Korkmayın, kitap sizi 'Ham' yapmaz

Yöneticilerimiz, tüm yayınlardan, özellikle kitaplardan feci halde korkmaktadırlar. Aslında basılmış her çeşit yapıt, müzik olsun, resim olsun, film olsun, onların tüylerini diken diken eder. Ama kitabın yeri bir başkadır. Ülkemizi yönetenlere göre, neredeyse bir kitap, bir düşman ordusuna bedeldir. Tabii işle-rine gelmeyen, kendilerini yıkayıp yağlamayan kitaplardan söz ediyorum.
Osmanlı döneminde başlamıştır, ilk yayın yasakları. Sonra cumhuriyet ilan edilmiş, ama yasaklar sürüp gitmiştir. Demokrat Partinin iktidar olduğu yıllarda, hele 1950’lerin sonlarına doğru işin cılkını çıkardı yöneticilerimiz, gazetelerdeki işlerine gelmeyen haberlerin bulunduğu yerler matristen kazındı ve o yerler boş olarak çıkmaya başladı.
Tabii sansür alabildiğine sürüyordu. Bir anımı anlatmak istiyorum kısaca: bundan 40-50 yıl önce, Oya Baydar’ın ilk romanı olan “Allah Çocukları Unuttu”yu senaryo haline getirmiştim. Zorunlu olduğum için Sansür Kuruluna gönderdim. Reddettiler. Gerekçelerinden biri şöyleydi: “Bir Türk erkeği kendinden yaşça büyük olan bir kadınla aşk hayatı yaşayamaz.” Anımsadığım kadarıyla erkek 20-21 yaşında, kadında 26-27 yaşındaydı. Neyse, Sansür Kurulunun sayesinde Türk erkeklerini ve kadınlarını korumuş oldum...
Sonra yıllar geçti aradan. Televizyonlar falan çıktı. Bir yandan kitaplar ve bilumum yayınlar yasaklanırken, öte yandan yasakçı kafaların “RTÜK” adlı kurumu televizyonlardaki filmleri, dizileri, hatta müzik kliplerini yasaklıyordu ya da akıl almaz cezalar kesiyordu.
“Klip” deyince… RTÜK, Şarkıcı Kat Deluna’nın bir televizyon kanalında yayınlanan bir klibinin yüzünden 2 bin lira ceza kesmiş. Neymiş efendim, cinsellik dozajı fazlaymış, “Bu klipleri izleyen çocuklarda (..) müstehcenliğin kabul edilebilirlik sınırının genişlemesi gibi bir takım olumsuz etkilere neden olabilir”miş. Bu “kabul edilebilirlik sınırı” sonunda aşki sahnelere de ulaştı. Artık bu tür sahneler 5 saniyeden fazla mı ne olma-yacakmış. Galiba sonunda “Çocukları leylek getirir”e dayanacak iş. Yakışır bu düzene…
Bir başka olay: Sincan Cezaevinde KCK davasından tutuklu bulunan Tarık Kaya’nın evinde bulunan “Felsefenin Temel İlkeleri” adlı kitabı, savcılığın hazırladığı dosyaya örgüt üyeliğinin delili olarak girmiş. Haaa unutmadan söyleyeyim, bu kitap Sincan Cezaevinin kütüphanesinde bile varmış…
Bir başka örnek: Tekirdağ F Tipi Cezaevine Cumhuriyet, Evrensel, Milliyet ve Özgür Gündem’in bazı sayılarının girmesi yasaklanmış. Örgütsel dayanışmayı arttırıcı yayın mı ne sanmışlar…
12 Mart Faşizmi günlerinde, övünmek gibi olmasın ama Selimiye Askeri Kışlasında gözaltına alınmıştım. Orada yattığım süre içinde bize okumak için “Cumhuriyet” gazetesi veriyorlardı, biz “Yeni Ortam” gazetesini isteyince “O yasak,” diyorlardı. Bir süre sonra gözaltından tutukevine aldılar, hiç dışarı adım atmadan. Orada da “Cumhuriyet” yasaktı, “Yeni Ortam” serbestti. Trajedi mi desem, komedi mi desem bilemiyorum. Ama galiba en iyisi “Trajikomik Düzen” demek…
Beyler, Yunus Emre’yi, Kaygusuz Abdal’ı, insanların ensest ilişkiden değil de nereden geldiğini anlatan Darwin’i falan sansür ettikten sonra “Fareler ve İnsanlar” ile “Şeker Portakalı”nı da yasakladılar. En sonunda da Muzaffer İzgü’nün “Zıkkımın Kökü” yasaklandı. Ne diyeyim, zıkkımın kökü demekten başka…
Ama iyi haberlerde (!) var. Bir poliSS şefi, bir kitap yayınlamış. Kitapta şöylesi cümleler var : “Bal arıdan, kavga karıdan olur”/ “15’inde kız ya erde ya yerde olmalıdır”/ “Tarlayı taşlı yerden, kızı gardaşlı yerden al” / “Müslümanın kocası koç, Müslüman olmayanın kocası hiç olur”… Ve bu nefis sözlerden en çok ilgimi şu çekti: “Fakirlik fikirsizliktir, fakirin aklı olsa fakir olmazdı.” Nerelere taş atıyor acaba şef? Neyse… CHP’li Umut Oran’ın bu kitap üzerine verdiği soru önergesini yanıtlayan AKP Bakanı İdris Naim Şahin, bu kitabın “Genel Kültür kitabı” olduğunu söylemiş… Ne diyeyim?
Bu yazıyla hiç ilgisi olmayan bir haberle yazımı bitirmek istiyorum: “Kütahya’da hayvancılık yapan F.R. (32) 8 yıllık eşi B.R.’yi (27) ‘Kara Fatma’ isimli eşekle aldattı. Gece yarısı yataktan kalkan eşinden şüphelenen kadın, kocasını suçüstü yakalayınca dava açıp boşandı.” (Milliyet Ege, 16.01.2013)

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et