Bir itiraf, bir yalan, binlerce cinayet!
Zonguldak Kozlu’da, 8 işçinin bir iş cinayeti sonucu yaşamını yitirmesine tepkiler, Zonguldak’a ziyaretler, bu iş cinayetinde taşeronlaştırmanın rolü ve hükümetin bu cinayetlerdeki rolü üstünden yoğunlaşıyor. Bu tepkiler Çalışma Bakanı Faruk Çelik’i bir kez daha mikrofonların karşısına geçirdi.
Bakan Çelik diyor ki; “Riskli işlerde taşeron uygulamasını kaldırabiliriz. Taşeron kâr yapmayı esas alıyor. Bunu Meclis gündemindeki yasada yapabiliriz. Bu yasanın 30 Haziran’a kadar çıkması için çalışacağız” diyor.
Burada bir yalan var ama bir de itiraf var.
Önce itirafa bakalım!
Bakan, beşerli, onarlı,…otuzarlı gruplar halinde katliam boyutuna varmış “kazaların” en vahimlerinin taşeron çalışması koşullarından doğduğunu böylece kabul etmektedir. Çünkü Bakan herkesten iyi biliyor ki, taşeron çalışması içinde yasa ve tüzüklerle belirlenmiş işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili hiçbir kurala uyulmamaktadır. Taşeron da zaten böyle kuralsız, sorumsuz vahşi çalışma koşullarını hayata geçirmek için icat edilmiştir! Bunu için de Bakan, bu ağır sorumluluk karşısında geri adım atar görünüp, “riskli işleri taşeron sisteminin dışına çıkarılması”ndan söz etmektedir.
Demek ki “iş kazası” denilen cinayetlerdeki binlerce ölümün önemli bir bölümünden, “takdiri ilahi”, “işin doğası” değil bizatihi hükümetin teşvikiyle, hatta polis ve jandarma gücüyle uygulamaya sokulan taşeron çalışma uygulaması sorumludur!
Onun içindir ki, iş cinayetlerinde hayatını kaybeden binlerce işçinin kanı sadece taşeron ve patronların değil, onlardan da fazla taşeron uygulamasını polis ve yasa gücüyle uygulamaya sokan hükümetin de onun bakanının da eline bulaşmıştır.
Bakanın açıklamasındaki yalan ise; Meclisteki yasanının “taşeronlaştırmayı sınırlayacağı” ve “iş güvenliğini etkinleştireceği” iddiasıdır.
Bunlar yalandır çünkü; bugüne kadar AKP Hükümeti, taşeronu yaygınlaştırmayı teşvik ederken, iş güvenliğinin önemsizleşmesini umursamamıştır. Tersine, patrona işçilik maliyetlerini düşürmeyi esas alan düzenlemeler yapmıştır. Bu yüzden de böyle bir düzenleme AKP Hükümetinin varlığı ile çatışır!
Yalandır çünkü; eğer Hükümetin böyle bir niyeti varsa, dün gazetemize yaptığı açıklamada Sosyal-İş Danışmanı Onur Bakır’ın da söylediği gibi, mevcut yasalarla taşeronları da asıl işverenleri de etkin bir biçimde denetler. Ama bunu yapmıyor Hükümet, topu yasalara, yönetmeliklere atarak işçiyi, sendikaları oyalıyor.
Burada elbette patronlar ve Hükümet, kendi sınıfsal konumlarının gereğini yapmaktadır. Çünkü onların dikkatlerini merkezi sermayenin çıkarlardır ve bu çıkarlarla çelişen her şey kötü, bu çıkarları destekleyen her şey ise iyidir! Ne var ki, işçilerin çıkarlarını savunmak için kurulmuş sendikaların yöneticileri de patronlar ve hükümet kadar işçilerin iş güvenliği ve işçi sağlığı talepleri karşısında duyarsızdır! En sıkıştıklarında sendikal bürokrasinin önde gelenleri, sanki bir “iş güvenliği uzmanı” gibi “Ne bilgililermiş!” dedirtecek açıklamalar yapmaktadır.
Oysa gerçek sendikacılık bu açıklamaları uzmanlarına bırakarak, kapitalistlerin vahşi sömürü iştahlarının önünü kesmek için sendikaların kitle gücünden toplumdaki manevi ağırlığına tüm imkanlarıyla eylemle geçmeyi gerektirir. Ama ne konfederasyonlar ne de sendikalardan bu doğrultuda, geçelim bir adımı bir niyet bile görmüyoruz. Onun için de patronlar kitlesel cinayetlerine fütursuzca devam ediyor. Ve Türkiye’nin patronları ve hükümeti, dünyanın en çok işçi katledilen ülkesi(*) sıralamasının başındaki yerini gururla koruyor!
İşçilerin ileri kesimleri ve sınıftan yana sendikacılar bu gerçekleri görerek hareket ederse kendi sorumluluklarını ve görevlerini daha iyi anlarlar.
(*) İş kazaları ve işçi ölümlerinde Türkiye dünyada üçüncü, Avrupa’da ise birinci sıradadır.
GÜNÜNYAZILARI
EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’
Antep’in de aralarında olduğu bölge illerinde ortalama işçi ücreti asgari ücretin altında, haftanın 7 günü, pazarları 12 saat çalışma, üretim baskısı! Devletin ve patronların yasaklar, kolluk gücü ve sendikacı tutuklamasıyla devam ettirmek istediği bu düzenin dayanılmaz hale geldiğini söyleyen Çelikaslan işçisi, tüm işçileri BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmeye çağırdı.

Tire Çayırlı köylüleri şantiyeye dayandı: Hep zenginleri mi koruyacaksınız?

Taşeron tersane işçileri ‘gaspları’ anlattı

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni kapsayan veriler: Ortalama ücret, asgari ücretin altında

Evrensel'i Takip Et