Samimiyet sınavı… Sağduyu testi…
Üç PKK’li kadın siyasetçinin Diyarbakır’da yapılan cenaze töreni öncesi gazeteler, televizyonlar bu laflarla doldu. İkinci bir Habur olayı yaşanmamalıymış, provokasyonlara gelinmemeliymiş, Türklerin hassasiyeti gözetilmeliymiş vs.vs…
Bayağı da yaygınlık kazandı bu yaklaşım. Biri de çıkıp “Birinci Habur olayı neydi ki, ikincisinden korkuyoruz” diye sormadı. Hakikaten neydi Habur olayı? Ne tahrik etmişti hassas Türk vatandaşları da bahar havası birden kışa dönmüştü?
Sarı, yeşil ve kırmızı renklerinin yan yana gelmesi mi? Karşılamanın kalabalık olması mı? PKK’lilere sevgi-saygı gösterilmesi mi?
E, bu saydıklarımızın tamamı geçen haftaki cenaze töreninde de vardı. Niye Habur barış sürecine sabotaj da, Diyarbakır sorunun çözümünde tarihi dönemeç?
Demek ki mesele konjonktürel. Demek ki Habur olayı bir medya manipülasyonu. Demek ki Diyarbakır’daki resme bakıp “PKK paçavralarına sardılar-Devlet töreni yaptılar” yazmak da, “Sağduyu kazandı” yazmak da mümkün. Tercih meselesi sadece…
Bir tercih meselesi daha var, onu da atlamayalım. Kürtler o cenaze töreninde acıyı içine atmayı seçti, vakur durdu, çözüm süreci zarar görmesin diye duyarlılık gösterdi. Peki, AK Parti elini rahatlatan bu adımdan sonra ne yapacak? Kürtlerin hissiyatını anlayıp, hassasiyetini gözetip, ona göre davranacak mı? Paris suikastı sonrasındaki sağduyunun ve Diyarbakır’daki cenaze töreninin bir karşılığı olacak mı? Eğer olmazsa, bir daha böyle bir jest yapılır mı? Aklımdaki sorular bunlar.
Böylece esas samimiyet sınavının neticesini göreceğiz. 3 Kürt siyasetçinin cenaze töreni eğer bir sınav idiyse Kürtler bu sınavı geçti.
Bakalım Erdoğan kendi sınavından geçebilecek mi?


O'NU HEP GÜLÜMSERKEN HATIRLAYACAĞIZ

Türk televizyonculuk tarihinin tartışmasız en önemli ismi, Mehmet Ali Birand. Hakkında sayfalarca yazılabilir, birçok farklı yönünden bahsedilebilir. Ama beni en çok etkileyen, herhalde kamera önündeki hâli olmuştur. Çünkü Birand haberi okumaz, anlatır. Anlatırken de öyle bir kaptırır ki kendini heyecanlanır, dili dolanır.
Aslında hiç önemli değildir bu gaflar, dil sürçmeleri. Onun tarzı, her kelimeyi doğru telaffuz eden ve tonlayan ama haberi yaşamayan, önüne konulanı okuyan profesyonel spikerlere karşı bir meydan okumadır. Ve izleyici o kışkırtıcı mimiklerden, çalışılmış seslerden, duygusuz duygululuklardansa Birand’ın bol gaflı, bol hatalı ama gerçek hâlini takdir etmiştir…
Varsın birileri onunla dalga geçtiğini düşünsün. Yaptığı ‘hata’lardan sonra en önce Birand kendine gülmüştü. Ve belki de bu yüzden onu hep gülerken hatırlayacağız.
Güle güle hocam, güle güle televizyonculuk idolüm…

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Vergide sahte sefer

Vergide sahte sefer

Maliye Bakanı Şimşek’in servet sahiplerinin vergi ödememesine tepkiler üzerine ilan ettiği “vergi denetimi seferberliği”nden koca bir hiç çıktı. Müfettiş yetersizliği nedeniyle şirketlerin sadece yüzde 2’si denetlendi. Sınırlı denetimde bile kaçırıldığı tespit edilen vergi tüm şirketlerin ödediği kurumlar vergisinin yarısına erişti. Vergi yükü her zaman olduğu gibi bordro mahkumu emekçinin sırtında kaldı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Suriye’de Aleviler hem katledildiler hem de “Esed artığı”, “mezhepçi fitne”, “provokatör” gibi suçlamalara maruz kaldılar.

Evrensel'i Takip Et