10 Ocak 2013 13:29

Irkçılık kozu!..

Irkçılık kozu!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Stadyumlar, tüm dünyada ırkçılık illetinin adeta gururla sergilendiği mekanlara dönüştü. Tribünlerdeki fanatiklerin amacı, ırkçı tezahüratlarla rakip takımdaki farklı etnik kimliğe ya da renge sahip oyuncuların moralini, konsantrasyonunu bozup takımlarının maç kazanmasına katkıda bulunmak!.. E tabii bir şekilde maçı kazanmak lazım. Bunun için de altı üstü 90 dakikalık ırkçı performans garipsenmemeli hatta garipsenmek bir yana, doğal karşılanmalı!.. Hele önce maç kazanılsın, ardından dostluk, kardeşlik söylemleri kolay!.. Irkçı tezahüratlar falan da unutulur, gider... Tabii diğer maça kadar... Dostluk, kardeşlik dediysek, maç kazanmamıza yardımcı olabilecek yöntemlerden(!) vazgeçecek de değiliz!..

Sağlıklı insanların utanç duyması gereken bir olguyu şevkle özümsemek ve bunu bir koz olarak kullanmak nasıl bir çürümüşlüktür?.. Irkçılık, faşist ideolojinin bir parçası. Ancak günümüzde faşistler kadar fanatik taraftarlar aracılığıyla da varlığını sürdürüyor...

FIFA, geçtiğimiz günlerde taraftarlarının yaptığı ırkçı tezahürat nedeniyle Bulgaristan ve Macaristan’a hem para hem de 1’er maç seyircisiz oynama cezası verdi. Yine geçtiğimiz günlerde bir hazırlık maçında ırkçı tezahüratların hedefi olan Milan’ın siyahi oyuncusu Boaeteng sahayı terk etmiş, takım arkadaşları da ona destek verince maç tamamlanamamıştı.
Umarız dünyanın her yerindeki sporcular bundan sonra da ırkçı tezahüratlara, ırkçı söylemlere karşı benzer şekilde tepki verirler. Bu nedenle, “Örgütlenme, sporcuların yalnızca haklarını değil, onurlarını ve kişiliklerini koruyabilmeleri açısından da çok önemli” diyoruz...

Peki, insanlığın en büyük utançlarından olan ırkçılık, statlarda nasıl bu kadar pervasızca boy gösterebiliyor? Hangi seviyedeki insanlar yeşil sahada “zafer” kazanmak uğruna böyle bir utancın kahramanı olmayı göze alabiliyor?.. Gerçi fanatiklerin tek utancı ırkçılık değil. Bir tür ırkçılık olan cinsiyetçilik ve zaman zaman fiziksel şiddete kadar varan faşizan tavırlar ve eylemler de onların olmazsa olmazları arasında. Fanatizm sadece bir takıma aşırı bağlılık ve düşkünlükle yetinmiyor. Sahada avantaj ve üstünlük sağlama adına, kendince rakibi aşağılayabileceği her türlü yolu, yöntemi zerrece gocunmadan devreye sokabiliyor. Bu şekilde ırkçılığı, faşizmi ve cinsiyetçiliği yeniden üretiyor, insanlık düşmanı bu olgulara can veriyor... Sadece gözleri değil, beyinleri ve yürekleri de karartıyor fanatizm...

FIFA ve UEFA güya ırkçılığı önleyebilmek için yoğun çaba gösteriyor. Sadece cezalandırmayla ne şiddetin ne de ırkçılığın kökü kazınabilir. Bunu elbette onlar da biliyor. Endüstrinin dayattığı rant hedefinin sahadaki yansıması olan “mutlak kazanma anlayışı” egemenliğini koruduğu sürece, spor alanlarını ırkçılık, cinsiyetçilik ve şiddetten arındırmanın imkanı yok. Çünkü fanatik kitleler bu olguları, zafere ulaşmayı kolaylaştıran araçlar olarak görüyor ve benimsiyor. Yıllardır futbolun endüstrileşmesi için çalışan FIFA ve UEFA’nın şimdi ırkçılıkla mücadele kapsamında birdenbire endüstriyi karşına alması ve futbola yepyeni bir -amatör- ruh kazandırmaya çalışması beklenebilir mi?..

Futbol artık daha çok; endüstri, şirket, rant, kâr, zarar, para, ticaret, bilanço gibi kavramlarla anılıyor. Böylesi bir ortamda ayakta kalabilmek sağlam bir ekonomik yapı gerektiriyor. Bunun için de sahada kazanmak şart!.. Durum böyle olunca, kazanmak adına insani ve vicdani değerler rafa kaldırılıp her türlü utanç verici olgudan, eylemden medet umulabiliyor... Sonuçta da, rekabetin ve kazanmanın kutsandığı endüstriyel sporda nefret suçları, kanserli hücreler gibi çoğalıp yayılıyor... Endüstri bir anlamda nefret suçlarını dayatırken, fanatik taraftarlar da bunun gereğini(!) yerine getiriyorlar.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa