elinden alındığı hiç önemli değil. Düzen, sürekli soygunu olağan kılmaya dayalı. Bu düzende tüketicinin herhangi bir hakkı olması ekonominin büyümesine engel olarak görülüyor.
Bu düzenin en çarpıcı örnekleri GSM şirketleri. Bir müşteri kiminle konuştu, ne kadar konuştu, ne ödeyecek vs her türlü hesabı bu şirketler tutuyor. Bir konuşmanın veya kısa mesajın nasıl ücretlendirileceğini yalnızca bu şirketlerin çıkarları belirliyor. GSM şirketleri o kadar serbest ki, tüketicinin itiraz edebilmesi için bile para ödemesini zorunlu koşabiliyor. Tüketici faturasına itiraz etmek için şirkete telefon etmek istese, para ödemek zorunda. Aynı tüketici aynı şirketten bir ürün satın almak isterse, o zaman birden işler kolaylaşıyor; telefon etmek o zaman ücretsiz.
***
Sürekli ve olağan soygun düzeninde şirketler ve onlara hizmet verenler serbest, toplumun ise eli kolu bağlı olduğu için çocukların zarar görmesi kaçınılmaz. Son 20 yıl içerisinde, neoliberal düzen güçlendikçe -ekonomi büyüdükçe- hem reklam sayısında, hem de reklam mecralarında ciddi bir artış oldu. Reklamlar çoğaldıkça, çocukların kullanıldığı reklamlarda da artış oldu. Şirketler ve reklam sektörü kendini “serbest” hissettikçe, çocukların reklamlarda kullanılması ve istismar edilmesi olağanlaştı.
Çocuk kullanılan reklam sayısı arttıkça artıyor. 2012’de reklamlarında çocuk kullanan şirket listesi uzun mu uzundu. Listenin başında sürekli ve olağan soygun düzeninin gözde şirketlerinden Türksel var. Türksel senelerdir ısrarla reklamlarında çocukları istismar ediyor. Bu yetmezmiş gibi, yan kuruluşu Kuzey Kıbrıs Türksel ile çocuk istismarını Kuzey Kıbrıs’ta da sürdürüyor.
***
Reklamla çocuk istismarı listesi gerçekten uzun. Sürekli pompalanması gereken, gereksiz tüketim maddelerinin (örneğin Pepsi) reklamlarında çocuk kullanılmasına sık rastlanılıyor. Toplumu borç batağına sürüklemeye çalışan bankalar da, “masum çocuk” imajı arkasına sığınarak müşteri bulmaya çalışıyorlar. Reklamları ile ısrarla çocuk istismarı yapan bankaların başında Vakıflar Bankası var.
Tüketicileri araba almaya ikna etmek için araba üreten şirketler (Toyota , Fiat , Renault vb) de çocuk istismarına başvuruyorlar. Lüks emlak furyası, “lüks içinde mutlu bir aile” imajı satan ve çocuk istismarı yapan şirketlerle dolu.
***
Listede birçok marka ve şirket var: Vestel, Beko, Arko, Ülker, Eti, Aygaz, Daikin, İnci Akü. Hepsini burada saymak zor. Ama gidişat belli. Şirketler ve reklam sektörü kendini “serbest” bulduğu sürece, reklamlarda çocukların istismar edilmesi kaçınılmaz.
“Ne olacak canım, reklam işte,” deyip geçmemek gerek. Reklamla çocuk istismarının engellenmesi, toplumun kendini de çocukları da koruması için atılacak çok önemli bir adım olacaktır.
Not: Çocuk istismarı örneği reklamları bulmamda bana yardımcı olan öğrencilerime çok teşekkür ederim.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

“Aşı kampanyaları yapılmalı”

8 Mart’tan notlar: Mücadele yılının başlangıcı

30 yıl sonra Gazi’den Suriye’ye... | "O gün katliamı teşvik edenler bugün meşrulaştırıyor"

Evrensel'i Takip Et