Tutarlı bir def etme eylemi
Fotoğraf: Envato
Hükümet geçen hafta, bugüne kadar ki pratiğiyle, anlayışla, felsefesiyle oldukça tutarlı bir karara imza attı.
Ve geçen yıl Türkiye’nin not görünümünü ‘pozitif’ten ‘durağan’a çeviren kredi derecelendirme kuruluşunu ‘cezalandırdı’.
Hazine Müsteşarlığı, o kuruluşla (S&P) 2013 yılı için sözleşme yenilemedi.
Türkiye’nin kredi notunun indirilmesine karşı başbakan Erdoğan Kazakistan’da yapılan G20 zirvesinde esip gürlemişti: “Dünyadaki kredi derecelendirme kuruluşlarına ikazımı defaatle yaptım yine yapıyorum. Kredi derecelendirme kuruluşları kesinlikle ideolojik ve siyasi yaklaşım içinde…”
Bugüne kadar ister gazeteci olsun, ister insan hakkı savunucusu, isterse asker… Başbakanın hedefi olup da ‘yırtan’ biri var mı?
Yok!
Öyleyse, S&P’nin (Standard and Poors) de yırtması beklenemezdi. Nitekim sözleşme yenilenmedi.
Hükümetin gözüne girenler bu ülkede yükselir mi?
Kesinlikle evet!
Öyleyse yükselmesi gereken kredi derecelendirme kuruluşu kim olmalıydı?
Elbette ki Fitch.
Peki, neden?
Çünkü Fitch, Türkiye’nin kredi notunu geçtiğimiz Kasım ayında 1994 yılından bu yana ilk kez yatırım yapılabilir seviyeye çıkarmıştı.
Ödülünü de hazine ile sözleşme imzalayarak aldı.
UZUN ÇALIŞMA AZ HASTALANMA!
Kredi derecelendirme kuruluşlarının ideolojik davranmadıklarını elbette ki söylemeyeceğiz!
Burada hangi kuruluşun (notu düşürenin mi yoksa artıranın mı) haklı olduğu konusuna da hiç girmeyeceğiz.
Türkiye ekonomisinin makro göstergelerinin hangi notu hak ettiğine de hiç değinmeyeceğiz! Bunların üzerine elbet de konuşulabilir ama bunlar işin hikayesi!
Gerçek olan şudur!
AKP Hükümeti yıllardır bu ülkenin yatırım yapılabilir bir ülke olması için elinden geleni ardına koymuyor?
Gece gündüz çalışıyor.
Yatırım yapılabilir bir ülke olmaktan ne anlıyor hükümet?
Bu sorunun en somut cevabını Başbakanlığa bağlı Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı veriyor.
Ajans, resmi internet sitesinde, Türkiye’de yatırım yapmak için gerekli nedenleri sıralamış.
İşte “Yatırım Kılavuzu” başlığı altında sıralanan nedenlerden bir kaçı:
Nüfus.
Düşük Vergiler ve Teşvik Olanakları.
Liberal ve Yeniliklere Açık Bir Yatırım Ortamı.
Uzun çalışma ve az hastalanma!
Avrupa’daki en uzun çalışma sürelerinin… En kısa hastalık izinlerinin… Ve benzeri sömürü koşullarının ülkemizde olmasından övünçle bahsediliyor.
“Böyle bir ülkeye yatırım yapılmaz mı?” deniyor.
“Üstelik vergide almıyoruz, aldıklarımızı da ‘teşvik’ adı altında geri veriyoruz. Daha ne istiyorsunuz?” diye soruluyor.
NE DEMİŞTİ SERMAYENİN SÖZCÜSÜ?
Türkiye’nin cari açığı varmış!
Ekonomisi dışa bağımlı kırılgan bir ekonomiymiş.
100 lira ihracat yapabilmek için 130 liralık ithalat yapmak zorundaymış! Bunları incelemeye ne gerek var!
Yatırım için önemli olan uzun çalışma…
Düşük ücret… Az hastalanma, az sağlık izni kullanma. Sıfır sendikalaşma!
Dünya genelinde 600 milyar doların üzerinde varlık yöneten Franklin Templeton’ın Gelişmekte Olan Piyasalar Grubu Başkanı Mark Mobius ne diyordu: Türkiye’de yatırıma tüm hızıyla devam edeceğiz. Türkiye ekonomisi son derece dinamik…
Dünyanın dört bir yanından uluslararası yatırımcıların ilgi odağı durumunda… Reytingcileri dikkate almıyorum!”
