Sürece destek

Kürt sorunun çözümü konusunda Abdullah Öcalan ile Devletin yetkilileri arasında  başlayan görüşmelerin müzakereye dönüşüp herkesi memnun eden bir sonuç almasını umut ediyor ve destekliyorum.

Yukarıdaki cümleyi tamamlamadan Paris’te üç Kürt kadının silahlı suikast sonucu öldürüldüğünü öğrendim. İnsanın suratı nasıl düşerse, yüzündeki umut, heyecan, gülümseme nasıl bir anda hüzne dönüşürse işte öyle oldum. Bir tarafta Çukurca’daki çatışma diğer tarafta Fransa’daki suikast. Demek ki bu işler hiç kolay olmayacak, bu süreç bir hayli zor olacak. Leş kargaları da hazır beklerken, avucunu ovuştururken barışa giden yolda kanlı olacak demek ki. Buna hazır olmalıyız. Bu katliamlara karşı öfkemizi kinimizi “Barış” diye haykırarak bastırmalıyız. Yunus’un dediği gibi “Adımız miskindir bizim/ Düşmanımız kindir bizim/ Biz kimseye kin tutmayız/ Kamu âlem birdir bize” diyebilmeliyiz. Hızır, barış yolcularının yolunu açık etsin. Zalimlere, kan, kin, nefretle bakıp avucunu ovuşturanlara fırsat vermesin.
***
TRT Haber’de “Açı” programında konuşan 18 Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner; “Şimdi insanın Şii olması Hıristiyan olmasından kötü! Çünkü Hıristiyan nihayetinde ehli kitaptır; üç dinden bir tanesidir. Allah onu selamete de erdirebilir. Belki cennete de koyabilir. Şii’de, Alevi’de sapkınlık var onda dini bozmaya çalışmak var. Şiiler ve Aleviler cennete gidemez!” demiş. Biz de bu rektöre yine Yunus’un dizeleriyle diyoruz ki “Cennet cennet dedikleri / Birkaç köşkle birkaç huri / İsteyene ver onları …”

Alevilerin inancı, cenneti hedefleyen bir inanç değildir. Bu ayrı bir konudur. Ancak, rektörün zihniyeti başkadır. Kendisince en makbul olan yere bariyer koymuş ve Aleviler ile Şiilere vize koymuş, geçit vermiyor. Aklınca, ahlakınca, edebince, bilgisince, görgüsünce Alevileri ve Şiileri oraya layık görmüyor bu Prof. ünvanlı ilim ve bilim adamımız!
***
Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci’yi kamuoyu yakından tanıyor, nasıl mı? Önce türbanı rahibe kıyafetine benzeten afişler asıp başörtülü Müslüman kadınların ve kamuoyunu tepkisini çekmişti, sonra da Yeşilkent’te yapılmak istenen cemevine müdahale edip sabaha karşı dozerlerle yıkım ekibi göndermişti. En sonunda CHP Genel Merkezinin müdahalesi ile bir çözüm bulmak zorunda kaldı. Cemevini mücadele eden arkadaşlara değil de kendince makul bulduğu başka bir vakfımıza, söz konusu binanın bir kısmını cemevi yapmak kaydıyla tahsis etmek zorunda kaldı. Mustafa Değirmenci’nin, hesabını bozarak buranın bir kısmının da olsa cemevi yapmak üzere tahsise zorlayan, bunun mücadelesi veren arkadaşlarımıza olan öfkesi dinmemiş olacak ki bu mücadeleyi yürüten Deniz Türkmenoğlu ve Sezgin Kartal’a “hakkı olmayan yeri işgal”den dolayı dava açmıştır.

Dava Küçükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesinde 24/01/2013 günü Saat 09:30’da yapılacak. Bu davaya herkesten önce bu arkadaşların mücadelesi sonucunda kendilerine tahsis edilmek zorunda kalınarak hak sahibi olan Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı ve bu vakfın Yeşilkent şubesi yöneticileri ve üyeleri sahip çıkmalılar. Mustafa Değirmenci de Aleviler arasına nifak sokup kendince iyi Alevi-kötü Alevi ayrımı yapmaktan vazgeçmelidir. Mustafa Değirmenci önce Firuzköy’de bir Alevi kurumu varken oraya ikinci bir kurumumuzu sokup AKP’nin bile aklına gelmeyen taktikle oradaki Alevileri karşı karşıya getirmiştir. Sonra bu taktiğin aynısını Yeşilkent’te yapmıştır. Mustafa Değirmenci’nin Belediye Başkanlığı çabuk biter ama Alevilere yaptığı bu hinlikler tarihe not edilmiştir. Bu notlar kolay kolay unutulmaz bilesiniz.