Önce güvenlik sonra eğitim ve demokrasi

Öyle bir proje başlatılmış ki Adana’da, polis devletinin yeni bir yansımasını görmek mümkün. Polis devletini güçlendirmek için çocuklar ve gençler istismar ediliyor. Projenin adı “Önceliğimiz, güvenliğimiz.” Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile İl Emniyet Müdürlüğü ortaklaşa başlatmışlar projeyi. Projeden beklenen sonuçlar; çocukların yaşadıkları, eğitim gördükleri yerlerde daha duyarlı olmaları, vatandaşlık bilinçlerinin gelişmesi, düşünce ve önerilerinin dinlenip ciddiye alındığını bilmeleri, rahatsızlık duydukları konularda devletin yanlarında olduğunu hissetmeleri ve polis ile olan diyaloglarının geliştirilmesi. Projede hedef 5-16 yaşları arasındaki yaklaşık 300 bin kadar çocuk ve genç… Bu çocuk ve gençlerin okudukları okullarda şikayet kutusu da bulunacak ve her hafta okula polisler gelip rehber öğretmen/psikolojik danışman ile birlikte şikayet kutusunu inceleyecekmiş. Çocuklara polis kıyafeti, polis şapkası ve polis kimliği dağıtılacakmış. İlkokul birinci ve ikinci sınıf öğrencilerine “Çocuk polis kimlik kartları” da dağıtılacakmış. Projeye 40 bin liralık bir bütçe de ayrılmış. Projenin amacının ve önceliğinin göçle gelenlerin topluma kazandırılması olduğu da belirtilmiş. Bu amaç ve öncelik ile şikayet kutularının nasıl bir bağlantısı var acaba?
Beklentilere de bir göz atalım. Çocukların daha duyarlı olmaları bekleniyor ama neye karşı duyarlı olmaları bekleniyor? Birtakım tehlikelere mi? Ne tür tehlikelere? Tehlikeleri yaratacak insanlara mı? Vatandaşlık bilincinin gelişmesi beklentisi ise zaten okul müfredatıyla hedeflenen bir beklenti… Bu noktada polisin işlevi nedir? Neden polis? Neden hukukçular değil örneğin? Düşünce ve önerilerinin dinlenip ciddiye alındığını bilmeleri beklentisi ise, demokratik eğitimin hedeflerinden biridir. Polis buna niye karışıyor? Öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin bu konuda başarısız olduğunu mu düşünüyor? Polis ile olan diyalogun gelişmesi beklentisine gelince, örneğin öğrencilerin protesto gösterilerinde onlara daha şirin görünebilmek için daha önceki yıllardan yatırım mı yapıyor? Bu öğrenciler büyüyüp de birtakım protesto gösterilerine katılırlarsa nasıl davranacaklar onlara?
Şikayet kutusu konusu ise netameli bir konu… Çocuklar kimi şikayet edecekler? Kendilerine kötü davrananları mı? Öğretmenlerini mi? Okul müdürünü mü? Anne babalarını mı? Arkadaşlarını mı? Yolda gördükleri herhangi birini mi? Devlet tarafından damgalananları mı? Aklıma, George Orwell’in 1984’ündeki, anne babasını devlete karşı faaliyet yürüttüğü için polise şikayet eden çocuklar geliyor. Çocuklara polis kıyafetlerinin ve kimliklerinin dağıtılmasının amacı nedir? Ne kadar da meraklıyız toplumca çocuklara asker ve polis kıyafeti giydirmeye? Onları, meşru şiddet uygulamakla görevli ve tek tip giyinen bir meslek grubunun kıyafetiyle ortalıkta dolaştırmak mı? Bu, pedagojik olarak ne kadar doğrudur? Bunu sormuşlar mı bilim insanlarına? Sormaya ne gerek var canım! Bilim insanı dediğin nedir ki? Alt tarafı üniversitede ticari piyasa değeri olan konularda araştırma yapmaya teşvik edilen bir zat… Bu tek tip kıyafet noktasında Morton Rhue’nun “Dalga” isimli romanı ve romandan çevrilen film geliyor aklıma. Filmde bir öğretmen, Nazi dönemi faşizminin bugünün şartlarında bile mümkün olabileceğini çocuklara göstermek için onları tek tip giydirip davrandırmaya çalışıyordu. Sonunda çocuklar faşizmin kendilerinden uzak olmadığını çok acı bir şekilde öğreniyorlardı.
Hele bir de bütçeye bakın! Okulların temel ihtiyaçlarına bütçe yokken böyle bir Zihni Sinir projesine 40 bin lira ayrılması nasıl mümkün olmuş?

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et