Nâzım Hikmet'in oyun yazarlığı
Fotoğraf: Envato
Doğumunun yüz on birinci, ölümünün ellinci yılında Dünya Şairi Nâzım Hikmet, bütün Türkiye’de çeşitli etkinliklerle anılıyor. Nâzım Hikmet ilk gençlik yıllarından itibaren edebiyat, sanat ve siyaset ortamında kendini entelektüel olarak geliştirerek şiir yazdı, dergi çıkardı, roman ve tiyatro oyunları yazdı. Komünist parti içinde illegal çalışmalar yürüttü. Sonrasında 12 yıl mapus yattı. Cezaevinden çıktıktan sonra Sovyetler Birliği’ne gitti. Bu uzun sürgün döneminde Türkiye’de yarım bıraktığı çalışmaları tamamladı.
Nâzım bu dönemde şiir ve romanın yanı sıra yeniden oyun yazmaya başladı. 1930’larda Muhsin Ertuğrul’un önerisiyle amatör olarak başladığı oyun yazma serüvenini, Moskova’da geliştirerek devam etti. Burada devrimden sonra gelişen tiyatroyu takip etti. 1962 haziranında yazdığı bir yazıda şunları söylüyor; “Ben Stanislavski’nin Meyerhold’un, Vantangof’un, Tairof’un ellerinden taze çıkmış, dumanı üstünde buram buram hayat, devrim, güzellik, kahramanlık, iyilik, akıl, zeka, kokan oyunlar seyrettim.” Nâzım Moskova’da bu yönetmenlerin oyunlarını izlerken sanat ve edebiyat anlayışını yeniden şekillendirerek daha da geliştirdiğini söylüyor aynı yazıda. Yeni anlayışla Nâzım yirmi iki tane oyun yazıyor, bu oyunlar arasında Ferhat İle Şirin, Sabahat, Bir Ölü Evi, Yolcu, Kafatası, İnek, Tartüf-1950, İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu?, Enayi, Unutulan Adam, Yusuf ile Menofis Türkiye’nin yanı sıra Sovyetler Birliği, Almanya, Macaristan, Polonya ve Çekoslovakya gibi ülkelerde sahneleniyor.
Nâzım Hikmet’in oyunlarının dramatik kurgu, karakterizasyon ve kişilerin psikolojik derinliği gibi teknik niteliklerinin yetersizliği konusunda bugüne kadar kimi iddialar ortaya atıldı ama kimse de bu yapıtları teknik ve terminolojik olarak araştırıp incelemedi enine boyuna.
Bu ön yargının Nâzım’a konulan açık ya da gizli yasaklarla oyunlarının yeterince bilinmemesinden ve sahnelenmemesinden kaynaklandığı söylenebilir. Nâzım’ın oyunlarını yönetmiş, hakkında yazılar yazmış olan yönetmen ve eleştirmenler Nââzım’ın tiyatrosuna ilişkin şunları söylüyorlar:
Kenan Işık; Halkın onayladığı fakat politikacıların onaylamadığı bir yazar olan Nâzım Hikmet’in oyunları sosyal politik eleştirilerinin yanı sıra yenilikçi teknikleriyle de yönetmene geniş olanaklar sağlayan oyunlardır.
Ali Taygun; Nâzım Hikmet gerçekçi tiyatronun Türkiye’de kurulması mücadelesinde en ön safta gidiyordu. Hayata uygun, gerçekçi oyunlar yazdı. Kendi döneminde işçiyi tiyatro kahramanı haline getirdi. Veremi iki oyununda işleyerek hastalığın ekonomik ve sosyal nedenlerini sorguladı ve toplumsal bağlamda tartışmaya açtı.
Prof Ayşegül Yüksel; …Nâzım Hikmet’in oyunlarına oranla şiirlerinin daha çok sahneye çıkmasının bir nedeni de seyircinin politik beklentisini kolaylıkla karşılaması. Nâzım Hikmet tiyatrosunun gerek devrimci özü zedelemeden sahneye aktarma yolunda her şeyden önce yönetmenin çok duyarlı bir çalışma yapması gerekli. Bu nedenle de Nâzım tiyatrosunun gerek özü gerekse biçimi açısından incelikli yorumlara, yaratıcı sahneleme yöntemlerine ve çok özenli oyunculuğa gereksinim var…
Prof. Cevat Çapan; Günümüzde neredeyse oyun yazarı, oyun metni olmadan sahne gösterileri oluşturmaya yönelik denemelerin biçimsel başarılarına karşın, içerik açısından ne ölçüde yoksul olduklarını gördükçe, Nâzım gibi büyük bir dil ustasının insan değerlerini, toplumsal sorunları, kadın erkek ilişkilerini, kısacası yaşadığı çağın ve dünyanın temel çelişkilerini korkusuzca sergileyen oyunlarının önemini de daha iyi anlıyoruz.
- Bir üslup, bir tavır: Ferhan Şensoy 02 Eylül 2021 00:09
- Osman Kavala 26 Temmuz 2020 00:06
- Sanatçıların işsizliği 18 Temmuz 2020 22:59
- Rıfat Ilgaz ile Asım Bezirci; iki koca çınar 04 Temmuz 2020 23:54
- Bir Güney Cihangir Hikayesi; Der Flamingo 20 Haziran 2020 23:33
- Karanlık Hikâye 07 Haziran 2020 00:05
- Kanayan coğrafyanın imgesi 10 Mayıs 2020 00:01
- Hayatı karşılayan şiirler 12 Nisan 2020 00:02
- Ferhan Şensoy’dan Gecedeste 29 Mart 2020 00:15
- Sağanak adımlarla düşlere, ütopyaya 14 Mart 2020 20:52
- Ağaçlar ayakta ölür 07 Mart 2020 22:00
- Muzaffer İlhan Erdost’a saygı 29 Şubat 2020 23:38