Rakibe saygı duymayı öğrenemedik gitti. Aykut Kocaman, Elazığ beraberliğinin ardından “90 dakika boyunca kalemize iki kez geldiler, ikisi de gol oldu” diye konuşuyor. Kendince rakibi küçümsüyor. Diyelim ki öyle oldu. Peki bu aynı zamanda, sizin hiç de iç açıcı bir durumda olmadığınızın itirafı anlamına gelmiyor mu?.. Küme düşmeme mücadelesi veren bir takım kalenize sadece iki kez gelebilmiş ve iki gol atmışsa diğer bir deyişle her gelişinde gol bulmuşsa, bundan rakibi küçümseyici sonuçlar mı çıkarmak, yoksa kendi adınıza endişe duymak mı gerekir?.. Demek Elazığ 4-5 kez gelebilse kim bilir neler olacak?..
Aynı yaklaşım Fatih Terim’de de var. O da zaman zaman rakiplerini küçümsemek için benzer ifadeler kullanıyor. Bu tür söylemlerle kendi acizliklerini ortaya koyduklarının farkında değiller herhalde. Hem bu şekilde konuşmak, hem de alt sıralarda yer alan takımlara karşı puan kaybedildiğinde bunun sebebini ağırlıklı olarak futbolcuların rakibi küçük görmesine, ciddiye almamasına ve karşılaşmaya yeterince motive olmamasına bağlamak tutarsızlık değil mi?.. Siz rakibi küçük görürken, futbolcular nasıl ciddiye alıp motive olabilir ki? Ayrıca; “Rakip kalemize iki kez geldi, iki gol attı” diye konuşmak, futbolcuların bu rakiple bundan sonra oynanacak maçlara da ciddiyetle bakmasını ve yeterince motive olmasını zorlaştırmaz mı?..
Tabii bir de, “Madem rakibi maç boyunca kalenden uzak tutmak gibi önemli bir iş başardın, peki o zaman hücum anlamında sen ne yaptın” diye sormak lazım. Duyan da 90 dakika boyunca türlü atak varyasyonlarıyla rakibi bunaltıp  pozisyon üstüne pozisyon yakaladıklarını zanneder!..
Gerçi -keyif ve heyecan verme anlamında- iyi futbol oynamak kimin umurunda?.. Takımların hedefi iyi futbol oynamak değil, maç kazanmak... Kadrolar buna göre oluşturuluyor. Bunca para, iyi futbol oynamak için değil, maç kazanmak için harcanıyor. Yönetici de, teknik direktör de, taraftar da umudunu, transfer edilecek yıldızlara ve onların yaratacağı mucizelere(!) bağlamış durumda... Oysa iyi futbol ve kazanmak, birbirinin alternatifi değil. İyi oynayabilirsen zaten kazanmaya yakın olursun. Ne yazık ki yöneticiler ve teknik adamlar bu basit denklemi anlamış görünmüyorlar. Ya da bu denklemi hayata geçirebilecek bilgi ve birikimden yoksunlar...
Tabii yöneticiler çıkarları, teknik adamlar da kariyerleri gereği kısa vadede başarıya ulaşmak zorundalar. Kimsenin birkaç sezon da olsa beklemeye tahammülü yok. Bakış açısı bu olunca, araya yıldızların serpiştirildiği, toplama görüntüsü veren takımlarla ite kaka başarılı olmaya çalışmak kaçınılmaz hale geliyor...
Pahalı yabancı transferler sayesinde iyi oynamadan da maç kazanılabiliyor. Bu şekilde alınan her galibiyetle, yabancı oyuncularla birlikte teknik direktör ve yöneticilerin de yıldızı parlıyor ve taraftarların gözünde bambaşka bir konuma yükselebiliyorlar. Bu da işin kaymağı!..
Bugüne kadar -yerli ya da yabancı- yıldız(!) oyuncu transferi istemeyen bir teknik adama hiç rastlamadık. Bir teknik adam da çıksın desin ki; “Pahalı transfer istemiyorum. Transfer için ayrılan paranın büyük kısmı altyapıya harcansın. Öncelikli hedefim, gençlere de yer vereceğim mütevazı bir kadroyla takımıma, keyif ve heyecan veren futbol oynatmak.”
Yeterli kapasite, bilgi ve birikime sahip teknik adamlar futbolcularının teorik ve pratik anlamda kendilerini geliştirebilmesine katkıda bulunup bunun “iyi oyun” şeklinde takıma yansıması için çaba gösterirken, futbolculara verecek pek bir şeyi olmayan teknik adamlar ise ancak “Bana şu futbolcuları alın, onlar olmazsa bunları alın” diyerek yöneticilerin eline oyuncu listesi verir...

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et