22 Ocak 2013 11:45

İkinci Habur kuşatması

İkinci Habur kuşatması

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Diyarbakır ikinci Habur olmadı. Çok şükür. Bülent Arınç da öyle dedi. Diyarbakırlılara teşekkür etti. Hepimiz adına. Derin bir oh çektik. Hepimiz...de…
Soru: Neden teşekkürleşip şükürleşip, derin ohlara gark olduk?
İkinci soru: Bunları yapan nasıl “hepimiz” oluverdik?
Cevap başlıkta: Habur mupurlanıp duran… Hayır, durmayan; Habur mupur sıkıştıran medya sayesinde.
AKP, aslan terbiyecisinin elindeki kırbaç gibi ‘şak’latıp durdu gazete ve TV’leri. Kürt siyasetine ‘basın’ç oluşturdu. Kuşattı.
Başbakan, “Samimiyet testi” diyerek, yas kenti Diyarbakır’ı Habur imtihanına soktu.
Öyle bir stres yarattı ki, yaygın medya neredeyse kitaba el bastıracaktı.
Bunun üstünde durmamın nedeni şu:
Muktedir perspektif ve dili, medya kırbacının şakımalarıyla nasıl genel kabul/söylem gibi üretip sunulabildiğini…
Dahası böyle sanal mutabakat üzerinden kendini merkeze koyarak karşısındakini test edebildiğini gösterebilmek…
Medyanın rıza yaratma mekanizmasını dikkat çekebilmek… İçin.
Böyle olmasaydı herkesi diken üstünde tutan fobik ‘Habur’ algısı yaratılabilir miydi?
Çünkü biliyoruz ki, “hassas”  Türklerin ve AKP’nin Habur algısı ile Kürtlerin ve BDP’ninki çok farklı.
Ama medya marifetiyle bu fark silikleştirildi.  
Kürtler medya aracılığıyla üretilen egemen dile belki çomak soktu ama Habur fobisinin üst kabul olmasını engelleyemedi.
Misal.
Yahu, barışa kavuşacağız coşkusuydu, Habur.
Diyarbakır ise yas...
Dedi. Lakin dinletemedi…
Oysa ‘Habur’la gelenlerin tutuklamaları hatırlanırsa…
Sahiden İkinci Habur olmaması için AKP İktidarı yine kalleşlik yapmaması gerekiyor.
Medya, sahibinin kırbacı gibi çalışarak süreci hizaya sokma rolünü oynamasaydı, ‘Habur’ stresi yaşanmayacaktı.
Peki medya yeni ‘Habur’ komalarından uzak durur mu?
Ben bu konuda iyimser olmayanlardanım.
Kritik her mesele ve süreçte olduğu gibi, bu dönemde de medya yeni ‘Habur’ gerilimleri üzerinden AKP’nin gündem ve dilini dayatacak. Hem de barış süreci adına…
Sahibinin/iktidarın elinde kırbaç gibi inip kalkarak medya, sözümüz  ve özümüze hiza vermenin peşinde olacak.
Zihinsel sindirtme sistemi gibi çalışacak. Yine.
Israrla.
Kaldı ki, ‘Habur’ vesile. Hedef inisiyatifi ele geçirip süreci tayin etmek.
Medyanın bu manipülasyonunu boşa çıkarmak barışın dilindeki çapakları da temizler.
Sorularımızın peşinde barışın yolunu da açabiliriz.
Misal.
Vura vura barış gelmeyecekse Kandil’de neden yeni silahlar deneniyor?   
Başbakan Kürt sorunu yok, Kürtlerin sorunu var, derken, “hassas” Türklere takîye mi yapıyor?  Değilse, eee?     
Yaygın medya, Tayyip Paşa’nın her sert çıkışını “toplumun gazını alıyor” savunusuyla açıklarken, gerçekten barış isteyenlerin gazını alıyor olabilir mi? Kendince.
Son nokta: Sahi Paris suikastından AKP İktidarını aklamada neden böyle acele ettik?
Uyandırma servisi olarak sol/sosyalist basını tirajından büyük işler bekliyor.


AKP’NİN ‘KAHRAMAN’ ŞIRACISI

Başbakan izaha muhtaç çıkış mı yaptı…
Pot kırıp çamlar mı devirdi…
Ya da öyle algılanma ihtimali mi var…
Birileri hemen bez koşturuyor; aslında şunu demek istedi, diye.
Sürüsüne bereket. Çok var böyle tevilcilerden… de…
Hasan Bülent Kahraman’a (HBK) değineceğim şimdi.
Hatırlatayım:
Başbakan, ‘güç benim’ diyerek, kuvvetler ayrılığına karşı çıkınca, seninki hemen köşesini doldurdu.
Kavlince...
Neymiş?
“Başbakan böylesi bir çıkış yaparak apaçık bir biçimde, Ak Parti’nin ikili işlevini bir kere daha tahrik etmek istedi.” (Sabah, 24  Aralık 2012)  
Yanisi şu: Muhalefet olmadığı için AKP “bu misyonu da” üstlenmiş.
İkili İşlev: Hem iktidar, hem muhalefet.
AKP de “İktidardaki muhalefet partisi” (agy’nin başlığı) oluyor.
Kuvvetler ayrılığı meselesinde konuşan da ‘muhalif Erdoğan’ oluyor.
Hem kuş, hem deve…
Gibi…
Breh breh…
Böyle dahiyane tespiti yapmak için Sabah yazarı olması yetmez. Rektör yardımcısı prof. da olması icap ederdi.
O da olmuş…
Hakkını da veriyor.
Foucault pozlarında, AKP diktasına –entelektüel- mazeret yaratma… “Sol” argümanlarla Hükümetin saldırılarına teorik kılıflar uydurma…
Son misal:
Hükümet meslek odaları hazzetmediği için ‘hizaya sokma hamlesi’ yaptı ya... HBK da durumdan vazife çıkardı: Meslek Odaları çok mu gerekli? (Sabah, 22 Ekim 2012)
Bu meseleye Emre Aköz’den sonra hamle etmenin ezikliğiyle mi, nedir, HBK saydırıyor Odalara…
Meslek Odalarına karşı AKP savaşını meşrulaştırma niyetiyle…


SATIR ALTNDAN NOTLAR…

G.KURMAYIN GÖBEĞİNİ NEDEN KAŞIDI?

Bavulcu-Gazeteci Mehmet Baransu: “Kaynağım Genelkurmayın göbeğindendi.” (Taraf, 16 Ocak 2013)
Baransu(giller) bu açıklamayı neden şimdi yaptı?

DARBE ŞAFAKLARI GİBİ

İstanbul, Ankara ve İzmir dahil 7 ilde saat 04.00’de operasyon yapıldı. Çağdaş Hukukçular Derneği ile Grup Yorum’un stüdyosu da basılanlar arasında… (19 Ocak 2013, Basın)
Sonrasında gözaltılar ve  tutuklamalar… (20 Ocak)
Başbakanın yeni repliği belli: Tutuklananlar avukat değil…
Aklıma takıldı: Hani darbe dönemlerini andıran gece baskını dönemleri kapanmıştı?

HER ŞEY SATILIK

‘SGK vatandaşların kişisel bilgilerini sattı’ (Evrensel,17 Ocak 2013)
Mabedini satan….
AKP’li Belediyeler Üsküdar’da 4, Sancaktepe’de 6, Güngören’de 6 cami sattı. (Cumhuriyet, 19 0cak 2012)
Çamlıca’ya yapılacak cami de bir Körfez şeyhine satılır mı?
Hayır, demek için acele etmeyin.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa