Kürt sorununun siyasi çözümü için müzakere

Hükümet bu süreci başlatmaya ‘mahkum’du. Peki neden? Aşağıdaki soruları birlikte yanıtlayarak sonuca ulaşabiliriz.
Suriye’de 400 bini kimlik kartı olmayan yaklaşık üç milyon Kürt, emperyalistlerle işbirliği yapsa, Özgür Suriye Ordusu saflarına katılıp Esad’a karşı düzenlenen faaliyetlerin içinde yer alsa Hükümet bu adımı atar mıydı?
Suriye’de Kürtler bir araya gelip Yüksek Kürt Konseyi’ni kurmamış, Rojava Bölgesi’nde demokratik özerklik ilan etmemiş olsalardı Hükümet bu adımı atar mıydı?
AKP, 2004 ve 2009 yerel seçimlerine de 2007 ve 2011 genel seçimlerine de silahların karşılıklı olarak susturulmasını sağlayarak girme becerisi göstermişti. Türkiye’de 2014 seçim yılı olmayacak olsa, yerel ve Cumhurbaşkanlığı-Başkanlık seçimleri sonraki yıllarda olsaydı Hükümet bu adımı atar mıydı?
Emperyalist merkezlerde başlayan kapitalizmin yapısal krizi derinleşiyor olmasa, yakın dönemde çözüleceğine dair ipuçları olsa özetle üretim yapmadan ekonominin tıkırında gittiği iddialarını sağlayan sıcak para girişinin durmasıyla ilgili riskler olmasa Hükümet bu adımı atar mıydı?
Irak ve Kürt Özerk Bölgesi yönetimleriyle siyasal ve ekonomik ilişkiler planladığı gibi gidiyor olsa Hükümet bu adımı atar mıydı?
KCK operasyonlarıyla Kürt siyasi hareketini çökertebilseydi Hükümet bu adımı atar mıydı?
Askeri operasyonlar hedefine ulaşmış olsa Hükümet bu adımı atar mıydı?
Yaratılan korku, şiddet ortamından istediği sonucu almış olsaydı Hükümet bu adımı atar mıydı?
Bütün sorulara yanıtım, HAYIR atmazdı.
Bu nedenle doğru karar verip, doğru planlama yapabilmemiz ve doğru adımlar atabilmemiz için süreci nasıl adlandıracağımıza, nasıl yürütmemiz gerektiğine, beklentilerimizin kapsamına ve zamanlamasına ivedilikle karar vermemiz gerekiyor. Başbakan’ın terörü sonlandırma görüşmeleri olarak adlandırdığı, takvimin, görüşmecilerin, içeriğin vb. tek taraflı olarak belirlendiği, ülke içinde ve dışında her türden operasyonun devam ettiği bir ortamda olduğumuzun farkında olmamız gerekiyor. Hata yapmamak, karşılanma olasılığı olmayan beklentiler yaratıp derin hayal kırıklıklarına neden olmamak için. Hükümetin dolaylı yoldan kamuoyunda inşa etmeye çalıştığı ‘barış için görüşme’ adlandırması toplumun kimi gruplarında ‘terörün’, kimi gruplarında da ‘savaşın’ hemen yarın sonlanacağı beklentisini hızlı bir biçimde yarattı, giderek büyüyor. Kontrol bütünüyle taraflardan birinin, Hükümet’in elinde. Kendisi için gerekli zamana ve içeriğe gelindiğinde Habur’a, Oslo’dakine benzer bir sonlandırmayı ve suçlamayı engelleyebilecek hemen bütün donanımlardan yoksunuz. Biz diyorum. Biz, barış için taraf olanları, barışın savaştan zor olduğunu, ‘eşitler’ arasında, şeffaf bir süreçle ve uzun bir sürede tesis edilebileceğini bilip, elini taşın altında tutacakları tanımlıyor. Umut taşıyan, barış hayalleri olan ancak hayal kırıklıkları için temkinli olmayı, bilerek hata yapmamayı önerenleri kapsıyor.
Bu sürecin adı ‘Kürt sorununun siyasi çözümü için müzakere’ olarak konmalı ve bu şekilde dillendirilmelidir. Böylelikle sonuçla değil süreçle ilgili beklentiler öne çıkar. Ne zaman kesilirse o zaman gelinen aşama bugüne göre bir kazanım olarak tanımlanabilir. Hayal kırıklığı yaratmaz. Hükümet’in olası suçlamaları diğeri kadar etkin algı oluşturmaz.
Bununla birlikte, sürecin sağlıklı devamı için ateşkesin bir an önce başlatılması, uluslararası ve ulusal gözlemcilerin sürece katılması, müzakerelerle ilgili uluslararası hukuk ve normların en kısa sürede uygulanmaya başlanması ve Kürt tarafı adına TBMM’de grubu bulunan BDP’nin sürecin ‘sekreteryasını’ da yürütebilmesi gerekiyor. Ancak anımsamamızda yarar var. Barış, müzakereciler arasında değil, olacaksa Türkiye halkları-Türk, Kürt, Ermeni, Arap, Rum, Boşnak, Laz, Gürcü, Çerkez, Hemşin, Pomak, Arnavut, Yezidi, Alevi, Hristiyan, Yahudi, Sünni vb.- arasında olacak.
Önceki günlerin, dünün aksine bugün ‘barışı istemiyorum diyebilmek’ zorlaştı. Başlı başına bu durum bile başlangıç için önemli, çok önemli.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et