Sermayenin ve AKP’nin gözüyle bakınca…
Geçen hafta maden ocağında 8 kişinin ölümüne neden olan patlamada tanık olduklarımız (Taşeronun sorumsuzluğu, onu denetleyen devletin etkisiz ceza kesmenin ötesinde bir yaptırımının olmaması vs) hatırlanınca…
Türkiye’nin yatırım için ne muazzam bir ülke olduğunu düşünmemek elde değil.
Öyleyse bunu takdir etmeyen S&P’nin def edilmesi son derece yerinde bir karar!
Sizce de öyle değil mi?
DURMAK YOK ‘REYTİNG’E DEVAM!
10 yıldır hızla ilerlenen bir yol var.
2003 yılında İş Kanunu değiştirilerek emek piyasası düzensiz hale getirildi.
Fason-taşeron uygulamalarına yol verildi. Esnek çalışmanın önü açıldı. Telafi edici çalışma ile günlük işgünü 11 saate çıkarıldı vs.
Sosyal Güvenlik Sistemi değiştirildi şimdi hızla özelleştiriliyor.
Sendikalar yasası ile sendikaların örgütlenmesi iyice zorlaştırıldı.
Kıdem tazminatı hedefte…
Bireysel Emeklilik fonlanarak uzun vadede devletin emeklilik yükünden kurtulması hedefleniyor.
İstihdam bürolarıyla modern kölelik getiriliyor.
Bölgesel asgari ücret uygulamasıyla ‘çok ucuz emek’ bölgeleri hedefleniyor.
Hedefler saymakla bitmez!
Her şey ülkeyi sermaye lehine gül bahçesi yapmak için. Emekçinin hayatı cehenneme dönmüş kimin umurunda. Bunları takdir etmeyen kredi derecelendirme kuruluşuna elbet de ‘mama’ yok!
50 MİLYON DOLARI FİTCH ALACAK
Başbakan, “Kredi derecelendirme kuruluşları adil değil ideolojik” diyordu. “Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı derecelendirme kuruluşlarının etkisi azaldı. 5 yıl sonra çok daha az etki yapacak” diye konuşuyordu.
Ama Fitch, Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyeye çıkarınca bu söylenenlerin hepsi unutuldu. Hele bu not karşılığında ülkeye para akışı hızlanınca derecelendirme kuruluşlarının kıymete bindiği bile söylenebilir. Eee ne de olsa Türkiye ekonomisi dış tasarrufa bağımlı bir ülke.
Bugüne kadar, Hazine Müsteşarlığı, Moody’s ve Standard and Poors (S&P) ile sözleşme bazında çalışıyordu. Artık S&P yok!
Yola Moody’s ve Fitch ile devam edilecek.
Bu firmalar, Türkiye’den, her yıl 50 milyon dolar civarında bir para alacak. Ayrıca bu kuruluşlar ülkenin dış borçlanmasından da 10 binde 1 ile on binde 3 arasında değişen oranlarda pay alacaklar.
Def edilen Standart & Poor’s, para almasa da, Türkiye’ye notunu vermeye devam edecek.
2000 yılında Fransa’da reyting anlaşmasından çekilmesine rağmen S&P Fransa’yı halen derecelendirmeye devam ediyor.
Firma yetkilileri Türkiye için de aynı yöntemi sürdüreceklerini açıkladı. İsteyen ülke ve sermaye grubu bu notu dikkate alacak.
Tek fark Türkiye artık parasını kendisine daha bol kese davranan kuruluşa verecek.
- Ezdirmemek ne kelime suyunu sıktılar 26 Aralık 2024 06:55
- Et ithalatı da sürer gıda pahalılığı da 08 Kasım 2024 11:17
- Türkiye BRICS’te de kapıda bekletiliyor, kapının ardı cennet değil ki! 24 Ekim 2024 13:08
- Bütçenin özeti: Hem yakacak hem kıracak 19 Ekim 2024 07:06
- Şimşek’in haraç şovu 16 Ekim 2024 04:57
- İTO Başkanı ‘şeytan’ taşlatıyor! 09 Ekim 2024 04:39
- Patronlardan 21. yüzyılda 19. yüzyıl talepleri: Bir adım ötesi zincire vurmak 28 Eylül 2024 06:47
- Erdoğan’ın ABD temasları: Mesaj mı yoksa yalvarış ve temenni mi? 26 Eylül 2024 06:27
- Fiyatlar artarken enflasyon düşüşünün yorumu: Kağıt üstünde düşüş, kemikte hissediş 04 Eylül 2024 05:53
- Vergi listesindeki 3 çeşit yüzsüzlük 29 Ağustos 2024 05:34
- Çin istilasına yol! 27 Ağustos 2024 05:10
- 12 şirket neden Varlık Fonu’na devredildi? 22 Ağustos 2024 04:55