22 Ocak 2013 12:19

John Kerry geliyor

John Kerry geliyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı John Kerry’nin ilk görev gezisini Türkiye’ye yapacağı açıklandı. Şubat ayında gerçekleşecek olan bu “görev gezisi”nin programında üç temel konu olacağı konuşuluyor: Suriye, Irak’taki krizli durum ve muhtemelen “İmralı süreci”!
ABD’nin Dışişleri Bakanları, genel olarak imparatorluğun dünya çapındaki politikalarının yürütülmesinde önde gelen sorumlu durumundadır. Ama bu yalnızca belli başlı ilişkileri koordine etmekten ve sistemli bir biçimde yürümesini sağlamaktan ibaret bir teknik görev değildir. Dışişleri Bakanları aynı zamanda emperyalist hegemonyanın gerektirdiği sürekli yeniden inşa çalışmalarının da kurucu elemanıdır.
Dolayısıyla bu yeni Dışişleri Bakanının, John Kerry’nin, Türkiye ziyaretinin başlıca iki amacı olacaktır. Birincisi, zaten yürürlükte olan politikaları denetlemek ve ilerlemeyi sağlayacak önlemleri almak, ikincisi ise değişen pozisyonlara göre yeni politikaların oluşturulmasına zemin hazırlamak…
Gündemde olabilecek konuları kestirmek için kahin olmaya gerek yok. Milliyet’te Aslı Aydıntaşbaş bunları yazdı. Yalnız, kaynakların verdiği bilgiye dayanarak, Türkiye’nin “İmralı Süreci”ne üçüncü bir ülkeyi belli bir aşamaya kadar, yani silahların bırakılması gününe kadar sürece dahil etmeyeceğini de yazdı. Oysa Kerry’nin programında BDP yöneticileri Gültan Kışanak, Selahattin Demirtaş ve Ahmet Türk’le görüşme de bulunuyor. Böyle olunca, Kürt siyasi hareketinin önde gelen bu üç saygın temsilcisiyle yapılacak görüşmenin, Türkiye’nin “Silahların tamamen teslimi” olarak ifade edilen “kırmızı çizgisi”ni “pembeleştirmeye yönelik” bir adım olacağını söyleyebiliriz.
Gerçekte, bölgenin ilişkilerine bir bütün olarak bakmak konusunda uzmanlığı tartışılamayacak olan ABD dış politikacılarının Suriye ve Irak’ın konuşulduğu bir yerde Kürtleri konu dışında tutmaları mümkün değildir.
Türkiye her ne kadar Kürt sorununu kendi iç sorunu olarak görmeye ve herkese de böyle kabul ettirmeye çalışsa da, bütün dünya bunun bir bölge ve giderek dünya sorunu haline geldiğini görmektedir. Bu yüzden, özellikle de Türkiye’deki Kürt özgürlük hareketinin kazandığı sosyal ve siyasal boyut göz önünde tutulduğunda, ABD’nin ya da bölgede iddia sahibi olan başka herhangi bir ülkenin Kürt gerçeğini bir kenara bırakarak hesap yapma şansı yoktur. Uluslararası ilişkilerin dolambaçlı yollarında her türlü aracı kullanarak hakimiyetini sürdürmeye çalışan Amerika’nın böyle bir sürecin dışında kalabileceğini, Türkiye öyle istiyor diye kendi hareket alanını sınırlayacağını sanmak aptallık değilse cahilliktir.
En önemli nokta şudur: Yapılacak görüşmelerin bütün tarafları arasında gelişme eğilimlerini belirleyecek olan, büyük halk denizinin dalgalarıdır. Üç Kürt kadın önderin toprağa uğurlanma etkinliklerine katılan muazzam halk yığınlarının özlemlerini, taleplerini ve kendileri hakkında vermiş oldukları o kesin ve sert kararı yolundan döndürebilecek herhangi bir dışişleri yetkilisi, ABD’de de Türkiye’de de çıkamaz. Vietnam Kurtuluş Savaşı sırasında burnu iyice sürtülmüş Amerika’nın bir yetkilisi, “Bir halkın kararlı direnişi, dünyadaki bütün atom bombalarından daha güçlüdür” demişti. İçinde bulunduğumuz koşullarda atom bombasının yerine “diplomatik kurnazlıklar” lafını koyabiliriz. Çünkü bu, bazen nükleer bombalardan daha etkilidir! Etkilidir ama yine de kendi geleceği hakkında özgürlük kararı vermiş halklar karşısında tümüyle acizdir.
Kerry, büyük ihtimalle dünya çapındaki deneyimlerinden mutlaka çıkarmış oldukları bu dersi dosyasına kapak yaparak gelecektir. BDP ile yapacağı görüşme bu bakımdan dikkatle izlenecektir. Bu arada MHP ve CHP ile de görüşecekmiş… Tabii ki yedekleri de gözden geçirmek gerekir…

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa