Elbette girmesi gerekir ama…
Fotoğraf: Envato
Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu, bir mektup gönderdi. Mektup basına, basın mensuplarına yazılmış.
Mektup Casper Bilgisayar’da yaşananları ve basının burada olanlarda bir haber değeri bulmamasından yakınıyor. Ama bunun da ötesinde Birleşik Metal-İş Genel Yönetim Kurulu mektubunda, patronların işçiler ve sendikaları karşısındaki pervasızlıklarına dikkat çekerken basındaki sermaye egemenliğine ve gazetecilerin basın ilkelerinin önüne patronların çıkarlarını koyması karşısındaki sorumluluklarına da dikkat çekmesi bakımından önemli.
Elbette mektupta basına yönelik eleştirilerin bir yanından, Casper’da olup bitenlere yeterince ilgi göstermemek eleştirisinden, payımızı alıyoruz. Gazetedeki ilgili arkadaşlar Casper’da olanlarla daha yakından ilgilenecekler. Ama, şu ya da bu çıkarla Casper’da olanları görmezden gelmek eleştirisi, herhalde Evrensel’le ilişkili değildir.
Bu önemli mektubu, “Bana ulaşmadı!” diyenlerin de birinci ağızdan bilgisi olsun diye bu köşeden aynen yayımlıyoruz.
Casper Bilgisayarda Yaşananlar
Basınımızın Özgürlük Alanına Girmez mi?
Casper işyerinde bundan kısa bir süre önce DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye olan çalışanlara yönelik baskılar giderek artarken, konuyla ilgili yaptığımız birçok duyuru, basın açıklaması ve benzeri bütün girişimlerimiz basınımızda ne yazık ki yer bulamamaktadır.
Rekor sayıda gazetecinin gözaltında veya tutuklu olduğu bir ülkede basın özgürlüğü üzerinde ciddi bir baskının olduğunu kimse inkar edemez.
Türkiye’nin basın özgürlüğü konusunda şaibeli ülkeler arasında yer aldığı bilinmektedir. Bu ülkede Anayasa, Ceza Kanunu, Basın Kanunu defalarca değişmiş, farklı düzenlemeler yapılmış ancak ne ilginçtir ki gazeteciler, yazarlar bir türlü istedikleri gibi yazma ve düşündüklerini söyleme konusunda gerçek anlamda özgürlüğe kavuşamamışlardır.
Biz DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikası olarak bu çağdışı sınırlamaların acısını basınımızla birlikte paylaştık ve acısını da yaşadık. Basın özgürlüğünün üzerindeki bu görünen baskı ve sınırlamaların dışında, görünmeyen bir baskının olduğunu düşünüyoruz; sermayenin ilan baskısı.
Medyadaki haberlerden yorumlara kadar oldukça etkili olan, adeta görünmeyen bir el gibi hayatımızı etkileyen bu diğer baskının özellikle çalışanların sorunlarıyla ilgili ciddi bir sorun yarattığı kanaatindeyiz.
Bugüne kadar böyle düşünmemizi gerektiren birçok olay yaşamamıza rağmen yakıştıramadığımızdan olacak konuyu dillendirmeyi ve sizlere yansıtmayı asla düşünmedik.
Ancak son günlerde Casper bilgisayar işyerinde anayasal haklarını kullanan işçilere karşı uygulanan yöntemlerin medyada hak ettiği yeri bulamaması bizleri bu satırları kaleme almaya yöneltti.
1991 yılından beri bilişim alanında faaliyet gösterdiğini belirten ve sektöre “senin hayatın senin teknolojin” sloganıyla damga vuran Casper, işletmeyi bugünlere getiren en vasıflı elemanlarını sırf sendikalı oldukları için işten çıkardı. Aslında söz konusu elemanlarını işten çıkarmakla “kaliteyi sokağa atan” Casper işverenliği, intikam alırcasına, işçilerin ücret alacaklarıyla, kıdem ve ihbar tazminatlarını ödemeyerek ne kadar acımasız ve vefasız olduğunu da açıkça göstermiştir.
Çalışanlarını zamsız, kuralsız ve uygun olmayan koşullarda çalıştırmayı alışkanlık haline getiren Casper işverenliği sendikaya üye olan işçilerini kışın ortasında kapı önüne koyarken en ufak bir tereddüt bile göstermemiştir.
Bu süreçte işçileri baskı altına almak adına her yöntemi deneyen işverenlik, işçilere “boşuna uğraşmayın, sesinizi duyuramazsınız, çünkü basına bunları haber yaptığınızda ilanları vermem diye gazeteleri tehdit ettim” diyerek morallerini bozmaya çalışmaktadır.
Hatta bununla da sınırlı kalmayıp kendisiyle ilgili olumsuz haber yapan gazete ve televizyonların yetkililerini Ümraniye’de ki genel müdürlüğüne davet ederek “reklam karşılığı görmezden gel” pazarlığı yapmaktadır ve (son bir ay içindeki verdiği reklamlara bakıldığında) maalesef ki bu tür girişimleri etkili olmaktadır.
Çalışma Bakanlığı tarafından söz konusu işyerinde çoğunluk tespiti yapıldığı halde işçilerin bu haklarını engellemek için itiraz ederek süreci uzatan, sendika üyesi olanlara zam vermeyip sendikasız işçilere fazlasıyla zam vermek suretiyle, sendikalaşmayı kırmaya çalışan bu şirketin 21. yüzyılın Türkiye’sinde uyguladığı yöntemleri insanlık adına utanç verici bulmaktayız.
Basınımızın tüm baskılara rağmen, insanlığa, çağdaş anlamda hak ve özgürlüklere karşı takınılan bu tavırları kamuoyuna yansıtmayı bir borç sayarak, toplumun vicdanı olma görevini layıkıyla yerine getireceğine olan inancımızı koruyoruz.
BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDİKASI
Genel Yönetim Kurulu
- Metal TİS'i ve bir kez daha sendika bürokrasisine karşı mücadele sorunu 08 Şubat 2020 00:08
- Şimdi gözler 5 Şubat’ta başlayacak metal grevinde! 31 Ocak 2020 00:12
- Grev komiteleri etrafında örgütlenme günleri 25 Ocak 2020 00:30
- Örgütsüzlük bir işçi sağlığı sorunudur! 22 Ocak 2020 00:21
- Şimdi zaman, gerçek bir grev için birleşme zamanıdır 18 Ocak 2020 00:00
- Din ve milliyetçilik istismarcılığı artık eskisi kadar etkili değil 15 Ocak 2020 00:40
- İşçiler siyasetle uğraşmadan kazanılmış haklarını bile savunamaz! 07 Ocak 2020 23:31
- İşçiler, iki 2020’den birini tercih edebilir! 03 Ocak 2020 00:29
- 2021 asgari ücretinde de aynı oyun sahnelenmesin diyorsak... 28 Aralık 2019 00:45
- "Asgari ücret"te bu yıl da aynı oyun sahnede! 21 Aralık 2019 00:36
- Ya işçiler devreye girerek kazanacak ya da hiçbir şey! 14 Aralık 2019 00:42
- MESS’in TİS’i YHK’ye götürmesi önlenmek isteniyorsa... 11 Aralık 2019 00:45