23 Ocak 2013 10:50

24 Ocak kararlarının güncelliği

24 Ocak kararlarının güncelliği

Fotoğraf: Envato

Paylaş

24 Ocak kararları olarak bilinen ve Türkiye’yi sermaye için cennet, emekçiler için cehenneme çevirmeyi hedefleyen o ünlü kararların alındığı günün üzerinden 33 yıl geçti. Bugüne kadar hayata geçirilen ne kadar emek düşmanı politika varsa, istisnasız hepsinin temelinde 24 Ocak kararlarının olduğunu söylesek, kesinlikle abartmış olmayız.
24 Ocak kararlarının Türkiye’yi sermaye sınıfının çıkarları doğrultusunda nasıl dönüştürdüğünü, ekonomik-siyasal anlamda emekçi sınıfların çalışma ve yaşam koşullarını nasıl zorlaştırdığını anlatmaya ne kelimeler, ne de sayfalar yeter.
33 yıl önce kapitalizmin ve Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ile bugün arasında çok büyük farklar olduğu tartışma götürmez bir gerçek. Ancak bu durum, 24 Ocak 1980 kararlarının bugüne kadar nasıl güncelliğini koruyabildiğini tartışmamıza engel değil. Örneğin 24 Ocak kararlarının alınmasına vesile olan kriz ile AKP’yi tek başına iktidara taşıyan 2001 krizi, nedenleri itibariyle farklılık gösterse de, sonuçları itibariyle ciddi benzerlikler taşıyor. İlk olarak 1980 darbesi sonrasında uygulanmaya başlanan “yeniden yapılandırma” uygulamaları, son 10 yılda, 1980 sonrasında olduğundan çok daha etkili bir şekilde, AKP iktidarı tarafından hayata geçirildi.
24 Ocak 1980 kararları ile 10 yıldır iktidarda olan AKP’nin “2013 hükümet programı” ve o meşhur “2023 vizyonu” arasındaki söylem ve hedefler açısından da önemli benzerlikler var. 24 Ocak kararlarının uygulanmasına, hem ülke içindeki ekonomik ve siyasi kriz, hem de dış dünyada (özellikle ABD ve İngiltere’de) uygulanan ve adına “yeni liberalizm” denilen politikalar belirleyiciydi. Dönemin temel söylemi, “Rekabete açık bir ekonomik yapı, her alanda etkinlik ve verimlilik artışı, sermaye teşvikleri ve dış ticaretin artırılması üzerinden kalkınmanın sağlanması” şeklindeydi.
AKP’nin 10 yıllık iktidar pratiğini dikkatli bir şekilde takip eden herkes, hükümetin sağlıkta dönüşüm uygulamalarından, eğitimde uygulanan 4+4+4 dayatmasına, Ulusal İstihdam Stratejisinden, kamu personel rejiminde yapılmak istenen değişikliklere kadar çeşitli alanlarda hazırlanan temel metinler ve söylemlerde benzer ifadelerin özellikle vurgulandığını rahatlıkla görebilir.
24 Ocak kararlarıyla hedeflenenlerin büyük bölümü, aslında son 10 yıl içinde büyük ölçüde hayata geçirildi. Hatta o zaman hayal bile edilemeyecek düzeyde dış borçlanma, özelleştirmeler, kamu hizmetlerinin piyasaya açılması, esnek ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaşması gibi hedeflere ulaşıldı. Bütün bunlara ek olarak, işçi ve emekçilerin en temel hakları, yasal düzenlemeler ve fiili uygulamalarla birer birer ellerinden alındı. Sendikasızlaştırma, taşeron çalışmanın yaygınlaşması ve iş cinayetlerindeki artışlardan bahsetmiyoruz bile.  
33 yıl önce, dönemin TİSK başkanı Halit Narin’in; 1980 öncesinde işçi sınıfının sendikal ve siyasal alanda yürüttüğü sınıf mücadelesine referansla söylediği; “Bugüne kadar hep işçiler güldü, şimdi gülme sırası bizde” sözü hatırlanacaktır. Bugünden geriye doğru baktığımızda, bu sözün, 1980 sonrasında belli dönemler dışında, büyük ölçüde geçerli olduğunu söyleyebiliriz.
Buraya kadar özetlediklerimiz, 24 Ocak kararlarının aradan geçen zamana rağmen hâlâ güncelliğini sürdürdüğünü gösteriyor. Sermaye sınıfı hükümetiyle, TİSK’i, TOBB’u, TÜSİAD’ı, MÜSİAD’ı ile sınıf mücadelesini kendi sınıf çıkarları doğrultusunda kararlı bir şekilde sürdürürken, sendikalar cephesindeki derin anlaşılmaz sessizlik, yeni saldırı planlarının hayata geçirileceği önümüzdeki dönem açısından hiç de hayra alamet değil. 

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa